1.8

771 35 24
                                    

Bu hayata tırtıl olarak gelmek bazen şans bazen ise uğursuzluktur kimse tırtıl olmak istemezdi önemli olan o kozaya girip belki aylar belkide yıllar boyunca büyük bir azimle o kozadan bir kelebek olarak çıkabilmekti ancak o zaman etrafındakiler sana hayran kalırdı ne kadar da anlamsız oysaki dimi? Dünyanın en sıradanından en zarif ve güzeline dönüş ama sadece bir günün olsun o kanatları çırpabilmen için...Hayat kelebeklere fazlasıyla acımasız. Halbuki kelebeklerin ne suçu vardı ki?

Peki ben neydim? Tırtıl mı? Yoksa kelebek mi? Veya kozanın içindeki tırtılımsı kelebek mi? Belkide ben hiç biriydim.Sanırım ben sadece kelebeğin kozasıydım. Kim bilir? Koza olmak kötü değildi ki. Herkes kelebekleri severdi ve bütün övgüler onların üstünde olurdu önemli olan kelebekken sevilmek değil kozayken bile sevilebilmekti.
ama şunu biliyordum ki Çağan gerçek bir kelebekti benim minik sonsuz kelebeğim. Ben onu saran kozasıydım onu sarıp sarmalayan... içimde yaşatmıştım onu yıllarca... bir mucizedir tırtılın kozadan bir kelebeğe dönüşmesi işte tüm mesele de buydu ben Çağanın mucizesiydim.

Şimdi yine arabadaydık ve Bartunun yol tarifini hiç susmadan anlattığı spor salonuna gidiyorduk neler olucaktı hiç bir fikrim yoktu Bartu hayatımda gördüğüm en güçlü insandı ama Barış ve Çağanda çok güçlüydü bunu kollarındaki kaslardan anlayabiliyordum yine de kimin kazanıp kaybedeceğini kestiremiyordum umarım Bartu tahminlerimizi almazdı çünkü onun adını söylemezsem resmen beni şuan arabadan atardı

Aklımdan Bartu ile alakalı bir şey geçiyordu ama yine de pek emin değildim

Çağan kulağıma eğildi ve sadece benim duyabileceğim bir şey söyledi "bazen yanımdayken bile seni özlüyorum mesela saçlarını kokluyorum bu bana hiç olmadığım kadar çok huzur veriyor ama bir yandan da gözlerini özlemeye başlıyorum. Hani senle kütüphanede kilitli kaldığımızda demiştim ya gözlerinde bir galaksi saklı diye ben en başından beri o galaksiye ait olmak istemişim aslında.Belki de bu yüzden bu kadar gözlerin hoşuma gidiyor."

Çağan... benim için asla kelimelerle anlatılabilecek kadar sıradan değildi. Ne kadar düşünsemde böyle bir aşk hikayemiz olabileceğini akıl edemezdim. Onunlayken her şey sanki gerçekdışı gibi gelirdi. Belki rüya belki de bir zaman duruşu gibi kafamda şimşekler çakardı onu hep gördüğüm de. Bende şimdi anlıyordum aslında bende onu yıllar sonra ilk kez gördüğümde yine aşık olmuştum. Belki de hissetmiştim. Kim bilir? Bu Dünyaya belki beş belkide elli kere gelsem yine Çağana aşık olurdum sanırım. Çünkü o kalbimin tek doğru reçetesiydi. En azından ben öyle olduğunu düşünüyordum.

Usulca boşta olan elimi tuttu ve kendi eline kenetleyip yüzüne götürdü ve yanağına bastırdı bu ona iyi gelen bir ilaçmış gibi gözlerini kapattı ve kendini anın akışına bıraktı. Usulca avuç içime dudaklarından minik bir buse kondurdu bu gülümsememe sebep oldu. O hep bir yerime öpücüklerini kondururken ben bütün ruhumla bedenim temizleniyormuş gibi daha güzel nefesler almaya başlıyordum aldığım nefes bile bana daha iyi gelmeye başlıyordu.

Herkes aşık olduğu kişiyi görünce nefesinin kesildiğini söylerdi ben ise onunla nefesimi düzene sokuyordum. Garipti..

Ona biraz daha yaklaştım
Eğer bir gün başımıza çok kötü bir olay gelirse ve ayrılmak zorunda kalırsak benden vazgeçer miydin?

Bunu demem hoşuna gitmemiş olucak ki hemen kaşlarını çattı "asla, böyle bir şeyin olmasına asla izin vermem. Böyle bir şeyin olması için ancak cesedimi çiğnemeleri gerekir"

Ona doğru gülümsedim neden bilmiyordum ama her şey bu kadar güzel giderken bir şey çıkıp heryeşin mahvolmasından çok korkuyordum. Yavaşca başımı Çağanın omzuna koydum ve bu anın tadını çıkarmak istedim burnuma gelen o losyonunun kokusu.. pahabiçilemezdi. Gözlerimi kapattım ve bu anın hiç bitmemesini istedim sadece Çağan yanımda olduğu için değil. Nedense taksinin radyosundan gelen kısık müzik, Bartu ile Alya'nın atışma sesleri, taksici abiyle sohbet etmeye çalışıp ücreti azaltmak için pazarlık yapan Barışın sesi bile beni şuan mutlu ediyordu. İlk başta sadece üç kişiydik. Ben Alya ve Bartu aklımın ucundan bile geçmezdi bu gruba başka kişilerin gelebileceğini çünkü kimse bize katlanamazdı,katlanmak istemezlerdi daha doğrusu ama şöyle bir bakınca böylede hiç fena olmamıştık hatta çok daha güzel olmuştu bence.

Kelebek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin