15.Bölüm-Yanarım

967 67 36
                                    

Karlos'tan...

Zamanı gelmişti artık. Yarışı başlatmak için arabaların arasına geçti Ömer. Elinde bir bayrak vardı. Bir şeyler söyledi, sonra da hazır olun der gibi baktı ikimize de... Geçmişimin en karanlık zamanlarından en büyük alışkanlığım... Araba yarışları... Şimdi sonum olsun diye başlıyordum bu yarışa...

Aynadan Yaren'e baktım. Belki de son bakışımdı. Son görüşümdü kalbimi... Evet, hala benim kalbimdi onun kalbi. Ama nefesimi kesiyordu her baktığımda. Öyle bir acıtıyordu ki içimi... Aslı öldüğünde duyduğum acının yanında bu acı... Dayanılmazdı... Öyle dayanılmazdı ki... Uçurumlara sürüklüyordu beni...

Başlama bayrağı aşağıya indi ve ben tüm gücümle gaza bastım! Son bir çığlık duydum ardımdan... Yaren'imin tiz çığlığı...

"Karlooossssssss!!!!"

***

Aslı'nın doktorunun yanından çıktığımdan beri hastanenin önündeki arabanın içinde kalmıştım. Sanırım tüm bedenim uyuşmuş olacak ki tek yapabildiğim nefes almaktı. Ama öyle bir nefes ki her içime çektiğimde ciğerlerime batan, nefes borumu bile yakan, beni mahveden bir nefes... Canımın acısından başka bir şey düşünemiyordum. Saatler olmuştu belki ama ben hala elimdeki ufacık kâğıda bakıp duruyordum. Aynı yerde, aynı acıda kalmıştı adımlarım sanki. Kalbimde kanamaya başlamıştı yine yaram...

Nasıl olurdu bu? Ne demekti? Daha saatler öncesine kadar canımın en içinden güvendiğim, canımın yandığında soluğu onun yanında aldığım kadın... Yalan mıydı...? En başından beri onun bakışları, gülüşleri, gözyaşları... Hepsi yalan mıydı? Ben her şeyimi bir yalana mı sığdırmıştım yeniden.

Oysa öyle bir bakıyordu ki baktı mı... Dünyamdaki her şeyden gerçekti o bakışlar. Öyle bir bakıyordu ki... Bana hiç kimsenin bakmadığı gibi... Ama bir hüzün vardı hep gözlerinde... Elasının altına gizlenen karanlığı vardı tüm buğusuyla bakan... O karanlığın nedeni bu muydu?

Aklım almıyordu tüm bu olanları. Belki de kâbus görüyordum, uzun süren, hayatımın en berbat, en boktan rüyasından uyanamıyordum bir türlü. Tam her şey yoluna girdi derken, tam yeniden rahatça nefes almaya başlamışken neden yine nefesim kesiliyordu? Nasıl bir hata yapmıştım ki ben kime güvensem sonum aynı oluyordu? Neyin cezasıydı bu... Çok sevmenin mi? Delicesine özlemenin mi? Kokusunu duymadan nefes alamamanın mı? Neyin!

Telefonum çalıyordu bir yerlerde... Cebimdeydi galiba... Elimi attım cebime... Telefonla birlikte bir başka şey daha geldi avucuma... Yaren'in fotoğrafı... Yine gözleriyle buluşur buluşmaz içimin huzurla dolduğunu hissettim, şu anda bile... Nasıl bir büyüydü bu? Nasıl bakışlardı? Böylesine içime işleyen, beni her gördüğümde yeniden hayran bıraktıran... Ne yaptın bana be kadın... Nasıl sevdirdin kendini bir bakışınla... Nasıl içime işledin bir gülüşünle...

Fotoğrafı bir elimde tutarken ısrarla çalan telefonu açtım. Arayan Ferdi'ydi...

"Noldu Ferdi?" dedim...

"Nerdesin sen? Bir şey demeden çekip gittin, oğlum nerdesin diyorum!" Sinirle bağırıyordu telefonda.

"Bağırma... Eve geliyorum." dedim ve cevap vermesini beklemeden kapattım.

Arabayı çalıştırdım, anlamsızca eve gidiyordum. Sanki ne yapacaksam evde... Yere göğe sığamazken eve nasıl sığacaktım ki...

Eve geldiğimde camdan görmüş olacak ki daha arabamdan inmeden Ferdi evin kapısını açtı. Yanında Ezgi de vardı bu sefer... Kurtulamayacaktım sanırım bu ikisinden... Ama ne kadar kızsam da bana değer veren o kadar az kişi vardı ki... Onlardan ikisi de karşımdaydı şimdi.

Kanayan Yara (Karlos & Yaren)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin