Çeneme vurup ağzımı kapattırdı.
" Dua et ben gördüm. Yiğite açıklayamazdın. Kesin aklından geçen salaklığı yapmak istedin ve eline yüzüne bulaştırdın?" Başımı salladım. Şirince gülümsedim.
" Sildin mi ? Teşekkür ederim ikizim." Yanağını öpüp arkamı döndüm ve kaçtım.
Kaçamadım.Tişörtümün omuz kısmından bir paçavra tutuyormuş gibi kendine çevirdi. " Bıraksana be!"
" Ya Melisa salak salak iş yapıyorsun. Yapma dedim dimi sana. Beni bir kere dinle ya. Sırf beni dinle diye şu baby face yüzümde sakal bırakacağım."
" Ya tutamadım kendimi ne yapayım?"
Eline vurup omzumu bırakmasını sağladım.
" Ayrıca o yazdıklarını da gördüm. Sen yılan, sen şeytan!" Sırıtarak odama koştum ve kapıyı kapattım.
Duşa gireceğim. Ellerim iğrenç bir şekilde bulaşık bezinin kötü kokusuna bürünmüştü.
Oflayarak saçımda ki tokayı masaya atıp, kapının arkasında ki bornozumu elime aldım ve çıktım odadan. Banyoya girip kapının arkasına astım bornozumu ve üstümdekileri çıkarıp kirliye attım.
Sıcak suyu açıp duşa kabinin içine girdim. İlk soğuk akan sudan kaçıp bir kaç saniye bekledim ve suyun altına girdim. Önce saçlarımı ıslatıp şampuanladım ve tepede topladım. O sırada da duş jeli kutusunu elime aldım. E bu boş.
Sinirle kenara bırakıp bakındım. Başka duş jeli de yok. Mecbur kenarda ki Katı sabunla vücudumu köpüklendim.
Ulan Berkay!
Hızlıca durulanıp çıktım duştan. Bornozu üstüme geçirip belimde ki kuşağı bağladım. Aynanın karşısına dikilip alnım da ki sivilceyi sıktım. Kızarmıştı sadece. İz kalmaması adına daha fazla kurcalamadan pamuğa gül suyu döküp sildim yüzümü. Kapının pat diye açılmasıyla aynadan gelene baktım.
" Kapı var insanlar çalsın diye bildin mi?"
" Kamuya açık alan burası. Kilitlesene sen de kapını. "
" Ayı! Önce kapıyı çalmayı öğren. "
Gözlerini devirip elinde ki pis formalarını kirlinin üstüne bıraktı.
" Hop hop hop birader. Önce o sepetin kapağını aç. Ve içine at onu. Babanın uşağı yok burada. Hadi yavrum, hadi evladım." Onu banyoda bırakıp çıktım ve odaya geçtim. Üstümü hızlıca giyinip saçlarımı kuruttum.
Aynanın karşısında saçlarımı iki yandan tutturup kirpiklerimi kıvırdım hızlıca. Az bişey bir makyaj yapıp bizim gencoların yanına oturdum.
" Mis gibi koktu buralar. Benim güzelim mi bıcı bıcı yapmış?" Yiğit kalkıp yanıma geldi saçlarımı öpüp yanıma oturdu.
En içten gülümsememle kollarımı boynuna sarıp kuruldum göğsüne.
Bebişimdi ya yiğit. En naifimiz oydu. Kalbi böyle incecik bir kahve fincanı benziyordu. Ufak bir çıtırdasa kırılacak kadar naifdi.
Banyodan olsa gerek mayışıyordum. Gözlerimi yumup ortada dönen" Yavşak Emin" sohbetine kulak asmadım daha fazla..
..
Çantamı sıraya atıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Fırat ve Berkay kollarını masada birleştirerek kafalarını gömmüşlerdi oraya.