•4

605 27 2
                                    

2 hafta önce bana yazan numara yazmayı bırakmıştı. En son yazdığı şey, Benim Emin'e bakışlarım bu denli Güzel iken o kalkıp da bana okuyunca beni gördüğü satırları yazamazmış.

Haklıydı sanırım. Kendini kötü hissediyordu. Bir şey yazamamıştım. Anlık gelen şeyle iki gün önce onu aramış, ama artık kullanılmayan numarayla karşılaşmıştım.

Yaslandığım balkon korkuluğundan kapı sesiyle uzaklaştım.

Karşı daireye yeni birileri taşınıyordu. Kim olduğunu görmesem de yaptıkları sesten şimdiden sevmemiştim gelenleri.

Balkon kapısından içeri uzattım başımı. Fırat gelmiş uzanıyordu yatağımda.

" Naber Sarı?"

" Yeni komşularımıza sövüyorum sen?"

" İyi aferin. Gelsene senle bir konuşalım." Dikleşmesiyle oluşan boşluğa Bağdaş kurup yastığı çektim kucağıma.

" Noldu?"

Ciddi duruyordu yüzü. Merakla yüzüne bakarken nefeslendi.

" Senden bir şey saklamayı sevmiyorum biliyorsun.." kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım.

" Eminin sevgilisi varmış."

"Ciddi?" Başını salladı.

" Yiğitle konuşmasını duydum. Ben demiştim sana."

Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp boş gözlerimi etrafta gezdirdim.

Sessiz kaldık. Belki yarım saat belki bir saat. Fırat başını duvara yaslamış öylece bakıyordu. İçimden bir şey söylemek gelmiyordu. Yani üzülmüştüm evet ama bilmiyorum ne hissettiğimi. Daha 1 hafta önce uzun uzun bakıp şuan sevgilisi olması o kıza karşı yapılmış bir hataydı bence.

Küçük bir kız çocuğu olmaktansa 19 yaşında aklını başına toplayabilmiş bir kız gibi zaten bir hoşlantı olduğunu soktum aklıma.

Gözlerimi kırpıştırıp Fırata diktim gözlerimi. Olduğu yerde kollarını açınca kendimi bıraktım kollarına.

" Üzülme olur mu sen üzülürsen ben de üzülürüm ve Yiğitin artık Emin diye bir arkadaşı olmaz."

" İyiyim sanırım. Bende anlamadım. Üzüldüm evet. Ama sanki hiç geçmeyecekmiş gibi gelmiyor. Bir bardak su içsem geçer gibi."

Göğsünün sarsılmasıyla bende güldüm biraz.

" Üzülmeyeceğini bildiğim için söyledim. Şöyle bir iki sene önce olsaydı eğer.. Gerçekten üzülürdün bence. Ama şuan eskisi gibi değilsin. Büyüdün galiba."

Gülerek geri çekildim.

" Biraz uyuyayım mı ben? Gerçi şu seslerden ne kadar uyuyabilirsem." Başını sallayıp ayaklandı.

" Annem sarma sarmış Berkay ayısı antrenmandan gelirse bir tane bile yiyemezsin. Ona göre."

Gülüp yorganı kaldırdım ve içine girdim. Yanıma gelip alnımda ki saçları geriye atıp gözlerimi öptü.

" Seni seviyorum. Herkesten herşeyden çok."

...

Sinirle araladığım gözlerim 40 dakikadır tadilat sesine sinirlenmemek için sıkı sıkıya yumulmuştu. Şeytan arada fısıldasa da sakin kaldım. Yorganı üstümden atıp ayaklandım. Açık saçımı elimde toplarken odadan çıkıp banyoya  yürüdüm. Kapıyı açıp içeri girdim.

" Yuh be kardeşim! Bu evde sıçarken de rahat yok."

Berkay şortunun ipini sıkıyordu. Yüzümü yıkayıp bir şey söylemeden havluyla kuruladım ve çıktım.

Sessizce salona gittim. Babam büyük  koltukta annemin kucağında yatıyor annem se meyve soyuyordu. Yiğit de tekli koltukta eli başına yaslı annemin ağzına verdiği elmaları yiyip diziyi izliyordu.

Sessizce Yiğitin önüne oturup koltuğa yaslandım. " Güzellik uykusundan uyanmış birleri?"

Başımı salladım. Annem gülümseyerek elma dilimi uzattı. Elinden alıp öpücük attım.

" Sen iyi misin? Akşamları uyumazdın?"

" İyiyim annem. Biraz yorgundum da. Okuldan sonra etüte de kaldım. O yüzden." Başını sallayıp diziye geri döndü.

Elmadan bir ısırık alıp ben de diziye döndüm. Her hafta düzenli kaçırmadan izlediğimiz diziydi. Ayaklarımı ileri uzatıp diziyi izlemeye başladım. Fırat neredeydi bilmiyorum ama birazdan damlayacağı kesindi.

Talidat sesini bastırmaya çalışır gibi kumandaya uzanıp sesini daha da çok açtım.

..

Bir süre televizyon izleyip kalkmıştım. Yarın Quizim vardı ve eksiklerim vardı. O yüzden test başına oturmuş yaklaşık 200 soru çözüp geri kalkmıştım. O sırada saat çoktan 12 yi geçmişti. Ama uyuduğum için uykum yoktu.

Bende mutfaktan bir kase alıp içine kurabiye ve çubuk kraker attım. Dolaptan Berkayın antrenman da içtiği enerji içeceklerinden alıp odama geri geçtim. Kapımı kapatıp ışığı kapatıp balkona çıktım.

Yere oturup duvara yaslandım. Elimde ki kaseyi ve şişeyi kenara bırakıp telefonumu çıkardım cebimden. Kısık sesli bir şarkı açıp telefonu kenara geri bıraktım ve kurabiyeden bir ısırık aldım.

Başımı duvara dayayıp gözlerimi kapattım.

Gerçekten çok üzgün hissetmiyordum. İçimden ağlamakta gelmiyordu. Şuan ilişkisi olan biri için ağlamak, çok saygısıcaydı. Şahsen ben o kızın yerinde olsam bilmesem de rahatsız olurdum. Gerek yoktu buna.

Şuan yaklaşan sınavlar için üzüntülüydüm o kadar. Geri kalan herşey güzeldi bence. Ailem sağlıklıydı ben de aynı şekilde. Beni kendi camlarından çok seven 3 kardeşim ve anne babam vardı.

Karnım tok, sıcak bir evdeydim.

Kalkıp yapmam gereken üstüme düşen görev ders çalışıp bu güzel yaşantımın hakkını vermekti.

Kurabiyelerimi bitirip içeceği de içtim. Üstümü sirkeleyip balkondan aşağı bakındım biraz. Yan taraftan sesler gelince başım oraya döndü.

Bir Çocuk, telefonla konuşuyordu. Sanırım yeni komşumuzdu.

Tek başına bu kadar ses yapması imkansız olduğundan ailesiyle yaşadığını anladım. Konuşmasını dinlememek için geriye çekilip kase ve şişe çöpünü odamda ki masanın üstüne bırakıp, balkondan telefonumu aldım ve yatağa geri girdim.

Alarmımı kontrol edip yastığın altına bıraktım telefonu ve gözlerimi kapattım.

..

Bir daha ki bölüm doruyla karşılaşacaklar.

kristal' Dorukhan ToközHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin