Kına Gecesi

45 5 10
                                    

Sabah uyandığımda babaanne yanımda yoktu baş ucumdaki saate baktığımda 11:08 geçiyordu hemen yerimden doğruldum nasıl bu saate kadar uyuyabilmiştim ayrıca onlar benden önce uyandıysa ve kahvaltı yaptıysa vay halimeydi. Ben üstümü değiştirirken İçeri Sevim girdi.

O da düğünüm için izin almıştı. Sevim "Günaydın Bal peteği" Sevime aldırış etmeden hazırlanmaya devam ediyordum "Günaydın Sevim. Kahvaltı yaptınız mı ben çok geç uyandım ya" Benim bu telaşımla Sevim "Sakin ol. Sümra abla ile konuştum normalde saat 8 de yapıyorlarmış kahvaltıyı fakat biz olduğumuz için ayrıcalık tanınmışlar" Onun bunu söylemesiyle hareketlerim yavaşladı bu sefer daha sakince hazırlanıyordum. "İyi bari yoksa yine rezil olmak istemezdim" bunu söylememle Sevim aklına yeni gelmiş gibi "Rezil olmak demişken dün akşam neydi o öyle? Leyla mı ne ismi, aşırı gıcık oldum ona. Aşağıda da bir havalar bir havalar hiç sorma" Ben küpelerimi takarken "Ben de çözemedim ama inşallah ayağımın altında dolanmaz, hiç uğraşamam" Sevim bana ima da bulunarak "Ayrıca masa da gözünü Ateşten hiç ayırmadı" dedi bunu söylemesi ile birlikte tepki göstermek istemeyerek "Yani?" dedim ama sesimin tonuyla bile anlaşılıyordu.

Sevim bana bir göz kırpınca cevap vermedim. Eğer bunun devamı olursa diğer yüzümle görüşebilirdi Leyla hanım. Biz odadan çıkana kadar Sevim Leyla hakkındaki düşüncelerini söyleyip durdu amacı beni kışkırtmaktı ama sakin olmalıydım.

İki aile ile birlikte kahvaltımızı yapıyorduk o sırada Gülizar hanım "Kızım kahvaltıdan sonra Kuaföre gidersiniz orada bindallın olacak. Bindallını ve gelinliğini de Oğlum seçti" Ateşi kastettiğini anladım fakat Ateş karşımda hiç aldırış etmeden yemeğini yiyordu.

Bütün kıyafetlerimi o seçmek zorunda değildi! İstemede de aynısını yapmıştı ama bu böyle devam edemezdi. "Gülizar hanım, her şey için gerçekten teşekkür ederim fakat bindallımı ve gelinliğimi kendim seçmek isterim." dedim. Ateş yemeyi bıraktı ve bana odaklandı, Gülizar hanım yüz ifadesini değiştirdi "Anne. Anne de bana olur mu artık, öyle sayılır" Daha yeni tanıdığım bir insana hemen anne dememi bekliyordu, bunu hemen söylemeyeceğim için gülümseyerek kafamı salladım.

Ateş ise bana istediğini söyleyebilirdi ama yapmadı zaten hiç konuştuğunu görmedim neredeyse, babaanne korkusudur diye üstelemedim.

Ateş yemekten sonra bizi kuaföre götürdü. Herkes içeri girerken kolumu tutarak beni durdurdu. Kızlar bize bakınca Ateş onlara gülümsedi ve beni kendine çekerek "Bize biraz müsaade edin" yalandan yaptığını bir tek ben anlıyordum sanki bende onlara gülümseyerek kafa salladım. Kızlar gidince beni kendinden çekti bu sefer yüzü gülmüyordu gayet ciddiydi "Benim verdiğim kararlara uy!" Ben onun verdiği karara tüküreyim ya "Neden? Ben sana uymak zorunda değilim" Ateş "Biz bir sözleşme yaptık hatırlatırsam" Gözlerimi ela gözlerine diktim "Evet biliyorum ama o sözleşmede ATEŞ BEYE uyulacak yazmıyor" Ela gözleri bana baktıkça koyulaştı. Anlamadığım bir şekilde kendini bana tekrar çekti ve dudaklarını yanağıma bastırdı.

Tam lafa girecekken Sümra abla girdi "Ateş ne yapıyorsunuz babaannem ne der sonra" Ateş gülmeye devam ediyordu ben de ona dik dik bakarak gülümsemeye çalıştım. Ateş "Tamam abla bıraktım" Ateş beni bırakınca Sümra ablanın yanına gittim. İçeri girince beni dürtmeye başladı "Kız siz çok mu acele ediyorsunuz? Merak etme daha çok ekmeği fırına verirsiniz."

Bunu söylemesiyle yanaklarım kızardı ağzım acık kaldı "Abla öyle deme sus" saçlarını savurarak "Niyeymiş? Bak Sümra ablanın taktiklerinden çok yararlanırsın" birlikte makyaj masasına oturduk "Ne! ne taktiği abla" kuaför kız işini yaparken Sümra abla "Öğreneceksin ablacım biraz sabret" ben onun bu sözlerine daha çok şaşırıyordum "Abla ne olur sus yerin dibine girdim zaten" o ise buna gülüyordu.

Makyajım ve saçım yapılınca kuaföre gönderilen gelinlik ve bindallılara baktım ve kendime çok yakın hissettiğimi seçtim.

Şimdi hazırlanmış bir şekilde Ateşin bizi almasını bekliyorduk. Sevim beni aynaya kaşı çevirdi ve dikkatle izledi "Biliyor musun çok güzel bir gelin oldun yani yarın da olacaksın ama öyle işte" bunları söylerken göz yaşları damlıyordu "Seni alan yaşadı kız" onun böyle sulu göze bağlaması beni de üzüyordu. "Sevim iyi ki benimlesin iyi ki bu anı yaşıyorum seninle" ağlayacağımı anladığımda "Tamam kız bak makyajımız akacak" o sırada Ateş geldi, bana uzun uzun baktı onun öyle bakmasından kafamı öne eğdim ona karşı bir şey hissetmemem gerekti bu bir sözleşmeydi.

Salona vardığımızda direkt beni ve Ateşi piste almaları gerekiyordu danstan sonra geri gidecekti. Kapının önünde indik, ben Ateşin yardımıyla ilerliyordum nedimem olan Sevim sürekli birilerine bir şey söylüyordu. Ateş "Artık sağa sola bakma içeri girmemiz gerekiyor" telaşla sordum "İyi de ben dans etmeyi bilmiyorum" Ateş "O zaman kendini bana bırak" Biraz düşünerek bana döndü "Senin hiç sevgilin oldu mu?" Hiç düşünmeden "Yoo niye ki?" dedim. Ah Aylin bir kerede düşünerek konuş işte bilerek yapıyor Ateş, koz verme eline. Düşüncemi okmuş gibi güldü "Belli" o sırada çalışan görevli "Girebilirsiniz" dedi.

Ben Ateşin koluna girerek ilerledim, içeri girdiğimde çok fazla insan vardı dolup taşıyordu resmen. Erkekleri arkaya almışlardı, buna rağmen çok fazla insan vardı bunların hepsi Ateşin akrabası olmazdı olmamalıydı. Biz ortaya geçtiğimizde Kendimi Ateşe bıraktım o beni belimden tutmuş hareket ettiriyordu. Eteğim kabarık olduğu için rastgele attığım adımlar gözükmüyordu.

Dans bitince iki oyun oynadıktan sonra Ateş gitti. Zaten hiç hevesli gibi gözükmüyordu. Ben ise oturmak istesem de oturamıyordum neymiş gelin oturmazmış Sümra sayesinde iki dakika oturup geri kaldırılıyordum. Daha sonra beni yukarı kata aldıklarında ölmüş gibiydim kına yakılacaktı. Tekrar aşağıya gösteriş ile birlikte Ateşle girdik içeriye, koltuğa oturduğumuzda etrafımda dolanıyorlardı zaten kendimi ağlamamak için zor tutuyordum bir yandan göz yaşlarım boşalıverdi. Sevim ağladığımı fak edip örtümü açtı.

Yapmam gerekeni hatırlayınca sıkıca kapattım elimi Sevim "Kaynana gelin elini açmıyor" Kaynanam yani Gülizar hanım gelip avucuma altın koydu. Ateş "Gerçekten ağladın mı?" deyince sert bir şekilde koluna vurdum o da kolunu tuttu. Duygusuz ne olacak. Bir yandan tanımadığım insanlar bana kendilerini tanıtıp duruyorlardı yok ben Ateşin halasının kızıyım yok ben Ateşin yengesinin eltisiyim yok öyle yok böyle yani bana baskınlık gelince Ateş de artık dayanamayıp bitirdi kınayı.

Eve bindallı ile girince garip oldum yarın bir Işıl olmayacaktım artık Ateşin dediği gibi Kaya olacaktım. Kendimi hala bir şeyler için hazır hissetmiyordum. Sevim, Hale ve Sümranın yardımıyla kıyafetlerimi çıkardım herkes çok yorgun olduğu için yatmıştı.

Ben son kez anneme uğramak adına odasına gittim, gittiğimde kapının eşiğinde kaldım gene. Babam "Dert etme bu kadar Sultan. Bak çabuk iyileşeceğim." Annem "Ne iyileşmesi Arslan. Gider gitmez hastaneye yatıracaklar seni nasıl iyi olmayayım. Her geçen gün daha kötü oluyorsun" Babam "Şu mutlu günde biraz sevineyim sen de ortak ol bana, bak nasıl da iyileşeceğim kızım için" Daha fazlasını duymamak için uzaklaştım yoksa benimde kalbime inebilirdi en değerlimi kaybedemezdim hem o bu kadar bu duruma sevinirken. Koridorda geçerken Ateşle karşılaştım gözlerim dolu olduğu için hemen silip uzaklaştım.

Küçük MutluluklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin