Derin bir nefesi içime çektim ve "Tamam tamam sakin ol, ne zaman ve nereye gidiyorum " dedim.Karşımda havalara uçan bir adet nisa vardı. Tövbe Allah'ım sen bu kıza akıl fikir ver. Nerde bir yakışıklı görse ağzının suları akıyor resmen. Ne yapıp edip, kendini şirine gibi gösterip adamları tavlıyor, aşık ediyor kendine, sonra sıkılınca da postalıyor başından. Hep söylüyorum gözüne gözükecek var, bir gün birine denk gelecek alacak boyunun ölçüsünü ama dinleyen kim. Bu akıllanmaz kızı dürtükleyerek kendine getirdim ve bir süre daha kafede oyalandıktan sonra eve geçtik.
Nisa ile birlikte eve vardığımızda ben arabasına şükürler yağdırıyordum. Hele ki akşamın tamda iş çıkışı vaktinde metroya bindiğimi hayal ediyordum da aman Allah'ım iyi ki nisanın deposu full bir arabası vardı. Eve gelince bir yemek kaosu yaşayıp en sonunda şule gelmeden sipariş vermeye karar verdik. Bir kaç saat sonra şulede gelince yarın gideceğim görüşme için kıyafet ayarlamaya koyulduk.
Şule eline aldığı elbiseyi giymem için ısrar ederken, nisa ise bir tuluma yapışmış onu giymem gerektiğini söyleyip duruyordu. iyi de ben ikisini de giymek istemiyordum ki, ve tabi ki de giymeyecektim, çok istiyorlarsa kendileri giysinlerdi. Ben ne istiyorsam onu giyecektim.
" Bu ne yahu siz neden karar veriyorsunuz ki onu anlayamadım ben. Giyecek olan ben değil miyim? ne o elbiseyi giyiyorum" dedim şuleye bakarak "ne de o tulumu" dedim bu seferde nisaya dönerek.
" İyi be ne halin varsa gör, eee ne giyecekmişsin göster de en azından bakalım becerebiliyor musun tasarımcı hanım, bak rüküş olursan işe almazlar ha" dedi saf saf sırıtarak.
" Elime aldığım göbeğimin tam üstünde biten askılı büstiyerimle altına yüksek bel bir şort geçirdim ve tamam işte mis gibide olmuştu.
Bu iki ayrı kutbun tüm itirazlarına rağmen kendi bildiğimi okumuş, büstiyerim, şortum ve hafif makyajımla yukarıdan sıkı bir at kuyruğu yaptığım saçlarımı savurarak çantamı da alıp çıktım evden. Benim kırmızı tosbiğimin karnını henüz doyuramadığımdan Nis'im bana kıyamayıp arabasını bırakmıştı. Gerçi kıyamamasının bir sebebi de onun yalvararak giymemi istediği stilettolardı. Kıyafetime karıştırmamayı başarmıştım ama aynı direncimi ayakkabılarda gösteremedim maalesef, bu iki cadı bir oldular ve ayakkabıları zorla da olsa giydirdiler.
Allah'ım resmen işkenceydi bu ayakkabılar. Kaldı ki bunlarla birde araba kullanıyordum. Arabayı park etmiş otopark asansörüne doğru giderken ayaklarım zonklamaya başlamıştı bile. Ah ben size uyan aklıma ....
Girişteki danışmaya görüşme için geldiğimi söyleyip 'Engin YILMAZ' adını vermiştim. Kısa bir telefon görüşmesi sonrası 8. kattaki sekreterin yardımcı olacağını öğrenip asansörlere doğru ilerledim. Kapanmakta olan asansöre son anda ayağımı uzatıp kendimi içeri attığımda hızlıca bir soluk verdim.' Neredeyse kapıya sıkışıyordun ne halt etmeye acele ediyorsun' diyen iç sesime hak vermemem imkansızdı, neredeyse rezil olacaktım. Aynı anda üzerimde bir çift göz hissettim, Çaktırmadan göz ucuyla bende baktığımda bir anda ne yapacağımı şaşırdım. Aman Allah'ım o nasıl boy, o nasıl vücut öyle, adamı çaktırmadan göz ucuyla süzünce anlamış olabileceğini düşünüp hafif döndüm ve gülümseyerek bir baş selamı verdim. Karşımdaki bu tapılası yaratık nasıl bir öküzse artık, hiç bir tepki vermediği gibi beni tepeden tırnağa süzerek buz gibi bakışlarıyla asansörün açılan kapısından çıktı. Ben öylece kalakalmışken son anda 8. katta olduğumuzu fark edip arkasından kendimi dışarı attım. Tebrikler olsundu bana ki gerçekten hem binerken, hem inerken sıkışmaktan kıl payı kurtarmıştım kendimi. Bu gün buradan bir yerlere sıkışıp rezil olmadan gidersem benden mutlusu olmayacaktı. Adamın peşinden koridorun ilerisinde gördüğüm sekreterliğe doğru ilerliyordum. Cidden inanamıyordum şu an, bu nasıl insandı böyle, bir kaç kişi günaydın demiş hiç birine cevap vermediği gibi dönüp bakmamıştı bile hızlı adımlarıyla sol taraftaki kapılardan birini açıp içeri dalmıştı hödük efendi. Böyle insanlarda vardı demek ki. 'Çokta kınamamak lazım Allah başa verir bide böylesini neme lazım dilini ısır öykü' dedi iç sesim. Tip olarak her türlü kabulüm olabilirdi bu hödük efendi ama bunun gibi bir öküzle anlaşmam imkansızdı elbette ki.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZDAN KALPLER
RomanceHerkesin bir hikayesi vardır bu hayatta. Kimi mutlu, kimi kötü sonla biter. Kimi özgürce bulutların üzerinde uçarken, kimi olabilecek en sert şekilde yere çakılır. Yaşamadan bilemezsiniz kendi hikayenizin sonunu. Kadında hikayesinin en güzel günle...