Gözlerimi açıp baktığımda odamda olduğumu fark ettim. Nasıl nezaman geldim hiç bilmiyordum . Saate bakmak için telefonu elime aldığımda, telefonun ışığı gözlermi yakıyordu hemen kilidi açıp ekran çözünürlüğünü en aza indirince mesaj kutumda 4 okunmamış ileti olduğunu gördüm. Baktığımda ikisinin indirim mesaji 1nin berkeden digerinin de ceyhundan geldiğini gördüm. Direk olarak ceyhunun mesajını açtım.
Uyuyup kalmıtştın. Seni orada bırakıp gitmek istemedim. Aslında bıraksam iyi olurdu. Belki senden kurtulurdum ama göründüğüm kadar " KÖTÜ " bir insan değilim.. her neyse bb...
Hala takıldığı şey bumuydu yani. Ama mesaj atması çok hoşuma gitmişti. Biran önce sabah olmasını istiyordum. Ceyhunu görmek ona sarılmak istiyordum. Sanırım onu seviyordum. Helede akşam ki olaydan sonra artık kesinlikle emindim. Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım.sabah kalktığımda çok enerjik ve mutluydum. Biran önce okula gitmek için hızlı bir şekilde dolabimdan elime geçenleri giydim. Koyu gri kot darpaçam ve siyah sporcu atletimle siyah deri montum. Saçlarımın dünden kalma ıslaklığı az da olsa duruyordu ve sağa sola dönen buklelerle harika görünüyordum. En sonda incecik bir eyeliner çektim. Hemen aşagı indim anne ve babam kahvaltı yapiyordu. Onlara sarilip birseyler atıştırdıktan sonra hemen kendimi dışarı attim. Şöför mustafa abinin arabanın kapısını açtığını gòrünce " bugünde yürüyecegim" dedim ve gülümsedim. "Nasıl isterseniz" tekrar hızlı bir şekilde yürümeye devam ettim. Ceyhunların köşkün önüne geldiğimde oda tam arabaya biniyordu. Beni görünce durdu ve bana baktı " benimle gelmek istersen eğer. .." bu onu daha çabuk görmemi sağlayacaktı. " olur" " bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum" yine alaycı bir ses tonu vardı. " amacım sadece seni tanimak" " offff sen şimdi başımın etini yersin o sorularinla" dedi gülerek.
Çok sempatik çok tatlı ve aşırı derecede yakışıklıydı. Arabaya bindiğimde yola bakarak kemerini bağla dedi. Ne olacağından habersiz bir şekilde kenerimi bağladim. Birden gaza bastı. Fazlasıyla hızlı gidiyordu. Sanırım bunu soru sormamam için yapiyordu. 5 dakika icerisinde okuldaydik. Başım ağrıyordu ve midem de bulanıyordu. Arabadan indim ve başım dönmeye başladı. Tam düşecektim ki Ceyhun belimden tuttu. " kahvaltı yaptın mı? " hayır" " o yüzden bu kadar etkilendin. Hadi gel bi lavobaya gidelim yüzünü yıka da sana kahvlatı ısmarlayayım" " gerçekten hiç gerek yok biraz dinlensem gecer." " seni duymuyorum." Neden bunu yapıyorduki. Beni sinir etmek çok mu hoşuna gidiyordu? Anlamıyorum. Okula girdiğimizde yürüyemeyecek duruma gelmiştim artık. Durdum ve dinlenmek istedim. Bir anda girdiğim şokla ne olduğunu anlayamadım. Ceyhunun kollarindaydım beni merdivenlerden çıkarıyordu. Herkesin bize imrenerek, kıskanarak, şaşırarak baktığına emindim. Ama hiçbiri umrumda degildi.tuvalete geldigimizde beni kucagindan indirdi ve " hadi bakalım. Bu kadar hamallık yeter. " hala başım dönüyor ve midem bulanıyordu. Artik tutamiyordum hemen kosup kabinlerden birine girdim ve kustum . Gözlerim istemsiz bir sekilde kapaliydi ve acmam da zor olacakti. Bundan emindim. Bir an önce sifonu çekip dısari cikmaya calisiyordum. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra hemen dışarı çıktım." Melis iyimisin?" Ceyhunun sesini duymak bana daha iyi geliyordu. Evet anlamında kafamı salladım. Beraber aşağı inerken kolumdan tutup dış kapıya doğru yöneltti beni. " nereye gidiyoruz?" " kahvaltı yapacağız." " hiç gerek yok gerçekten" " itiraz yok..." kendinden emin konuşmasi çok hoşuma gidiyordu. Daha fazla direnmek beni yoracağından tamam diyip arabaya bindim. " özel olarak gitmek istediğin biryer var mı?" " hayır burada bildiğim pek fazla yer yok. ama içimden bir ses senin zevkine güvenebiliceğimi söylüyo" dedim ve gülümsedim.
" iyi bir yer biliyorum. Sende seveceksin." Kötü de olsa gideceğimiz yerde ceyhun olduğu sürece bana dünyanın en güzel yeri gibi gelirdi. Daha 2 hafta öncesine kadar berkeyi severken şuanda ceyhuna aşıktım ve ona bakmaya doyamıyordum. Telefonuma gelen mesaj sesiyle birden irkildim. Mesaj berkeden gelmişti. dün gece attığı mesajıda okumamıştım zaten. Ilk olarak gece attığı mesaja baktım
Yaptığım şey ve sana yaşattığım o kötü anlardan dolayı çok pişmanım. O gün sağlıklı düşünemiyordum. Bana bir şans daha ver. LÜTFEN :(
ikinci mesaja bakmak bile istemiyordum ama çokta merak ediyordum. Onada baktım
Eğer sende bana inanıyor ve güveniyorsan bugün öğle arasında okulun arkasındaki mihraba gel.
Ona ne inanıyor ne de güveniyordum. Aslada bu dediklerini yapmaz ona inanmazdım. Ona olan güvenimi çoktan kabyetmiştim. " gidecek misin? " " mesajlarımı mı okuyorsun??" Kızmıştım çünkù benimde her insan gibi bir özelim vardı ve bu mesajı başka biri atmışta olabilirdi.
" berkenin adini görünce bakmak istedim. Yine seni üzsün istemiyorum melis. Bana güveniyorsan ona inanma. " öyle birşey aklımdan bile geçmedi emin ol." Araba durdu ve "iniyoruz" dediğinde konuşmayı bıraktım. Geldiğimiz yer mahalle arasında kalmış küçük bir cafeydi. Sağıma dönüp baktığımda ceyhunun çamur içinde kalmış çocuklarla top oynadığı gördüm. Yaptığı her hareketiyle beni etkiliyordu. Onu izlemeye dalmışken bacağıma attığı çamurlu topla kendime geldim. "Özür dilerim. Birseyin var mı?" " sayende çamurlu bir pantolonum var" dedim ve gülümsedim. Kafeye girdiğimizde hemen lavobonun yerini sorup gittim. Pantolonumu temizlemeye çalışrken içeri giren kızların konuşmalarına kulak verdim. " kızım saçmalama kesin sevgilisi vardır. "Kapmışlardır güzelim çocuğu." " Zengin birine benziyo arabasını görmedin mi?" Bizim buralardan biri oldugunu sanmiyorum. Napsın buranın varoş güllerini?" " ama ben onu yerim yer " Ceyhundan bahsettiklerini anlamistim ve bu tarzda ki seviyesiz konusmalri beni aşırı derecede rahatsız etmisti. Sinirli bir sekilde kapiyi kattip dısari çiktigimda arkamdan havani yesinler dediğini duydum ama aldiris etmeden ceyhunun yanina gittim. Kafedeki tum kizlar ceyhuna ustune atlayacak , yiyecek gibi bakiyorladi. " az daha gec kalsam yiyecekler seni" " yok ya o kadar da degil." " tam da o kadar az bile şuna baksana" " ikinci kıskançlik belirtisi bu melis" diyip kahkaha attı.
Evet onu kıskanıyorum. Ama asla bunu dile getiremem çünkü onun beni sevip sevmediğini bilmiyorum.
" buraya çok sık gelir misin?" " evet. Burayı çok severim doğup bùyüdüğüm yerler nede olsa." ne yani bu asil görünüslu çocuk burada mı büyüdü? Bu sırada masaya gelen tabaklara baktim çok lezzetli görunuyordu ama canim hic istemiyordu. Ceyhun yemem için yüzüme baktiginda basimi disari yönlendirdim ve çocuklari izlemeye basladim. "Yemelisin soğuyunca çokta güzel olmuyorlar. " " canım istemiyor" " yapma melis küçük çocuklar gibi mızmızlanacak mısın?" Eline bir tane patates kızartması alıp ketçaba batırdıktan sonra ağzıma yakalştırdı. " aç bakalım ağzını" onu gercekten çok seviyordum. Suan karsimdaki berke olsa bu kadar sevinirmiydim bilmiyorum. Ağzımı açtım ve yedim yemek bitene kadar böyle devam etti. Tabi arada bende ceyhuna yediriyordum. Zorla olsada. :)
Yazmayalı uzun zaman oldu farkındayım özür dilerim umarım beğenmişsinizdir...