-diana
"günaydın han." yüzümü güneş ışığının olduğu yere döndürdüğümde, telefonumu bir kenara bırakmıştım. gözlüklerim sayesinde yüz hatlarını daha net görebiliyordum. "günaydın.." dedi zar zor. bedenini bana doğru döndürerek kollarını sardı vücuduma, ister istemez yüzümde yarım ağız bir sırıtma oluşmuştu. "sabah seksi nasıl giderdi sence?" camdan dışarısına baktım bir süre,
"hayatımda unutamayacağım bir zevk yaşattıracaksan hayır demem."
hahlayarak, parmaklarım çıplak teninde gezinmeye başladılar.
(jisung)
"hazır mısın?"
sesiyle kafam buz gibi olan yastığa düşmüştü. kafası boynumdaydı ve vücudumun üstündeki vücudu tam olarak kasıklarıma temas ediyordu. onun için çırılçıplak ve savunmasız kalmış kasıklarıma metal parçacıklarını sürttü.
"evet." aralık dudaklarım arasından nefes alıp vermeye başladığımda heyecanım onu sadece güldürmüştü. dominant sesiyle gülüşünde karşısında bir acemi çocuk gibi durabilirdim lakin onu fazlasıyla istediğim için bu haldeydim. "evet?" kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı.
"evet, efendim." en sonunda dudaklarını yeniden boynumda hissettiğimde ilk dokunuşunun bu kadar yumuşak olmasına şaşırmıştım. minik öpücükler bırakırken elini boynumun bitimine koyduğunda sıkıca sıkmasıyla her şey benim için daha zevk verici olmuştu. gözlerimi kapatan kırmızı kumaşa rağmen 32 diş sırıtıyordum eli boynumu sıkıca kavradığında. nefesimin kesilmesi umurumda değildi, hareketi sertleşen dudakları benim için yeterli bir nefes kaynağıydı.
dakikalar geçtiğinde dokunuşlarını, nefesini hissetmediğimde vücudumu hareketlendirdim. dudakları, baldırlarıma sulu öpücükler kondururken adıyla inleyivermiştim. "adımı daha çok söyle jisung."
"m-minho.." dedim titrek sesimle, acınası çıkan sesime karşı kahkaha atmıştı. "beni bu kadar mı çok arzuluyorsun jisung? sikimi her şeyden çok mu arzuluyordun?" kıkırdadı. dudakları tekrardan göğüs uçlarıma giderken bir yandan derimi çekiştiriyordu. kendimi ona sürttüğümde, elleri belime giderek vücudumu dikleştirdi. beni kucağına oturtarak sımsıcak nefesini çıplak tenimin her zerresine üfledi. "göster kendini, sımsıkı deliğini sikimi nasıl kavrayacağını göster bana."
ellerimi omuzlarına koyup destek almaya çalışıyordum. minho, ellerini kalçalarıma giderek bana yardım ettiğinde beni çıldırtacak olan penisini içime kabul etmiştim. dudaklarımın arasından inilti kaçırarak kafamı minho'un boynuna gömmüştüm refleksle. tırnaklarımı sırtına batırdığımı fark etmeyerek belimi ustaca hareket ettiriyordum. iç bacaklarımı sıkarken gözlerim zevkten geriye doğru kayıyordu.
odayı ıslak sesler ve kirli kokular kaplamıştı, her şeyi unutmuştular. çekimlerinin olduğunu bile,
-d
mrba ck tndm yzrkn eylul resmen benı zorladı kafama vura vura yazdırdı bana aglıyodum az daha😭 kontrolde ettırmedı dırekt yayımlattırdı eylul hanım? rwsmen onun yanında 5 yasında bı cocuk gıbıydım her ota boka aglauan cocuklardanım su an dokunmayın bana
😭😭😭😭😭😭😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hizmetkâr, minsung
Fanfiction"her şeyiyle sana sunulan bir lee minho'u kabul etmek yerine öylece bırakıp gitmeyi seçersen han jisung, herkesin sana diyeceği tek bir kelimesi vardır." angst degıl a