4

322 6 0
                                        

Hayatta her şeyin bir nedeni vardı, başımıza gelen her şey bir amaca ulaşmak içindi. Hiçbir şey tesadüf değildi bana göre, nasibimizdeki bir şekilde buluyordu bizi.

Selin'in evinde kalmıştım dün gece, ona bir yalan uydurup sıyrılmıştım işin içinden. Çınar'ın kaçırıldığını bilmesini istemiyordum, o toz pembe hayatına karanlığı bulaştırmayacaktım. Elbet bir gün gerçeklerin farkına varacaktı ama bunu erteleyebildiğimiz kadar ertelemeliydik. Sabah erkenden uyanıp hazırlanmıştım, Selin'in dolabından yürüttüğüm mini elbiseyle çizmelerimi giyip erkenden adliyeye gittim. Duruşmanın başlamasına 1 saat vardı, ne yemek yiyecek halim ne de konuşacak halim vardı. Tek istediğim Kerem'in hapsi boyladığından emin olmaktı, daha sonra Çınar'ı bulacaktım. O gün ihaledeki herkesi araştıracaktım gerekirse, hepsinin yakasına yapışacaktım. Bana doğru gelen Hale savcı ve Mehmet başsavcıyı görmemle ayağa kalktım, cübbelerini giymişti ikisi de. Mehmet amca kaşlarını çatarak bakıyordu bana.

"Sana bu davadan uzak duracaksın demiştim, gerisini ben halledeceğim." stajyer kartımı çıkarıp gösterdim.

"Sayın başsavcım, duruşmayı izlemek için buradayım buna hakkım var. İşinize karışmak için değil izlemek için buradayım." gözlerini kapatıp parmağıyla burnunu sıktı.

"Allahım sen bu baş belasını beni sınamak için mi gönderdin anlamıyorum ki. Dedesi çektirdi zamanında şimdi de torunu çektiriyor. Kızım şu kanun ve kuralları kendi lehine kullanarak çıldırtma beni." derin bir nefes alıp Hale savcıya baktım, Mehmet başsavcıya baktı o da.

"Sayın başsavcım, bence buna hakkı var. Sonuçta bu olayın asıl gerçek ve gizli kahramanı Nehir." Hale savcıya çaktırmadan ağzımı oynatarak teşekkür ettim.

"Heh sende uy ha bu deliye, ne haliniz varsa görün ben içerideyim." Mehmet amca giderken biz de arkasından girdik mahkeme salonuna. İçeride hakim savcı ve zabit katibinden başka kimse yoktu. İzleme bölümüne geçip yerime oturdum, birazdan taraflar çağırılacaktı içeriye. Telefonumdan saate baktım, 10'u geçiyordu. Çok geçmeden taraflar çağırıldı içeri, birden birisi geldi yanıma ve oturdu.

"Eğlenceli olacak sanırım, ilk defa mahkeme salonuna geliyorum." şaşkınca Emir'e bakıyordum, normal vatandaşların da duruşmayı izleme haklı vardı.

"Senin ne işin var burada?" omuz silkti ve arkasına yaslanıp rahat bir pozisyona geçti.

"Çınar'ın yokluğunda bana emanetsin küçük hanım, sakın benim kimsenin korumasına ihtiyacım yok deme çünkü korunmaya ihtiyacın olmadığını bende biliyorum. Sadece kardeşime söz verdim ve yanında olmam gerekiyor." kaşlarımı çattım.

"Mecburiyetten yanımda durmana gerek yok, ben kendi başıma hallederim." sırıtarak çantamın fermuarını açtı ve içindeki fotoğrafları gösterdi.

"Ona şüphem yok zaten Nehir, Çınar'ın haberi bile yok bunlardan. Can dostumun ikizinin yanında olmalıyım, ayrıca nereden biliyorsun faslına girme sakın. Dün mekanın kamera kayıtlarını incelerken gördüm, arkadaşınla konuşurken." sıkıntılı bir nefes verip önüme döndüm ve bana bakan adama baktım. Sarı saçlı mavi gözlü adam sinsice gülerek bana bakıyordu, yanında bir de avukat vardı. Anlaşılan Kerem buydu, onunla ilgili daha önce araştırma yapmıştım ama internette fotoğrafına rastlamamıştım hiç. Bakışları beni rahatsız ederken huzursuzca kıpırdanıp bakışlarımı sertleştirdim, gülümsemesi genişlerken önüne döndü. Duruşma başladı, Mehmet başsavcı ve Hale savcı gerçekten kusursuz bir şekilde halletmişlerdi işlerini. Kerem'in içeri girmemesi için hiçbir neden yoktu ortada, hakim son bir söz söylemesi için Kerem'i karşısına çağırdı. Kerem yerinden kalkarken bana baktı ve gülümseyerek geçti yerine, nedense içimde kötü bir his vardı.

Hukuksuz +18 (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin