Bir süre onlar ile oturduktan sonra artık yatmaya karar verdim, aslında sohbet iyi gidiyordu ama uykum bastırmıştı, "Diasy, sen hiç kendinden bir şeyler anlatmıyorsun" neden anlatıyım ki, beni buraya çağırma amacınızı bile bilmiyorum. "Uykum var biraz" dediğimde bana sadece gülümsediler. "Hadi size iyi eğlenceler ben gidiyorum" dedim ve ayağa kaktım.
"Biraz daha kalsaydın" dedi Amy yumuşak bir ses ile, "Yok yeterince kaldım zaten"
kızlar yatakhanesine gittim ve yavaşça kapıyı açtım, cüppemi bir yere fırlattıktan sonra pijamalarımı giyindim ve çantamdan defterimi alıp yatağa girdim.
Kafamın içinde kayboluyorum resmen, gecenin bu saatinde kötü düşünceler beyinimi kurcalıyor ardından uyumaya çalışacağım. Ve kimseye anlatamıyorum, beni yalnız bırakacaklarından korkuyorum. Bu yüzden konuşmuyorum, Çok yalnız hissediyorum, neredesin Cedric. Ben kendim gibi hissetmiyorum, sanki içimde başka bir şey beni kontrol ediyor. Her şey yolunda gibi davranmaktan bıktım. Dayanamıyorum, Cedric bana söz vermiştin hep beni güldürmek için yanımda olacaktın. O lanet labirentten sapasağlam çıkacağına söz vermiştin, sözünü tutmadın.*
Yanaklarımdan akan yaşları kontrol edemezken sayfayı kapattım.
**
"Diasy ben buradayım, ama sen beni fark etmiyorsun" Karanlığın içinden adeta parlıyordu, üstünde forması vardı. "Ced beni yalnız bırakma" karanlık yavaş yavaş yarılırken yere düşüyorum. "Ben seni bırakmadım, sen beni görmek istemiyorsun" soğuk elleri ile saçlarıma dokunuyor varlığını hissediyorum ama dokunamıyorum. "Seni nasıl göreceğim" gülümsedi "İstemen gerekiyor" ellerini çekiyor ve karanlığa doğru koşmaya başlıyor, kalp atışlarımın hızlandığını hissediyorum, "Cedric!" peşinden gidemiyorum, hareket edemiyorum "Beni tekrar bırakıyorsun Cedric! Cedric!"
Terler içinde uyandığımda ilk gördüğüm yüz Amy'nin yüzüydü "İyi misin?" yine o kabuslardan biri. "Ödüm koptu" dedi bana su uzatırken. "İyiyim gerek yok"
"Emin misin? Cedric diye sayıklıyordun, sen-"
"Sus ve git lütfen" biraz şaşırsa da beni yalnız bıraktı. Saate baktım çoktan kahvaltıyı kaçırmıştım ve biraz daha oyalanırsam dersde geç kalacaktım.
**
Karanlık Sanatlara Karşı savunma sınıfına girdiğimde Umbridge denen kadın daha gelmemişti, ders Gryffındor ile ortaktı. En arkaya yerleşen Draco ve Blasie'e baktım, kendi aralarında konuşmak ile meşgullerdi. O sırada bana bakan Drew ve Andre'yi gördüm ve yanlarına oturdum. "Selam" dedim yumuşak bir sesle. "Günaydın"
Sınıfa pembe hırkası ile Doleres Umbridge girdi, "Günaydın" birkaç kişi, "Günaydın", diye mırıldanarak cevap verdi "Tekrar deneyelim, Günaydın Profesör Umbridge" sınıf tekrarladı, "Günaydın Profesör Umbridge" bu sefer tatmin olmuştu masasına oturdu. "Asanızı kaldırın ve kitaplarınızı açın" ne ciddi mi bu, asamı çantama tıktım ve kitabı çıkardım. "Şimdi beşinci sayfayı açın ve 'Birinci Bölüm, Yeni Başlayanlar İçin Temel Bilgiler'i okuyun. Konuşmaya gerek yok." Sessizce Drew'e yaklaştım, "Saçmalık bu" beni kafasıyla onayladı ve sayfaları açmaya koyuldu. Andre ise çoktan okumaya başlamıştı. Sayfayı buldum ve sıkıcı sayfaya baktım. Bu aptal bize ne yaptırmaya çalışıyordu, şimdiden Profesör Remus'u özlemiştim. Birkaç cümle okuduktan sonra yan masadaki Hermione'nin hiç kitabı açmamış halde parmak kaldırdığını gördüm. Profesör Umbridge ise onu görmezlikten geliyordu, "Bu ne yapmaya çalışıyor" dedi Andre sessizce. Umbridge pes ederek, "Bölüm hakkında bir şey mi sormak istiyordunuz,canım? "
Hermione elini indirdi ve ayağa kalktı, "Dersinizin amaçları konusunda bir sorum var." dedi, sınıftaki herkes Hermione ve Umbridge'e odaklanmıştı.
"Adınız?"
"Hermione Granger"
"Ama Miss Granger, dersimizin amaçları, onları dikkatle okursanız eğer, son derece açık," dedi Profesör Umbridge, kararlı bir sesle.
"Orada savunma büyülerinin kullanımı hakkında hiçbir şey yazılı değil."
"Savunma büyülerinin kullanımı mı?" diye tekrarladı. "İyi ama, sınıfımda sizin savunma büyüsü kullanmanızı gerektirecek bir durum doğabileceğini hayal dahi edemiyorum, Miss Granger. Sınıftayken saldırıya uğramayı beklemiyorsunuz, değil mi?"
"Sihir kullanmayacak mıyız?" dedim itiraz ederek, bana serçe baktı "Benim sınıfımda öğrenciler konuşmak istedikleri zaman ellerini kaldırırlar, Miss. Malfoy" dediğinde şaşırmadan edemedim, "Bu çatlak benim soy adımı nereden biliyor" dedim sessizce.
"Yani dışarıda bizi bekleyen şeyler için hazır olmamız gerekmiyor mu?" dedi Harry sertçe,
"Dışarıda sizi hiçbir şey beklemiyor, Mr. Potter."
"Ya, sahi mi?" dedim tekrar araya girerek.
Profesör Umbridge, sinir bozacak kadar tatlı bir sesle, "Sizin gibi çocuklara kimin saldıracağını hayal ediyorsunuz?" diye sordu
"Hımm, düşünelim bakalım..." dedi Harry, düşünceli süsü verdiği bir sesle. "Sakın... Lord Voldemort olmasın?" Profesör Umbridge kılını bile oynatmadı, "Gryffindor'dan on puan" birkaç Gryffindor'lu homurdandı. "Şuna bir açıklık getirelim mrs. Potter, O öldü"
Harry sinirle ayağa kalktı, "Ölmedi! onu gördüm onunla savaştım"
"Cezalısınız Mrs. Potter, Yarın akşam. Saat beşte. Benim odamda. Tekrarlıyorum, bu bir yalan. Sihir Bakanlığı herhangi bir Karanlık büyücüye karşı tehlikede olmadığınız konusunda size garanti veriyor. Eğer yine de kaygılanıyorsanız, hiç çekinmeden ders saatleri dışında gelip beni görebilirsiniz. Eğer birisi sizi yeniden doğan Karanlık büyücülere ilişkin yalanlarla dehşete düşürüyorsa, bunu duymak isterim. Size yardım etmek için buradayım. Sizin dostunuzum. Ve şimdi, lütfen okumanıza devam edin. Beşinci sayfa,'Yeni Başlayanlar için Temel Bilgiler'."
Elimi kaldırmadan, "Öyleyse size göre Cedric Diggory kendi kendine öldü, öyle mi?" tüm sınıf bana odaklandı. Profesör Umbridge iğrenç bir şekilde sırıttı, "Cedric Diggory'nin ölümü trajik bir kazaydı" içimde bir anda aşırı bir sinir ve öfke hissettim. "Cinayetti!" dedim sesimi yükselterek. "Onu Voldemort öldürdü, siz de bunu biliyorsunuz."
"Sizden bunu beklemezdim miss. Malfoy hakkınızda iyi şeyler duymuştum. Susmazsanız sizde ceza alacaksınız" Masasına gitti ve parşömene bir şeyler karaladı ve mühürledi. Katladığı parşömeni Harry'nin eline sıkıştırdı. "Bunu Profesör McGonagall'a götür canım." Harry hiç bir şey söylemeden sınıftan çıktı. "Hey bunu neden yaptın" dedi Drew sesiz olmaya çalışarak, "Çünkü Cedric sadece ölmedi, öldürüldü" dedim üstüne basa basa.
*, The Doctor said şarkısından alıntılar bulunuyor
Ayrıca fark etmişsiniz ki Harry Potter ve Zümrüdüanka yoldaşlığı kitabında olan sahneler bulunuyor ama biraz değiştirdim.
Umarım beğenmişsinizdir, Sihirli günler dilerim.. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓣𝓱𝓮𝓻𝓮 𝓲𝓼 𝓪𝓵𝔀𝓪𝔂𝓼 𝓱𝓸𝓹𝓮 / Malfoy İkizleri
FanfictionDış görünüşleri her ne kadar birbirlerine benzese de ruhları apayrıydı. "Benden bir şey saklamayacağına söz ver" küçük kız kardeşine şaşkınca baktı, "Neden saklayım ki" dedi, tatlı sesiyle "Söz ver işte" küçük kız gülümsedi, "Peki söz veriyorum ama...