Bölüm 7 Bir Tuhaf Haller...

40 2 0
                                    

Hava iyiden iyiye soğumuştu artık, burada oturmak çokta mantıklı değildi aslında birer battaniye alıp tekini demire uzattım, koktuk yerine yerdeki minderlere oturmayı tercih etmişti, kahvemide kapıp bende yan tarafında bir mindere yerleştim. Hava sert sert eserken battaniyelere sarılıp kahveyle hem içimizi hemde ellerimizi ısıtıyorduk. Ne o, ne de ben konuştuk bir süre. Aklımdaki tek şey şu an ne düşündüğüydü. Son bir haftadır çok garip şeyler yaşıyordum, daha bir kaç gün önce öldürmek isteyecek kadar sinir olduğum adam şu anda evimin terasında gecenin 10 unda benimle birlikte kahve içiyordu. Bir kaç gün önce bana bunu söyleyen birine başka bir taraflarımla gülerdim herhalde.

Demir gözlerini dışarıya dikmiş derin düşüncelere dalmışken bende yıldızları izliyordum. Ne kadar güzel ve parlaktılar bir sürü olmalarına rağmende bir o kadar yalnız, tıpkı benim gibi. Bir süre daha geçtikten sonra ortamdaki sessizliği ilk bozan demir olmuştu. Derin bir nefesi dışarı bırakırken bu gece bilmem kaçıncı kez sorduğu sorusunu yineledi " nasılsın Öykü " gözlerimi yıldızlardan çekip ona doğru çevirdiğimde aslında gözlerininde en az yıldızlar kadar güzel olduğunu farkettim. İyiydim ben, bu adam sayesinde çok daha iyiydim. Ya olmasaydı bu akşam ya yetişemeseydi, zorla götürebilir miydi samet beni gerçekten yapabilir miydi düşünmek bile istemiyordum. Kendimi bu düşüncelerden sıyırıp gözlerinin büyüsünden kurtulamadan gülümsedim

" Çok iyiyim demir " dudakları iki yana hafifçe kıvrılırken ağır ağır başını aşağı yukarı salladı." Kahve için teşekkürler çok iyi geldi " Ne demekti, senin bana yaptıklarından sonra bir kahvenin lafı mı olurdu, olsa olsa kırk yıl hatırı olurdu, diyemedim tabi ki.. "afiyet olsun" du söyleyebildiğim tek cümle.

" Demir ben çok fazla rahatsızlık verdim sana farkındayım, yani sen sorun yok diyorsun ama ben kendimi çok kötü hissediyorum. Bu sebeple işten ayrılmalıyım belkide, belli ki bu Sameti durdurmak imkansız, pes etmeyecek biliyorum daha öncede etmedi, ne laftan anlıyor ne sözden. İşyerimi de öğrendi huzursuzluk çıkaracak bu şekilde şirkette olmamalıyım diye düşünüyorum "

         " Bunları sen söylememiş bende duymamış varsayacağım. Ruh hastası bir manyak yüzünden işten ayrılabileceğini mi sanıyorsun sen öykü. Hem bu işe öyle kolaycada sahip olmadın bilesin. Arada Engin vardı belki ama inan hiç etkisi olmadı, tüm başvurular arasından elenerek seçildin, hakkın ve emeğinle bu şirkettesin yani. Beni hiç tanımıyorsun ben kolay kolay beğenen bir adam değilimdir ama bu gün yaptığın sunumla hiçte yanlış bir karar vermediğimi gördüm. Yeteneklisin öykü bunu hafife alma, yelizde öyle çok yeteneklidir ama son 2 sezondur kabuğundan çıkamadı bir türlü kendini tekrar ediyordu sürekli. Eminim bahsetmiştir onu zorladım biraz, getirdiği her şeyi tekrar etmek zorunda kaldı haliyle gerildi bu sebepten ona yeni bir göz arıyorduk zaten, senin gelişin tamamen tesadüftü. Şimdi her şey yokuna girmeye başlamışken gitmene izin veremem. Hem daha yapılacak çok işimiz var sen o hastalıklı herifi kafana bile takma bir daha bırak karşına çıkmayı seni gördüğü yerde yolunu değiştirecek emin ol. "

        " Bunu nasıl bilebiliriz ki ? " İşte yine aynı şeyi yapıyor. O gülümsüyor ben takılı kalıyorum o anda. 

        " Bilemeyebilirsin tabi ki ama bana güvenebilirsin öyle değil mi? "

        " Tabi ki güvenirim. Hatta son günlerde güvendiğim sayılı insanlardansın diyebilirim. " Bende gülümsemiştim bunları söylerken. Birden nedense birazda ondan konuşmak istedim. Konumuz neden hep bendim ki. 

        " Eee biraz da senden mi bahsetsek? Her karşılaşmamızda sadece beni konuşmak çok sıkıcı." dedim ve minik bir tebessüm bahşetti bana doğru dönüp.  " Neyimden mesela, ne merak ediyorsun? " dedi. " " Seni merak ediyorum işte anlat kendini bana " diyen iç sesime gözlerimi devirdim ve " Demir ARKAN kimsin biliyorum, ne iş yaparsın biliyorum, ama bildiklerim bunlarla sınırlı.

BUZDAN KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin