Muhteşem hikayem Black'ten değişik, yayınlanmamış bölümler-2

1.2K 70 13
                                    


Daisy elindeki sprey saç boyasını çevirip durarak, "Ee, bu şey nasıl yapılıyor acaba?" diye sordu Maggie'ye.

"Eminim şişenin üzerinde nasıl yapılacağı yazıyordur, D. Okusana." diye mantıklı bir öneride bulundu Maggie. Daisy şişenin üzerindeki küçük yazıları bulunca okumaya başladı, bir yandan da konuşuyordu. "Mags, gerçekten bununla ilgili bir büyü falan bilmiyor musun? Bu Muggle şeyleri... çok garip-"

"Oku şunu."

Daisy yüzünü buruşturup, "Tamam," dedi. "İlk önce saçımı yıkayacakmışım, sonra saçımı tutamlara ayırıp her tutamı boyadıktan sonra taramak gerekiyormuş, sonra da kurutacağım."

"Güzel. Hadi yapalım."

Daisy sırıttıktan sonra kafasını lavaboya eğip saçını yıkamaya başladı. Haftasonuydu, kızlar tuvaletinde Daisy'nin saçını boyuyorlardı. Ama sprey boyayla. Daisy kalıcı boyayamazdı, annesi yüzünden. Bir kere annesine bahsetmişti - "Saçının hepsini boyamayacaksın, değil mi? Hem de pembe. Saçmalama, sprey boyayla sadece uçlarını boyasan bile kötü olur Daisy, Merlin'in sakalı, saçmalama..." demişti- ama biraz reddetmiş gibi olmuştu. Yine de Daisy geçici de olsa saçının tamamını boyayacaktı. Lavabodan kafasını kaldırdığında Maggie'nin elinden sprey boyayı aldı ve saçından ayırdığı bir tutama boyayı iyice sıktı, sonra da Maggie hemen taradı. Böyle devam ederek Daisy'nin saçını boyamayı bitirdiler. Daisy'nin saçı çok ıslak ve pembe olmuştu. Hem şeker pembesi hemde toz pembe arası bir şey gibiydi, ya da pamuk şeker...

Maggie tarakla kendi saçını öylesine tararken, "Beyaz sprey boya var mıdır acaba?" diye sordu beklentiyle.

"Bilmem, olduğunu sanmıyorum... Ama yaşlanma büyüsü yapabilirim, saçların bembeyaz olur-"

Maggie tarağı Daisy'nin eline tutuşturduktan sonra sinirle homurdandı."Çok mantıklı, teşekkürler..." Sonra kızlar tuvaletinin diğer ucuna kadar hızlıca yürüdü -bilirsiniz, Hogwarts'ın büyük tuvaletleri...- ve kapıyı da sertçe çarptı.

"Aah, hep böyle yapıyor, değil mi?" diyen solgun ve ince bir ses geldi. Daisy Mızmız Myrtle'ın tavandan bir anda çıktığını gördü, sonra onaylayan bir ses çıkarırken asasını saçlarına tutup saçlarının kurumasını ve her zaman sevdiği gibi kabarık olmasını sağladı. "Myrtle, sence saçlarım nasıl olmuş?"

"Komik."

***

Daisy yine de utanmıştı ve bu yüzden, kızlar yatakhanesine gidene kadar cübbesinin şapkasını takarak gitmişti. Portre deliğinden yukarı çıkarken birine çarpmıştı, ve çarptığı kişinin yol açmadığını, önünde durmaya devam ettiğini görünce şapkasını çıkarıp kim olduğuna baktı.

"Black, çekilir misin?"

"Pembe! Hipogrifler aşkına-"

"Biliyorum, çok komik. Önümden çekil." Daisy Sirius'u kenara itip yukarı çıkarken Sirius'un, "Çok güzel olmuş," dediğini duyduğunu sandı. Herhalde "Çok güldüm," demişti.

***

Daisy Maggie'yi bulamamıştı, herhalde kütüphanedeydi ve bu saçla asla kütüphaneye kadar gidemezdi. Ama gelince özür dileyecekti. Dalga geçmemesi gerekiyordu sonuçta. Ve saçı yüzünden pişman olmuştu, bir Gryffindor olmasına rağmen cesur değildi. Hiç cesur değildi. Cesur olmamasından nefret ediyordu. Kendinden de.

Gece olmuştu ve hala Maggie'nin gelmesini bekliyordu, bu sırada şöminenin önünde ödevini yapıyordu, nedense Gryffindor Ortak Salonu boştu, herkes yatakhanede ya da başka bir yerdeydi. Daisy Kurtadamlarla ilgili yazdığı ödevine odaklanamadı ve gözü şöminedeki ateşe takıldı. Ateş yavaş yavaş yanıyordu ve insanın uykusunu getiriyordu. Herhalde uyuyacaktı. Elini çenesine dayayıp gözlerini hafifçe kapadı. Uyumak üzereydi... Fakat önündeki koltuğa birinin oturma sesini duyduğunu sandı. Gözlerinden birini açıp bakınca Sirius olduğunu gördü, bir an sinirlenmişti ama aynı anda siniri yatıştı ve elini çenesinden çekip koltuğuna yaslandı.

"Merhaba."

Daisy "Hmm" gibi bir ses çıkardı. Hala uykusu vardı ve göz kapakları aşağı doğru inmekte ısrarcıydı. Şömineden yanan ateşin sesi geliyordu, "çıtır çıtır" gibi bir sesti. Bir dakika kadar sadece bu sesi dinlediler.

"Sence saçım komik olmamış mı?"

"Hayır."

Daisy'nin yüzü kızardı.

"Peki geçici boya mı?"

"Ne?" Sorusu Daisy'ye çok saçma gelmişti nedense. Yine de cevap verdi. "Evet, geçici. Yani sprey boya, şu Muggle şeyleri..."

"Hah." Sirius'un yüzünde yine muzip bir ifade vardı. Gözlerinin içine kadar gülümsüyordu. "Kalıcı boyatacak kadar cesur olduğunu düşünürdüm."

"Eğer gerektiğinden fazla iğrenç olursa en azından geçici olduğu için kendimi teselli ederim diye düşündüm." Bu kesinlikle yalan sayılırdı. Annesinden korkmuştu.

"Bence böyle de güzel olmuş."

Daisy'nin yüzü artık kıpkırmızıydı.

"Kalıcı boyamış olmak istememe sebep oldun şimdi."

Merhaba. Hayatımda 2. defa hikayeme bir not yazıyorum. Herhalde bu bölümlerin Daisy'nin ölümünden önceki anılar olduğunu anlamışsınızdır, zaten anlamışsınızdır. İğrenç yazdığımı kabul ediyorum ve biliyorum, yine de umarım okumuşsunuzdur, tabii bunu okuyorsanız okumuş olursunuz ._. Neyse, okuduğunuz için teşekkürler o zaman.

Bir not daha: Daisy'yi medyada ki gibi düşünmek isterseniz düşünebilirsiniz.

BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin