Hava karardığında Conrad dede Dorian ile eve giriş yapmışlardı. Beraber bir ev ziyaretinde bulunacaklarını söyleyerek beni evde yalnız bırakırken muhtemelen akıllarında ki düşünce beni yalnız bırakarak kendimi toparlamamı istemiş olmalarıydı. Bense bu süre içinde sadee pencere kenarında oturarak uzakta ki lanetli olduğu söylenen ormanı izlemiştim. Her şeyin başladığı o yerden gözlerimi alamıyordum. Sanki o ormanda beni izleyen bir şey vardı ve eğer ben de o ormana bakarsam beni izleyen şey benim için bir tehdit oluşturmayacakmış gibi geliyordu. Kafamı toplayamamıştım. Ne yapmam gerektiği hakkında en ufak fikrim yoktu. Bana yabancı bir Dünya, hakkında hiçbir şey bilmediğim bir yerdeydim ve buradan ne zaman gideceğimi bile kestiremiyordum. Tabi gidebilecek miydim bu bile şüpheliydi.
Conrad dede elindeki otları masaya bırakırken göz ucuyla beni izlemeyi sürdürmüştü. Muhtemelen bir konuşma başlatmak istiyor fakat bunu nasıl yapacağına karar veremiyor gibi gözüküyordu. Sonunda ayağa kalkarak ona yaklaşıp ''Beni merak etme, ben gayet iyiyim.'' dediğimde Conrad'ın yaşlı gözleri anlayışlı bir ifadeye bürünmüştü. Konuyu değiştirmek istermiş gibi ''Hadi sana kalacak bir yer ayarlayalım.'' diyerek yürümeye başladığında ben de peşinden onu takip ediyordum. Eve girdiğinden beri sanki orada hiç yokmuş gibi varlığını hissettirmeyen Dorian'a bakış atarak Conrad dede ile beraber bir odaya girdiğimizde yoğun ahşap kokusu ile nefessiz kalmıştım.
Pencere olduğunu düşündüğüm yere ilerleyip kilidi zor da olsa açtığımda iki yana da açılan pencere kapağını yavaşça ittiğimde odaya hemen soğuk gece esintisi dolmuştu. Ahşap pencere pervazını açık tutumaya çalışırken Conrad dede bir dolaba ilerlemiş ve orada bir şeyler aramaya başlamıştı. Bir yandan da ''Uzun zamandır Dorian'dan başka bir misafirim olmamıştı. Bu döşeği ve yorganı kullanmayı hep çok istemiştim.'' dediğinde ona yaklaşarak ''Dorian burada kalmıyor mu?'' diye sordum. Conrad dede gülerek ''O buraya sadee başı çok beladaysa ya da biraz heyecan arıyorsa gelir. Çoğunlukla dışarıda geziniyor.'' demesi beni şaşırtmıştı. Ona döşeği yerleştirmek için yardım ederken ''Yani Dorian'ın evi başka bir yerde.'' dememle Conrad dede başını eğmiş, bir süre sonra da ''Öyle de denebilir. Bir yere fazla bağlı kalmayı tercih etmiyor.'' dedikten sonra döşeğin üstüne temiz bir çarşaf sermişti. Gururlu bir şekilde hazırladığı yer yatağını bir süre daha süzdükten sonra ''Senin için yeterince iyi mi? Geldiğin Dünya hakkında pek bir şey bilmiyorum o yüzden elimden geldiğince yabancılık çekmemeni sağlamaya çalışıyorum.'' dediğinde başımı sallayarak ''Hayır, hayır. Buna gerekl yok. Ben misafirinizim. Siz nasıl isterseniz ben öyle kalırım.'' desem de ister istemez karşımda ki yaşlı adama kendimi hizmet ettiriyormuşum gibi hissetmiştim.
Conrad dede son biz kez daha odaya baktıktan sonra ''Bu oda bir genç bayan için fazla sade. Yarın Dorian'ı bir şeyler alması için göndersem iyi olur.'' diyerek ben bir şey diyemeden odadan dışarı çıktığında küçük odada yalnız kalmıştım. Yer yatağına oturup bir süre öylece oturduktan sonra üstümdeki kıyafetleri çıkartıp baş ucuma koyarak ağır yorganı boğazıma kadar çekerek odayı aydınlatan mumu üflemiştim ki kapının tıklanmasıyla başımı kapıya çevirdim. Kapının diğer tarafında bir ses kısık bir şekilde ''Benim, Dorian. Eşyalarını getirdim.'' diyerek kapıyı araladktan sonra kendi asıl giysilerimi kapının ucuna bırakıp tek kelime etmeden kapatmıştı.
Yorganı iterek hızla giysilerimi karıştırmaya başladığımda sonunda telefonumu ve kartı bulmuştum. Kartı yastığımın altına koyup telefonumun kilidini açıp çektiğim fotoğraflara bakmaya başladım. Önüme ilk çıkan resim karttı. Kartı geçerek bir sonraki resme geçtiğimde bu kez kartın ne olduğuna dair araştırma yaptığımız birkaç kaynağın sayfalarıyla karşılaşmıştım. Bu resmi de geçtiğimde sonunda Eddy'nin resmi önüme çıkmıştı. Soğuk zeminde öylece hareketsiz yatan cansız bedenine öylece bakakalmıştım. Bu fotoğrafı çekmiştim çünkü ölümündeki gizemi bulabileceğime gerçekten inanmıştım ama resmi her açışımda kalbim bu görüntüye dayanamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözcü: İki Dünya'nın Kaderi
Science FictionAnlık görüler giderek kontrol edilemez bir hal aldığında son noktayı, ona destek olan tek kişinin gizemli cinayeti koydu. Artık o işlemediği bir cinayetin aranan suçlusu ve elinde tüm bunların açıklamasını yapmak için kullanabileceği tek şey bir ade...