Hava çok soğuktu. Hogwarts'ın her yerinde bembeyaz karlar vardı. Beyazın içinde Quidditch sahasına doğru hareket eden yedi tane siyah şekil seçiliyordu. Daisy iki kolundan birini Sirius'un birini de Maggie'nin omuzuna atmıştı. Atkı, bere ve daha kat kat giysiden yüzünün sadece kızarmış burnu ve gözleri olan kısmı gözüküyordu. Sahaya daha yaklaştıklarında kollarını çekti ve "Hadi kızlar!-evet, çocuklar değil de kızlar... daha havalı, değil mi?-" diye arkasına seslenip koşmaya başladı.
Sirius, James ve Remus Quidditch çalışmak için çıkmışlardı. Daisy, Maggie ve Lily tribünlere yerleştiğinde, Daisy, "Kılkuyruk nerede?" diye sordu.
"Bilmem, soyunma odasında duruyor herhalde," dedi Maggie.
Daisy'nin dikkati dağılmış, bu sefer sahaya bakıyordu. "Keşke bende Quidditch oynayabilseydim," dedi, yüzünü buruşturdu. "ne yazık ki sporla ilgili her şeyde berbatım,"
Lily güldü. "Doğru, bu da bir yetenek," dedi. Ve Daisy, Sirius'un hızını alamayıp yere düştüğünü gördü. "Tam bir aptal,"***
Sirius gözlerini açtı ve karşısında görmek istediği kişiyi gördü. "Selam, D. Benim için gelmene hiç gerek yoktu,"
"Senin için mi? Olmayan beynin için geldim, donmuşsa diye,"
"Buna gülebilirdim ama şuanda konuşmam bile mucize,"
Daisy gülüp Sirius'u James'in yardımıyla yerden kaldırdı.
"Gel de biraz kaymak birası içelim," Quidditch sahasından çıkarken yine kolunu Sirius'un omzuna attı.