' Yalnız bu şekilde ölmem Nisa hn toprak at istersen ' dedim dişlerimin arasından, herkes mi duymuştu yani, niye gülüyordu şimdi bunlar..Tabiri caizse sabahın köründe Nisa ve Şule tarafından uyandırılmış, tek gözüm açık tek gözüm kapalı hızlıca bir duş almış ve üzerimi giyinip çok şükür ki hazırlanabilmiştim. Maalesef ki anlatıldığı kadar hızlı bir süreç olmamıştı. Şuleyi içerde, Demiri dışarda arabasının içinde yaklaşık bir 20dk kadar bekletmiştim sanırım. Tabi ki de hiç telaşlanıp paniklememiştim. Beni bırakmayı teklif etmek onun hatasıydı, üstelik Nisa onu bir çok kez de uyarmıştı bu konuda. Ama eminim ki şu anda Demir bey sinirinden kuduruyordu. Eminim ki akşamki teklifi için bin pişman olmuştu ne de olsa onun esnetilemez kuralları vardı ve onlardan birisi de zamandı. Ben şu anda tam olarak sevgili Demir bey in değerli zamanını boşa geçirmesine sebep oluyordum, böyle düşündükçe birazcık tırsmıyor da değildim hani. Tüm bu düşüncelerimden sıyrılıp ne olacaksa olsun modunda kendimi odadan dışarı attım. Kapıda hayatından bezmiş bir adet Şule buldum ve beni görür görmez ağzında hakkımda hiç te hoş olmayan şeyler gevelemeye başladı hiç birini umursamayarak Şuleyi de önüme katıp daireden dışarı çıktık.
Sabahın ayazı suratıma çarparken hala neden bu saatte ayakta olduğumu sorguluyordu beynim. Daha fazla vakit kaybetmeden Şule kendini arka koltuğa attı ve bende mecbur ön koltuğa kuruldum. Titreyen çenemle ve yarı uykulu halimle günaydın diyebilmiştim sonunda, Yanımdaki adam sadece başını sallamakla yetindi, sanırım konuşamayacak kadar sinirlenmişti. Bense bir daha sesimi çıkarmamaya yemin ederek oturduğum koltuğa iyice sindim daha çok yerleştim de denilebilir ne de olsa birazdan uyumaya başlayacaktım önce Şule daha sonra biz gideceğimiz için yol uzundu ve ben bu sürede uyumazsam gün içerisinde şirketin bir köşesinde uyuyakalma ihtimalim yüksekti. Başımı önce iyice yerleştirdikten sonra gözlerimi kapamadan önce sol tarafıma doğru döndüm ve gördüğüm manzara karşısında nutkum tutuldu. Bir adam sabahın köründe bile bu kadar dinç, bu kadar egolu ve bu kadar yakışıklı olabilir miydi? ne diyordum Allah aşkına ben! içimden geçirdiğim son cümleden sonra kendime gelmek için başımı sağa sola hafifçe sallayarak aklımdakileri dağıtmaya çalıştım ama bu son bir kez olsun gözlerimi ona çevirmeme engel olamadı, bende ki kıpırtıyı fark etmiş olacak ki aynı anda onun da bana bakmasıyla ne yapacağımı bilemedim o yemyeşil gözler nasıl bu kadar derin ve içten bakabilirdi ki, bir anda ne yaptığımın farkına vararak kafamı camdan dışarı çevirdim ve gözlerimi sıkıca kapadım. Eğer kulaklarım beni yanıltmıyorsa demir çok minik te olsa kıkırdamıştı, ahh yine rezil olmuştum adama, salak Öykü ne demeye bön bön bakıyorsun elin adamına.. Bu şekilde ne kadar daha gittik hiç bilmiyorum çünkü malum olduğu üzere ben çoktan bilmem kaçıncı uykuma geçiş yapmıştım bile yanağımda hissettiğim ıslaklıkla ( ve de çaktırmadan şiddetli bir şekilde dürtülerek ) gözlerimi araladığımda Şulenin dişlerini sıkarak gülümsediğini gördüm. Kulağıma eğilip fısıldayarak ' yeter kuşum kalk istersen artık, yayıldın yattın adamın yanında ağzını da kapa ve kendine gel.. ' demesiyle hızla doğrulmuş ve Şuleyle vedalaşarak Demirin gaza yüklenmesiyle yola tekrar koyulmuştuk.
Çok geçmeden şirketin önünde bulmuştuk kendimizi. Bu saatlerde trafik çok rahattı ve insan gideceği yere normalinden 5 kat falan daha hızlı ulaşabiliyordu keşke her zaman böyle olabilseydi. Arabayı valeye veren Demir ilerlerken telefonuma gelen mesajı açıp zevzek kardeşimin sabahın bu saatinde neden benimle görüşmek istediğine bir anlam vermeye çalışıyordum. Mesajı okuyup olduğum yerde kalmıştım resmen ya parası bitmişti ya da başı beladaydı kesin. Holdinge doğru ilerleyen Demir bir anda dönüp bana baktı ve
'hadisene Öykü hala neyi bekliyorsun orada, gelmiyor musun? ' dedi. gidecektim gitmesine de Bu Özgür efendiyi ne yapacaktım işe başladığımı kesin kızlardan öğrenmişti onu şirkete de getirmek istemiyordum her başı sıkıştığında koşup gelirdi yoksa, daha mesainin başlamasına 1 saat vardı ne demeye bu kadar erken gelmiştik ki şimdi onu buraya çağırmak zorunda kalacaktım, hep Şule yüzündendi. Bir anda cevap vermem gerektiğini düşünüp Demire döndüm ve

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAN KALPLER
RomanceHerkesin bir hikayesi vardır bu hayatta. Kimi mutlu, kimi kötü sonla biter. Kimi özgürce bulutların üzerinde uçarken, kimi olabilecek en sert şekilde yere çakılır. Yaşamadan bilemezsiniz kendi hikayenizin sonunu. Kadında hikayesinin en güzel günle...