2.5

475 30 3
                                    

Hani bazen anlar vardır ya. Kendini yiyip bitirirsin. O an elinden ne geliyorsa yapmak için dört köşe olursun, yaşadığın yardım etme hissi kocaman bir güce dönüşür. Ama elinden hiç bir şey gelmez. Etrafta dönen gereksiz bir sinek olduğunu anlarsın sonra. Güç vardır,ama bir o kadar da yoktur. Alyaya yardım etmek için bütün gücümü,benliğimi ortaya koymaya hazırdım ama hiç bir şey yapamıyordum. Yaptığım tek şey çırpınmaktı.

Ağzım bantlı ve pis eller vardı. Kollarımdan tutup bacaklarımıda tutmuşlardı artık. Yinede durmuyordum. Bütün gücümü kullanıp Alyayı kurtarmak istiyordum ama yapamıyordum. Alya gözlerimin önünde elektrik kablolarıyla can çekişiyordu. Gözlerinden akan yaşlar beni yaşlandırıyordu. Gözünden akan her bir yaş benim bu cılız vücuduma bir ömür daha ekliyordu

Her yaş, bir engel demekti. Bir acı, bir mecburiyet demekti.

Çığlıklar içindeydi Alya yinede pes edip Bartuya bir şey yapmamıştı. Halit bundan oldukça keyif alıyordu.

Bazen çırpınmak işe yaramıyordu. Kanatlarını çırpan ama boşuna uğraşan zavallı kelebek. Yine kelebektim. Ama bu sefer farklı...

Ve o an öyle bir şey oldu ki.. ne ben anlam verebildim ne de Halit. Öyle bozulmuştu ki.. amacı iki dostun birbirine zarar vermesiydi. Alya Bartunun hayatında unutamayacağı bir iz. Bartunun ise Alyayı öldürmesi.. amacı buydu. Ama Alya yine kafasını kullanmıştı, Bartuya siper ettiği bıçağı hızla kendisine çevirip koluna bir çizik atmıştı.

Kolumdaki kanlar hiş durmadan akıyorlardı. Biraz derin kesmişti.

Alya, Bartu için kendi canına kıymaya karar vermişti o gün.

Halit amacına ulaşamayacağını anlayınca ağzından bir küfür savurdu sanki Alya bunu hissetmiş olucakki dudaklarına bir gülümseme yerleşti. Ağlıyordum. Ama üzüntüden mi? Yoksa grurdan mı bilemiyorum.

Hayatımda hiç bir daha bu kadar ağlar mıydım? Bilmiyordum. Yine dediğim gibi Alya süperkahraman gibi bir şeydi. Aslında daha çok küçükken uyumadan önce bize masallar okuyan annelerimize benziyordu Alya. O hikayenin gerçek olmadığını bilen,Ama bizim uyumamızı kolaylaştıran anneler gibiydi Alya.

Halit hemen Alyanın elindeki bıçağı alıp. Alyanın diğer koluna bir çizik attı ama öyle derin kesti ki bu sefer.. içimden bir parçamın koptuğunu hissettim Alya acıyla olduğu sandalyede kıvaranmaya başladı attığı çığlıklar öyle fazla şiddetlendi ki hiç susmadı. Kolundaki kanlar yeri doldurmaya başladı dişlerini sıkıp duruyordu acıdan. Bir kelime bile edememişti.

Olduğum yerde küçülüyordum, Ölüyordum. Nokta kadar bir şeye dönüşüyordum.

Seninle bu kadar uğraşmak yeterli. Bakalım şu aptal arkadaşınızda senin kadar sabırlı olabilecek mi?

Alyanın göz yaşları çok az akmıştı ama gözlerindeki bezi çıkardıklarında gözlerindeki o bitkinliği gördüm. Kapkaranlıktı. Hiç ışık,hiç parıltı yoktu gözlerinde. Simsiyaha bürünmüştü mezarda giyilen kıyafetler gibiydi gözleri. Birinin mezarındaydık. Alyanın üstü renkliydi ama o gözlerinden her şeyi anlatıyordu aslında siyahlarla geldiğini.

Hayatta zaten böyle değil miydi? Biz kendimizi başka türlü anlatmaya çalışsakta dinlemiyordu. İstediği gibi oynuyordu bizimle, oradan oraya savuruyordu. Hayatta aynı bir satranç gibiydi. Kuralına göre oynamak zorundaydın. Yoksa kaybederdin.

Ve gözleri en sonunda benimkilerle buluştu uzunca baktı bana. Kapanmış ağzıma şişmiş sulu gözlerime yürümeme engel olan kollardaki bacaklarıma, ve aynı zamanda engel olunan kollarıma bir bakışı bile değişmedi. Aynı ruhla izledi beni. Ve en sonunda kafasını yavaşça sağ ve sola sallamaya başladı. Tek bunu yaptı. Bakışlarında hayal kırıklığı mı yoksa bıkmışlık mı vardı çözememiştim. Ama bana kalırsa ikisinin karışımıydı. Alya artık bu olaylardan çok yorulmuştu.

Gözlerimi acıyla ondan çekmek zorunda kaldım. Eğer biraz daha bakarsam kendimden nefret etmeye başlayacaktım. Halit yavaşça ilerleyip Bartunun gözünü açtı baktığı ilk kişi ben oldum. Şaşırmıştım beklediğimden daha cesur daha özgüvenli bakışları vardı gözlerinde bana sanki bir şeyler anlatmak ister gibi bakıyordu. Gözlerim tek elinin bağlı olduğu iplere gitti ve o an o kadar mutlu oldum ki anlatamam birden bire içim umutla doldu Bartu kendi ipini çözebilmişti ve ben daha ne olduğunu anlayamadan Bartu Alyaya doğrulttuğu silahı hızla Halite çevirdi ve ateş etti.

Şok içinde kaldım. Bunu beklemiyordum. Birden bire Bartu eliyle ağzındaki bantı sertçe çıkardı ve
TUANA KENDİNE GEL ÇABUK KURTULMAN LAZIM ONLARDAN!! Dedi Bartu ayağa kalktı ve beni tutan bir tane adama sertçe yumruğunu geçirdi bende diğer adamdan kurtulmak için yüzüne sertçe bir yumruk attım. Bir gün Bartunun bana öğrettiği dövüş derslerinin işe yarayacağını hiç düşünmezdim.

Adam geriye doğru adımlamak zorunda kalmıştı bundan fırsat bilip hemen çağanın bana verdiği silahı cebimden çıkarıp ateş ettim.

Arkamı döndüğümde Alyanın bana gözlerini pörtleterek baktığını gördüm. Bartu çoktan diğer adamı yere sermişti koşarak Alyanın ellerini açmaya başlamıştım ama ellerim öyle bir titriyorduki asla ipleri çözemiyordum. En sonunda kendimi tutamayarak yere düştüm. Hala şokun etkisindeydim ben birini vurmuştum.

Bartu koşarak yanıma geldi. Tuana.. kendine gelmek zorundasın o büyük güzel ellerini yanaklarıma koydu bana bak!!! Lütfen. Silah seslerini herkes duymuştur buraya gelmeleri an meselesi bana yardım etmek zorundasın.

Bartu hemen Alyanın ellerini çözdü kolları kandan gözükmüyordu bu onu halsiz düşürmüştü ama belli etmemeye çalışıyordu bende ayağa kalktım ve elime yine silahı aldım.

Bugün belki bir belki beş belki otuz kişiye bu tetiği çekmek zorunda kalıcaktım. Bu günden hep nefret edecektim. Ve unutmak için elimden ne geliyorsa yapacaktım.

Odadan hızlıca çıktık ve koşarak üst kata çıktık
Kahretsin bütün adamlar buradaydı bizi görünce hemen ateş etmeye başladılar hepimiz bir duvarın arkasına geçip kendimizi koruduk sadece üç adamda silah vardı diğerlerinde şuanda bir şey yoktu ve birden o üç adamdan da sancı sesleri duyup yere yığıldılar kafamı hafifçe eğip bakınca Çağan ve Barışı gördüm onları vurmuşlardı. Hemen Bartu elindeki silahı Alyaya verdi ve koşarak geriye kalan adamları dövmeye başladı ona Barış ve Çağanda katıldı ve bütün adamları dövmeye başladılar onlara yardım etmek için adamların bacaklarına silah sıktım. Böylece hepsini yerle bir ettiler.

Barış en sonunda yüzünü kaldırdı ve duvarın arkasındaki Alyayı gördü. O an gözlerinin renkleri beş kat daha koyulaştı. Ve elindeki silahı yere düşürdü.
ALYA!!!!

Hemen koşarak Alyanın yanına geldi ve nazikçe ellerini tutarak kollarını incelemeye başladı ve gözleri doldu dudakları hayal kırıklığı içinde aralanmıştı

Kim yaptı sana bunu?

Ben yaptım. Ben yaptım Barış sorun değil. Ben iyiyim lütfen artık burdan çıkalım ben çok-

NE DEMEK BEN YAPTIM?? alya hayatının sonuna kadar bu çiziklerle yaşayacaksın...

Bugün çok şey yaşanmıştı. İlk kez birine tetik çekerek vurmuştum. Şuan ölmeyecekti ama bir kaç saat içinde hastaneye gidilmezse ölürdü.

Alya bugün Bartu için kendinden vazgeçmişti.
Bartu Alya için birinin canına kıymıştı.

Kelebek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin