"tourner dans le vide"
reytinglere çıkmamızın sebebiyle küçük bir kutlama yapacaktık, eğer lee minho işe karışmasaydı.
şu anda ise lüks bir yerde oturuyoduk, yönetmen kendince sarhoş olmuştu. göz devirip hava almak amacıyla dışarıya çıkmıştım,
biraz yürüdükten sonra belimde eller hissetmiştim, beni kuvvetle iki duvar arasındaki küçük aralığa doğru çekmişti. bir şey diyecekken, dudaklarıma kapanan dudaklar cümlelerimin hepsini unutturmuştu. her o kimse sertçe ittirdim,
"lee minho?" dedim öfkeyle, "enfes duruyordu, dayanamadım." dedi bana karşılık, ilk defa bu kadar dürüst olduğunu görüyordum. darmadağın halde olduğunu az çok fark etmiştim. kravatı genişlemiş, kemeri elindeydi.
"ne oldu sana?"
"hiçbir şey, kravatım nefes almamı zorlaştırıyordu." eliyle kravatını tuttu, şaşırmış bir ifadesi vardı.
"kemerin?"
"sorgulama jisung." kemerini cebine sıkıştırıp içeriye girmişti. beni öperken öyle durmuyordu.
***
vogue çekimleri beni ekstra strese sokuyordu, özellikle minho ile.
anlaşılan o ki, bayağı iddialı bir çekim olacaktı. yine de rahat hissediyordum. üstüne siyah gömlek giymiş olan minho'u süzdüm bir süre, liseye oranla yüzünün ne kadar geliştiğini ve ne kadar seksileştiğini seyretmiştim. lee minho özel biriydi,
zen yaklaşık iki saat bizi çok yakın pozisyonlara sokup çektiğinde, son olarak minho'un kucağında ve kafamı boynuna koymuş olarak poz veriyordum. yaklaşık 7 kıyafet değiştirmiştik ve hepsi de birbirinden iddialıydı. birinde minho takım giymişti hatta, şimdi ise, elleri belimde, ben deklanşöre bakarken onun gözleri dudaklarımdaydı. zen'in dediğine göre bu çekimler kore'de bir sene konuşabilirdi.
"bitti!" dedi zen sesli bir şekilde nefes vererek.
gözlerini kapamış minho'a baktım, beni kaldırmıyordu bedenimse kalkmak istemiyordu. "dehşet derecede çok güzelsin."
"sende öyle."
"biliyorum, beni açlıkla süzüyordun." açık sözlülüğüne karşı yutkundum, nefesi boynuma çarparken irkildim.
"daisy*" aniden başımı ona çevirerek şaşırmışçasına baktım.
(daisy* ikilinin arasında bir şeydi eskiden, jisung'a taktığı bir lakap. para avcısı, kaşar anlamına olarak koyulmuştur. şakasına söylüyordu o zamanlar.)"kapa çeneni lewis*"
(lewis* han jisung'un minho'a taktığı lakap, seks ustası, varoş olarak adlandırmıştı. özellikle eskiden barlara gittikleri zaman çok kullanırdı.)eski anılar, ne güzellerdi.
mrb bır seylerı degıstırdım cunku okudugumda cok crınge geldı cıldırdım o yuzden
han jısung
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hizmetkâr, minsung
Fanfiction"her şeyiyle sana sunulan bir lee minho'u kabul etmek yerine öylece bırakıp gitmeyi seçersen han jisung, herkesin sana diyeceği tek bir kelimesi vardır." angst degıl a