Sevgili günlük, sana güzel bir isim bulana dek böyle sesleneceğim.
Seninle her günümden ziyade, her an aklıma gelen, gelip geçen veya tutulup kalan her şeyi konuşmak istiyorum. Peki bazı yerlerde yorumunu eksik etmeyip, bana fikir verebilir misin? Vereceğine inanıyorum.
Diyorum ki bazen; ben kimim? Ben neyim ve ne olarak var oldum? Bir erkek olmakla, bir kadın ruhu taşımak arasında gidip geldim daima. Ne kadar da zor bir yük aslında. Kendini bulamamak. Kendinle bir savaşa girdiğini hissetmek öyle güç ki...
Bunu ben seçmedim. Ama bunu anlamayan ne çok insan var dünyada. Ben demedim örneğin; "kadın ruhu taşıyayım, böyle duygular hissedeyim" diye. Peki ben napacağım? Vücudum bir erkekken, ben bu durumdan da aslında rahatsız değilken, belki de rahatsız hissetmiyorum gibi görünmeye şartlanmışken, ben benliğimi nasıl yaşayacağım?
Kadınların ilgisini çekecek kadar iyi bir erkek görseline sahibim. Kendi görüntümü seviyorum da. Ya da sevmesem ne yapabilirim? Ailemi, sevdiklerimi karşıma alıp kadın olmayı mı seçmeliyim? Yoo yo, buna asla hazır olmadım, evet evet hazır değilim hala. İşte bu yüzden de, 35 yaşında bile bu savaşı vermeye mecburum. Suçlu kim peki? Birisi benim gizli dünyama şahit olsa, suçlu kim gösterilir? Tabiki ben...Oysa ben bunun suçlusu kim diye sormuyorum bile. Çocuk yaşımda tacize uğramışken, baba varken babadan yoksun büyümüş bir çocukken, hiç kimseyi suçlayacak kadar kötü olamıyorum. Sebepler bulabileceğim halde bulmuyorum. Bunun sonunda yine kendime ediyorum tabi. Kendimi üzüyorum. Kendimi kırıyorum ve kendimi paramparça ediyorum sadece.
Ben bir eşcinselim. Bu gerçeği 17 yaşında kabul etmiş, 35 yaşında bir adamım. Başka yol olsaydı sarılır mıydım? Evet sarılırdım. Anormal görünen ben, normal biri olup insanların gözünde de normalleşmek için bir şeyleri feda edebilirdim. Ama yolu yok. İnsanlar anlamasa da, bunu değiştirmenin hiçbir yolu yok. Ben bir eşcinselim, birçok insan farklı hissederken benim ruhum bir kadın. Ve onu olabildiğince az inciterek yaşayacağım. Kendime söz veriyorum...
Neyse ne. Başını ağrttım bile değil mi? Hem de ilk günden. Ama olsun, sen de dile gel istediğinde, sen de bana anlat sustuklarını, ben iyi bir dinleyiciyim. Seve seve dinlerim. Şimdilik hoşçakal...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİ GÜNLÜK
Non-FictionHem yaşadıklarımı hem de kalbimden dökülecek cümleleri okumaya hazırsan eğer, hoşgeldin.