Lise son sınıfta olan Juno Henderson'un sınıfına çekici ve onun cezbedici güzelliğini umursamayan yeni bir çocuk gelir.
Her erkeğin üzerinde etki sahibi olmaya devam eden Juno, yeni gelen çocuğu da etkisi altına alabilmek için uğraşlara girmeye baş...
Juno, Owen'ın sabah çalan alarmını bilerek kapatmış uykularına kaldıkları yerden devam etmesini sağlamıştı. Clark'ın içten içe kudurduğunu biliyordu geç kız. Ve daha da kudurtup bu evden hemen gitmesi için elinden geleni yapacaktı.
Yavaşça yerinden kalktı ve genç adamı uyandırmadan bavulundan giyeceği kıyafetleri ayarladı. Bugün lila ve örgüyle işlenmiş ince askılı bir büstiyer giydi. Owen'ın bunu görünce kafayı yiyecekti, biliyordu. Altına da mavi kot bir şortu giydi. Evin içinde topuklularda gezmenin saçma olacağını düşündüğünden Harry'nin bavula koyduğu beyaz sandaleti ayağına geçirdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dudaklarına pembe bir ruj sürüp biraz da gözaltını kapatıcıyla kapattıktan sonra saçını da tepeden güzel bir topuz yapıp yavaş adımlarla aşağıya indi. Clark mutfakta çoktan kahvaltı hazırlıyordu. Bu görüntü Juno'nun ne kadar canını sıksa da umursamamaya çalışarak Clark'ın yanına gitti.
"Günaydın," dedi kısaca.
Clark arkasına dönüp gülümsedi. "Günaydın Juno," dedi kızı süzerken. Dün gece gördüklerinden sonra Juno denen bu kızdan ölesiye nefret ediyordu. "Owen uyanmadı mı?"
Juno oturduğu bar taburesinin üzerinde gerindi. "Dün çok yorulduk o yüzden kalkamadı. Anlarsın ya?" diye göz kırptı Juno kıza doğru. Clark'ın yüzündeki ifadeyi görünce kahkaha atmamak için kendini zor tuttu. Oysa Owen'la yine seks yapamadan uyumuşlardı. Gerçek buydu ve Clark'ın bilmesi de gerekmiyordu.
"Anladım," diyebildi Clark. Daha fazla ne söyleyebilirdi ki? Dün akşam kızın inleme sesleri her şeyi açıklıyordu zaten.
O sırada Owen merdivenlerden aşağıya indi. "Günaydın kızlar," dedi mahmur sesiyle. "Uyuyakalmışım."
İkisi kız da hep bir ağızla, "Günaydın." dediler.
Owen'ın gözleri Juno'yu bulurken üzerindeki kıyafetlere baktı. "Bebeğim üzerine bir şey giymemişsin sen, yukarıya çıkıp tişörtlerimden birini giyebilirsin."
Juno altı dudağını dişledi. "Owen, üzerimde büstiyer var ya görmüyor musun?"
"Hiçbir şey görmüyorum ben." diye hiddetlendi Owen.
"Ama Owen," diye genç adamın isminin son harfini uzattı. Ayağa kalkarak Owen'a sırnaştı Juno. "Zaten okul yok ve bütün gün evdeyiz. Senden başka kimse görmüyor merak etme."
"Bu seferlik beni kandırabilirsin bebeğim buna izin veriyorum." dedi ve Juno'nun dudağına kısa bir öpücük bıraktı. Mutfaktaki tezgahın kahvaltılıklarda dolduğunu gören Owen, "Clark bunları sen mi hazırladın?" diye sordu.
Clark ise sanki az önceki canını acıtan görüntülerini görmemiş gibi, "Evet, ben hazırladım. Yiyelim mi artık?" dedi.
"Olur." diyen Owen ise Juno'nun elini tutup kahvaltı masasına oturdular. Herkes kahvaltı tabağını hazırlarken Clark konuşmaya başladı.
