" Melisa! Dolabında kendine ait tek bir şey bile yok! Çapulcu musun sen?!" Berkaya Gözlerimi devirip ağzımda birikmiş diş macununu tükürdüm ve ağzımı çalkaladım. Diş fırçamı yerine bırakıp Islanan yüzümü sildim ve ışığı kapatarak banyonun sınırlarının içinden çıktım.
" Yargısız infazdan hiç hoşlanmam, babaannem orta da durmasın diye yerleştireyim demiş, benimkine koymuş kıyafetlerinizi. Hem dikkat edersen," odama girip sesimi alçaltarak devam ettim konuşmama,
" Afedersin ama babamın donları da burada donlarını çalacak değilim adamın," Yanına yaklaşıp çok sert olmadan kafasına vurdum.
" Son olarak Melisa değil, Abla Abla." açıklamalarım mantıklı gelmiş olacak ki, bir süre cevapsız kaldı.
" Pardon," eline ince bir tişört alıp çıktı odadan. Ah be babaannem..
...
WhatsApp dan çıkıp telefonun ekranını kapatarak tezgahın üstüne bıraktım. Bulaşıklara geri dönüp sabunladıklarımı akıtıp makinaya dizmeye devam ettim. Yemekle ilgili tek ve en sevmediğim olay buydu. Hep bulaşıklar bana kitleniyordu.
Artık alışmış el çabukluğumla, 5 dakika olmadan bitirmiştim. İçerden sanki ismim sesleniliyordu.
" Canım dolaptan soda açıp getirir misin bana?" görmese de başımı sallayıp bağırdım,
" Tamam Abi getiriyorum," buzdolabını açıp kendime limonlu abime de sade soda alıp salona yürüdüm. Salonun ortasına kurulmuş Maç izliyorlardı.
" Ah benim boncuğum, bana da getirirmiş," Fırata götümü dönüp,
" Yok benim bu." Abime sodasını uzatıp tekli koltuğa attım kendimi.
" Bekle sen bekle." Banane dercesine omzumu sallayıp, yumruk yaptığım elimi başıma yasladım.
Berkay yavşağı ortalarda görünmüyordu.
Halısahada olduğuna kalıbımı basabilirim.Annemler evde olmadığı için ne yalan söyleyeyim sıkılıyordum. Hem de çok. Anneme sürekli ardı arkası hiç gelmeyen Dehşet-ül vahşet esprilerimden yapıyordum. Canım annem.
Babamın kuzeni evlendiği için annemle beraber Trabzon'a gitmişlerdi. Dün gece yola çıkmışlardı. Babaannem kalacaksınız diye ısrar etmeye ta yolda başladığı için kısa da olsa bir süre kalacaklardı.
Bizde tek kalmıştık işte." Yavrum kapı çalıyor kapı baksana kapıya."
" He?"
" Ulan ışık." Söylenerek ayağa kalkıp kapıyı açmaya gitti.
" Işık mı benim adım SALAK!" Arkasından bağırarak Telefonun ekranını aydınlattım, bildirim var mı diye baktım. Hayır. Yok. Hiç de şaşırmadım.
Derin bir nefes alıp telefonu kenara bıraktım.
" Abim neyin var senin?" İki yana salladım başımı gülümseyerek.
" Yarın ne giysem, nasıl bir makyaj yapsam diye düşünüyorum be abi, benim başka ne derdim olur." gülümseyerek gözlerine bakmaya devam ettim.
" Ah be fıstığım, keşke karşında başka biri olsaydı o zaman inanırdı belki."
" Sevgili Ailemin Small üyeleri, Selamın Aleyküm,"
" Aleykümselam ailenin en small üyesi," salonu saran iğrenç kokuyla başımı başka yöne çevirip tişörtün içine soktum kafamı.
" Ha-ha ve ha! Dubble sis yine harikasın,"
" Sensin dubble. Ayrıca git duş al, bu ne? Nasıl bir koku bu!? Tadı var be kokunun!" Ayağa kalkıp şortumu aşağı çekiştirdim. Götüm açılmış. Burnunu benim gibi tişörtünün içine sokup kendini kokladı. Geberecek mal.
" Maçtan geliyoruz heralde."
" Az baksana Işık," derin bir nefes alıp gözlerimi yumdum. Sakin ol. Sakin.
" İnanmayacaksın ama senin için bile anlaması ve ezberlemesi çok kolay, Işık değil. Melisa de, kardeşim de, ikizim de, yavrum bile de ama bana ışık deme." yanıma gelip dudağını büzerek yüzüme yaklaştı,
" Ama sen benim hayat ışığımsın, ışıkcığım." Of.
" Karnım acıktı gel bir şeyler ayarlayalım bana."
" Oğlum yeni yedik ya daha, hangi ara acıktın?"
" Sana mı sorayım hangi aralıklarla yiyeceğimi? Ölürüm lan. Günde 3 öğün yiyorsun 3!"
" Normal insanlar günde 3 öğün yer, ki normal insanlar. Pardon." aralarında atışmalarından sıkılıp mutfağa geçtim.
" Çok düşünüyorum ama neden bu kadar Alık olduğunu bulamıyorum. Anneciğim süper zeka, babam da annemin yanında eh işte. Ben desen Allahu Tealanın, özenle verdiği bir zekaya sahibim. Yiğit de idare eder. Ulan Utan utan Berkay bile bu kadar aklı havada gezmiyor."
" Hakaretlerin bittiyse ne olduğunu söyle."
" Neden Yiğite anneannemin numarasıyla mesaj attın?" nE?
..
Hoppaaaaa doru kurgusu🥳🥳🥳🥳🥳🥳