5 yıl sonra .......Duyduğum sesleri beynimde bir yerlere koymaya çalışıyordum. Deli gibi dans ediyor sonrasında yoruluyor gidip müziği kısıyordum. Fakat bir aksilik vardı. Bir türlü azalmayan sesle ne yapacağımı bilemezken tuşa sürekli basıyor artık içine göçürürcesine baskı uyguluyordum. Bu kumandanın derdi neydi Allah aşkına.. Niye susmuyordu bu müzik bir türlü. Beynimdeki müzik sesi ve elimdeki kumandayla boğuşurken bir aydınlanma yaşadım. Gözlerim yavaş yavaş açılırken ben nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Kendime geldiğimde yattığım yerden doğruldum ve bir anda yastığı kavrayıp başımın üzerine koyarak bastırdım. İnanamıyorum parçalarcasına tuşuna bastığım kumanda rüyamda kalırken, müzik sesi oldukça gerçek ve sağır edici boyuttaydı. Yaşadığım uyku sersemliğime tezat bangır bangır olan sesle yataktan çıktım. Kendimi attığım koridorda ayaklarımı banyodan önce salona yönlendirdim. Salona girer girmez müziğin ritmine kendini kaptırmış bir taraftan da hazırlanmaya çalışan 1 adet Nisayla karşılaştım. Peki şaşırdık mı? Hayır! Bu kız insanı deli ederdi. Sabahın köründe neyin enerjisiydi bu. Tamam kabul ediyorum çokta sabahın körü olmayabilir ama içerde insan uyuyor dimi edep yahu !.
" Nisaaa !!! "
" Nisaa kıs şu lanet müziği ! "
Beni duyan var mı peki tabi ki de hayır. Bir hışımla gidip müziği kapadım. Sesin kesildiğini anlayan nisa bana doğru döndü ve 32 dişini de sergileyerek " Günaydın " dedi. Bense ağzımı çok fazla açmadan dişlerimin arasından tıslayarak günaydın dedim ve başladım saydırmaya.
"Kızım sen manyak mısın? Sabah sabah beynimde filler tepişti resmen. Bir sabahta insan gibi uyandırılmak istiyorum yaa. Hatta mümkünse kendi kendime uyanmak istiyorum " diye cırladım kendimi tutamayarak.
Ben söylene söylene banyoya giderken Nisa arkamdan sırıtıyor ve hala az önce kapadığım şarkıyı söylüyordu o bet sesiyle..
Bu kız deliydi, evet kesinlikle deliydi. Hayır anlamıyorum avukat dediğin hanım hanımcık, ağır başlı olmaz mıydı? Böyle delisi de beni bulurdu ancak ama tabi ben deli seviyorsam demek ki. Çünkü beni ne kadar kızdırsa da çok seviyorum bu kızı.
Banyodan çıkıp hazırlanmış ve koltukta sabah kahvesini yudumlayan Nisanın yanına attım kendimi.
" Günaydın Öyküm " dedi hala sırıtırken. Gözlerimi devirdiğim arkadaşıma sahte ve abartılı bir sırıtışla "günaydın" dedim ve "Nisim yalvarırım sabahları ben uyurken kulaklığını tak ve öyle son ses dinle şu müziği, sayende şizofren olacağım rüyayla gerçeği birbirine karıştırır oldum "dedim.
" Ne yapayım kuzu başka türlü ayılamıyorum " dedi göz kırpıp.
" Bu günde davam yoktu, bir müvekkilimle görüşmem var sadece çıkacağım birazdan. Sen ne yapacaksın kuzum. "" Şuleye giderim muhtemelen limonlu çizkekler bağımlılık yaptı yemeden duramıyorum " dedim gülerek. Hayır sanki çizkek olmasa Şuleye gitmeyecektim, sanki gidecek başka bir yerim vardı da.
" Ah sabah sabah neden tatlılardan bahsediyorsun ki şimdi, benimde canım isteyecek öyküm. Toplantıdan sonra yanınızdayım o zaman, artık bana da katlanmak zorundasınız ne yapalım. Her gün ikiniz o kafe de buluşup kafa kafaya verip beni 2. plana attığınızın farkında olmadığımı da sanmayın sakın ben gelmeden dönme eve " dedi sırıtarak.
" Bu arada iş olayını ne yaptın sen kuzum. Yok mu hala sana uygun bir şeyler, ne bileyim arayan soran falan. "
" Yok Nis'im yaa. Bir kaç başvuru yaptım ama çok döneceklerini de sanmıyorum açıkçası. Çok fazla kriterleri var. Hayır anlamıyorum alt tarafı tasarımcı alacaklar yetenek ve hayal gücü neylerine yetmiyor anlamıyorum ki, görende atomu parçalayacağız sanır. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAN KALPLER
RomanceHerkesin bir hikayesi vardır bu hayatta. Kimi mutlu, kimi kötü sonla biter. Kimi özgürce bulutların üzerinde uçarken, kimi olabilecek en sert şekilde yere çakılır. Yaşamadan bilemezsiniz kendi hikayenizin sonunu. Kadında hikayesinin en güzel günle...