"Kalbi durdu, şu anda kalp masajı yapılıyor ama yanıt vermiyor hasta"İşte şu anda benim hayatımın bitiş çizgisinde olduğunun sözleriydi bunlar. Abim benim hayatım'dı ve hayatımın sonlarıydi bu anlar....
"SONLAR"
Sen dağıttın bak, ben topluyorum beni.
Madem anlat biraz yolundamı herşey senin gibi benim değil.
Olmuyor söylediğin hoşçakal demek kolay, güle güle gider içim.....
Radyoda çalan kısık sesli şarkıyla yolu izliyordum. İçimde bir boşluk bir korku vardı. Abimin... Abimin trafik kazası geçirdiğini ve yoğum bakıma alındığını söylemişlerdi. Kalbimdeki acı ve korku bütün bedenimi esir almış gibiydi göz yaşlarım bile bana sormadan geliyor teker teker gözlerimden iniyordu. Ona birşey olabilmesinin ihtimalini bile kaldıramiyorken ona bişey olmasını hiç kaldırmazdim.
Başımı cama dayamış dışarıyı izlerken aklıma annem geldi, başımı çevirip anneme baktığımda ne kadar güçlü olduğunu gördüm. Ağlamıyor sakince yolu izliyordu. Onun bu kadar güçlü olması hem gururlandırıyor hemde üzüyordu çünkü ben onun gibi değildim. Annem kadar güçlü olmayı henüz başaramadım belki de hiç başaramıycaktım.
Arabayı süren Sarp'dı annem Sarpin yanındaki koltukta biz de Azra ile arkadaki koltuktaydik. Ben kapı kenarında Azra da benim yanımdaydı.
Azraya baktığımda ne kadar korktuğunu ve üzüldüğünu gördüm. O sırada bana baktı, bende dolu gözlerle gülümsedim. Sanki benden bir adım bekliyormuş gibi bı anda küçük kollarını belime sardı.
Göz yaşlarım şiddetle akıyordu ama ağlamıyordum. Hani olur ya ağlamak istemezsin hatta aglamassinda ama gözlerin inatla ağlamak ister, göz yaşlarını engelliymezsin. İşte tam olarak o durumdaydım, ben değil gözlerim ağlıyordu.
Bravo Asel! Ne saçma bir cümle kurdun.
Kes sesini iç ses şu anda seninle uğraşamam.
Azra bana sarılırken bende ona sarıldım o sırada bana dönüp sessizce konuşmaya başladı.
"Merak etme Asel abla kahramanlara bişey olmaz, kahramanlar güçlü olur."
Azra'nın söylediklerine tek kelime edemedim. Eğer birşey söylemeye kalkarsam hüngür hüngür agliyacaktim. Sadece gülümseyebildim.
O gülücügun altında da büyük bir hüzün olduğunu ikimizde biliyorduk.
Sarp'in da dikiz aynasindan arada bi bana baktığını fark ediyordum. Bana her baktığında gözlerinde sıcaklık ve hüzün oluşuyordu. Ben çok bakmasan da bunu ilk bakışta fark ediyordum.
Çok geçmeden hastaneye varmıştık.
Annem hızla arabadan inerken benim ayaklarım kitlenmis yerimden kıpırdıyamıyordum."Azra abla aşağı inmiycekmisin?"
"Ablacığım sen git gelicem ben" dedim zorlukla. Ama zorlandığımi o da biliyordu, yüzündeki endişeden anlaşılıyordu zaten.
Sarp annemle beraber inmiş ama hastaneye girmemiş bizi bekliyordu, o da endişe ile gelip benim kapımı açtı.
"İyi misin? Neden gelmiyorsun?"
Ayaklarımı kıpırdatamamaktan çok korkuyordum ama Azraya belli etmek istemiyordum. Sessizce Sarp'ın kulağına yaklaşıp
"ayaklarımı kıpırdatamıyorum" dedim.
Sarp yüzüme bakıp "korkma" dermis gibi bir bakış attı. Ve diğer kapıya Azranin yanına dolaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRA
Teen Fiction- Kırmızı balon demek; acı demek! Küçük yaşta gelen sorumluluk demek! Oğluna sevinsin diye balon alan ANNE demek! - Sakin ol... Lütfen... - Sakin mi olayım? Gözleri kıpkırmızı, saçları dağılmış ve sinirden alnındaki damarları belli olan Sarp, şimd...