Multimedia deniz ve yağmur
Sabah erkenden kalktım. Bugün cem ve onun arkadaşlarıyla tanışacaktım. Acaba arkadaşlarıda beni cem gibi sıcak bir şekilde karşılayacak mıydı? Gidip ögrenecektim. Artık sinir krizine girmiyodum. Sanırım burası bana iyi geldi. Ilk olarak kahvaltımı yaptım. Daha sonra odama gidip üstümü değiştirdim. Cem beni alıcaktı. Zil çaldı. Hemen ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Cemin arabasına bindik. Kafeye geldiğimizde biri kız biri erkek iki kişi el salladı. Oraya gittigimizde küçük bir tanışma faslı yaşadık. Ikiside iyi kişilerdi. Erkek olan Deniz kız olanın adı Yağmurdu. Sevgililerdi ve çok yakışıyorlardı. Hatta benzer yönleri o kadar fazlaydı ki göz rengi ve saç renkleri bile aynıydı. Birbirlerini tamamlıyorlardı. Ikisiylede kısa sürede kaynaştım. Biraz daha oturduktan sonra kalktık. Yağmurun hiçbir kız arkadaşı yoktu. Beni sanki kırk yıllık kız arkadaşıymışım gibi sevdi ve öylede davranıyor. Denizde bana aynı samimiyetle yaklaştı. Eve geldiğimde yorgunluktan hemen uyudum. Bugünde iyi geçmişti. Rahatlıkla bir uykuya daldım.
...
1 Hafta SonraOkullar açıldı. Hemen kalkıp üstümü değiştirdim. Okulumuzun bir forması vardı. Eteğim lacivert ve kareliydi üstünede gömlek eteğimle aynı bir kravat vardı. Birde kış için lacivert bir polar. Üstümü hemen giydim. Dalgalı saçlarımı açık bıraktım. Makyaj fazla yapmadığım için sadece çiçekli parlatıcımı sürdüm. Şuana kadar bütün bakım malzemelerim çiçekli oldu. Çileğe büyük bir ilgim vardı. Çantamıda omzuma aldım. Çantamın içinde telefonum kulaklığım bir defter kalem gibi gerekli eşyalar vardı. Bugün okulun ilk günü olduğundan ders işlenmez diye tahmin ediyodum. Korna sesiyle evden çıktım. Cem beni almaya gelmişti. Denizle yağmurda ordaydı. Arkaya yağmurun yanına geçtim. Kısa bir konuşmadan sonra okula kadar hiç konuşmadık. Okula geldiğimizde cem arabayı okulun otoparkına park etti. Okulun bahçesi çok büyüktü. Okulunda aşağı kalır bir yanı yoktu. Okul kapısının üstünde büyük bir şekilde AKAY KOLEJİ yazıyodu. Cem deniz ve yağmur bu okulda 2 senedir varmış. Okulun sahibinin bu okulda okuduğunu kızların peşinde kuyruk oldugunu ama onun hiç kimseye pas vermediğini bu okulun pöpüler çocuğu olduğunu butun şehrin onu tanidigi gibi bircok sey söylediler. Hıc bir zaman onun peşinden kosturan kizlardan olamam bu yuzden beni hiç ilgilendirmiyor diyerek sinifa gittim. Yağmurla deniz A şubesindeydi. Ben ile ise B şubesi. Hepimiz sınıflara dağıldık. Cemle cam kenarında en arka sıranın bir önüne oturduk. Cemin söylediğine göre en arka sıra akay kolejinin sahibine aitmiş. Kendini beğenmiş ukala tabi okul onun ya herkese istediği herşeyi yaptiriyodur. Zenginler hep böyledir zaten. Bende zengindim ama hiç böyle bir davranışım olmamıştır. Eski okulumda da böyle tipler vardı. Ilk dersimiz biyolojiymis. Hoca iceri girdi. 40 yaşlarinda bir bayandi. Beni yanına çağırdı ve kendimi tanıtmamı istedi. Tam söze başlıyacakken. Kapı çalınmadan sert bir şekilde açıldı. Iceri bir çocuk girdi bu çocuk bana bir yerden tanıdık geldi. Bu üstüne kola döktüğüm çocuk. Bu kadarda olamaz. Bana bakarak yüzüne piç bir gülümseme yerleştirdi. Lanet olsun beni tanımıştı. Yavaş ve rahat bir şekilde bizim bir arkamıza geçti. Yok artık bu kadarda olamaz. Çocuk bu kolejin sahibi olamaz. Hay ben böyle şansın... Ögretmeni seni dinliyoruz demesiyle kendime geldim. "Ben Azra Dinçer. Istanbuldan geliyorum. Bu kadar" dedim ve yerime oturdum. Hoca ilk gün olduğu icin bizi serbest bıraktı. Cem telefonuyla ilgileniyordu ben ise bu sırada etrafa bakıyordum. Arkadan kulağıma gelrn bir sesle irkildim. "Okuluma hoşgeldin el değmemiş bakire bakalım bu sefer bende bu kadar kolay kurtulabilecek misin?"dedi kulağıma fısıltıyla. Arkamı döndüğümde bana göz kırptı ve telefonuyla ilgilenmeye başladı. Sen daha kiminle uğraştığını bilmiyosun sayın AKAY. Zil çaldığında cemle beraber deniz ve yagmuruda alıp kantine indik. Bir masaya oturduk ve sohbet etmeye başladık. O sırada sayın AKAY daha adını bilmiyorum. Kafede adam söylemişti ama unuttum. Bana seslendi. "Hey sen Azra seninle görülmemiş bir hesabım var. Gel buraya"dedi. Yavaşça kalktım ve kantinin ortasına doğru gittim. Tam yanında durduğumda " şimdi Azracık ya beni herkesin ortasında beni öpüceksin yoksa benden kork"dedi. O sırada aklıma bir plan geldi. Yavaş yavaş ona yaklaşmaya başladım. Sayın AKAY sırıtmaya başladı. Gözlerimi kapattığımda oda kapattı öpücek kadar yakınlaştıgimda tokatı yüzüne indirdim. Etraftan 'oooo' diye sesler duyulmaya başladı. Karşımda sinirden kuduran bir AKAY vardı. "Bana doğru gelerek bunun bedelini çok pis ödeyeceksin. Küçük bakire"dedi ve kantinin çıkışına doğru yürüdü. Arkasından "aman çok korktum"diye bağırdım ve yerime geçtim. Cemler şaşkınlıkla bana bakıyodu. Deniz "kızım sen naptın. Başına çok büyük bie bela aldın" dedi. "Ben olsam benimle ugrasmazdim. Yapamayacağım hiçbir şey yok" dedim. Hepsi birden"nasil yani" dedi. "Daha sonra sizede söylerim"dedi. Diğer derslerde boş geçti. Çıkışta yine cem beni eve bıraktı. Akşam yemeği icin birseyler hazırladım ve yedim biraz televizyon izleyip yattım. Bakalim yarın AKAY'la neler olucaktı.
Diğer bölüm en kısa zamanda gelir. Bölüm anca bugün gelebildi. Geçen hafta sınav haftası olduğu için yazamadım. Bölüm için votelerini bekliyorum. SİZİ SEVİYORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK GÜLÜMSEME
Novela JuvenilTek beyazlığı masumiyeti olan bir kız. Geçmişi yüzünden karanlığa gömülmüş bir çocuk. Bu ikilinin tanıştıktan sonraki hayatı nasıl olucak? Anlaşabilecekler mi ya da birbirlerini bırakabilecekler mi? Azra ve Kuzey ilk defa birbirlerine gülümseyecek...