Bu aslında saçma olan hayalimi yazıp 'hikayeye' dönüştürdüğüm 8 -şimdi 9 olacak- bölümü gerçekten okuyan herkese teşekkürler.
Noel sonunda gelmişti. Hogwarts'taki bütün öğrenciler arkadaşlarına birkaç günlüğüne veda ediyordu ve mutlu noeller diliyordu.
"Mutlu noeller Patiayak."
Sirius, James, Remus ve Daisy Gryffindor Ortak Salonu'nda çantalarıyla birlikte eve gitmeye hazırdılar. Sirius James'le gidecekti.
"Sanada Çatalak," deyip James'e, sonra da Remus'a sarıldı Sirius.
Daisy'ye sarılma sırası gelince öylece durdular. Komik denilebilecek bir sessizlik oldu, sonra James homurdanırcasına 'gidelim' gibisinden birşeyler söyledi ve Remus'u kolundan çekip portreden dışarı çıktılar.
Yine süren bir sessizliğin nihayetinde Sirius "Sarılalım mı?" diye sordu. Daisy Sirius'un üstüne atlayıp sıkıca sarıldı. Sirius'un kokusunu içine çekti. Diğeri de Daisy'nin saçlarının güzel koktuğunu düşünürken yanakları kızardı. Sonunda Daisy sarılmayı bıraktı ve terleyen avuçlarını pantolonuna sildi. İkisi de heyecanla birbirine baktılar. Daisy sadece birkaç gün görmeyeceğini biliyordu ama sanki daha uzunmuş gibi geliyordu. Sanki bekleyecekmiş gibi hissediyordu. Neyi bekleyeceği hakkında en ufak bir fikri yoktu ama.
"Ee... mutlu noeller- Black,"
İkisininde gözlerinden bir parıltı geçti.
"Sana da D,"
"Bana neden D diyorsunuz?"
"Adının başka şekilde kısaltması yok,"
Daisy kendi ismini aklında kısaltmaya çalışırken durup düşündü ama bulamadı.
"Evet, haklısın..."
Yine sessizlik.
"Ben... gideyim o zaman," derken Daisy kolunu tuttu ve yine heyecanla baktı. Bir an sonra öpüşmüşlerdi. Sirius sırıtışını saklamak için yüzünü biraz çevirdi ve elini tuttu. "Görüşürüz,"
"Hı hı, görüşürüz..."
Daisy elini bırakıp portreden aşağı indi.***
Noel tatilinin son günüydü. Sirius Potterların evinde kalıyordu, çünkü ailesinden nefret ediyordu ve ailesi de ondan nefret ediyordu, karşılıklı.
Noel tatilinin son sabahı, Potterların evine mutfak penceresinden bir baykuş süzülerek içeri girdi. James'in oturduğu yemek masasına kondu ve bekledi. James bacağındaki kağıdı aldı ve baykuş uçup gitti. Kağıdı açıp okurken, Sirius içeri girdi. Elindeki kağıda baktı.
"Neymiş?"
James gözlerini bir sure daha kağıdın üzerinde sabitledikten sonra boğuk bir sesle konuşabildi. "Daisy,"
Sirius dudaklarının kenarında küçük bir gülümseme belirlemesine izin verdi ve sordu. "Ee?"
"Bir... büyü... kazası,"***
Noel tatilinin son gününün akşam saatleriydi. Sirius Black karın üstünde yürürken ayakkabılarıyla hafif ezilme sesleri çıkarıyordu. Gözleri bir ismin üzerinde durdu ve yaşların inmemesi için birkaç kez kırpıştırdı. İsmin yazılı olduğu taşa yaklaştı ve tekrar tekrar okudu. Daisy Moon.
Elindeki bir demet papatyayı mezar taşının yanına koydu ve elleriyle biraz kara bulanmış taze toprağı elledi. Ağlayacaktı. Hayır, ağlamayacaktı. Gülümsedi. Bekleyecekti. İkisi de biraz bekleyecekti tekrar görüşmek için.