Veda zamanı Kızıl

1K 82 0
                                    

Herzaman ki gibi kalkıp parka gittim. Kızıl da belki gelir. Hatta simit, poğaça felan aldım birlikte belki kahvaltı yaparız diye. Onu beklerken arkamda bir ses duydum baktım o gelmişti. Ama durmuş mesaj yazıyor gibiydı ama sinirliydi. Yanına gittim kafasını telefondan kaldırıp bana baktı "Bişey mi oldu?" dedim. Bişey demedi hemen sarıldı. Ne olduğunu anlayamadım ilk baş şaşkınlıktan karşılık veremedim sonra bende ona sarıldım. Kulağına "Herşey yolunda mi?" dedim. Ağzından bir hıçkırık kaçtı sonra ağlamaya başladı. Sonra benden ayrılıp "Sevmiyor beni hatta benden nefret ediyor ama ben ona bişey yapmadım ki Can neden benden nefret ediyor" dedi. Onun ağzından adımı duymak güzeldi. Ama ağlıyordu hem de bir erkek için. Çok acı çektiği belli ve sevdiği kadar sevmediği de. Sonra sarıldım ona "Kimse senden nefret edemez hem ağlama kimse gözyaşlarını haketmiyor" dedim. Oda bana sarıldı "Teşekkür ederim" dedi. Sonra benden ayrılıp gülümsedi ve "Yine" dedi. Bende "Önemli değil" deyip gülümsedim "Yine" dedim. Banka oturduk "Simit felan almıştım kahvaltı yaparız diye düşündüm" dedim.
Kızıl: "Çok düşüncelisin ama benim evdekiler anlamadan geri dönmem lazım" dedi.
Can: "Anladım" dedim.
Kızıl: "Ben buraya veda etmeye geldim" dedi.
Can: "Ne vedası?" dedim şaşırmıştım.
Kızıl: "Ben bu şehirde yaşamıyorum birkaç günlüğüne gelmiştim şimdi geri dönüyorum ama sana veda etmeden gitmek istemedim" dedi. Sonra ayağa kalktı bende kalktım. Ne diyeceğimi bilmiyordum "Veda zamanı Kızıl" dedim. Bana sarıldı kokusunu içime çektim. Onu bidaha göremeyecektım. Benden ayrıldı sonra çıkışa doğru yürümeye başladı. Arkasından öylece baktım.

Ona Prenses Deme!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin