"taehyun? hoş geldin..."
sona doğru kısılan sesiyle yutkundu ve özlemle ona bakan en yakın arkadaşının geçmesi için kenara çekildi.
taehyun hayatında ilk defa bu eve girerken çekiniyordu. elleri terlemeye başlamıştı ve gözlerini yerdeki halıdan kaldırıp da kai'ın yüzüne bakamıyordu. alışık değildi bir kere, o öyle tek başına gelmezdi ki bu eve. kai ders çıkışı onu kolunun altına alır; okuldan durağa, duraktan da evine kadar hiç ayrılmazdı taehyun'dan.
şimdi başını kaldırıp da ona her zamanki gibi parlayarak bakan gözleri görememekten korkuyordu. kai'ın gözleri hep parlardı, tüm arkadaşları ona söylemişti bunu. annesi bile bazen şüphelenirdi aralarındaki ilişkiden, kendisi hariç herkes uzun olanın bakışlarının farkında mıydı?
hayır, taehyun da farkındaydı. sadece kaybetmekten korkuyordu. ya istemeden söndürürsem o parıltıları diye düşünmekten uyuyamıyordu bazen.
çocukluğunun bir kısmı yalnızdı, kai ile tanışana kadar. sonunda tanışabildiklerinde ise ikisinin dünyası da birbirine ait olmuştu. taehyun fazlasıyla bağlanmıştı bu uzun boylu oğlana. onsuz bir hayat düşünemiyordu.
düşünceleri kesinlik kazanırken cesurca kaldırdı kafasını. artık hiçbir şeyden kaçmayacaktı, taehyun neyse oydu. kai onu bırakacak değildi ya. hem onlar isteyerek birbirlerinin kalplerini kıramazlardı.
diğerinin çekingen bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu, gerilen tek kişi o değildi. kai da çok gergindi. yaptığı şeyin yanlış olduğunu düşünüyordu. en yakın arkadaşını öpmek istememeliydi, en yakın arkadaşını öpmemeliydi.
zaten bunu bu kadar çok kafasına taktığı için hasta olmamış mıydı? kendini odasına kapattığı bir haftasonunun ardından güneşi kusarak selamlamıştı. midesi zaten iki gündür yemek yemediği için boştu, daha da kötü olmuştu. teyzesi bile onu tek bırakmamak için işe gitmemeyi düşünmüş ancak kai'ın ısrarları sonucunda gitmek zorunda kalmıştı.
derin bir iç çekti kai. taehyun korkusunu aşıp buraya kadar geldiyse gerçekten ciddi bir konuşma olacaktı. kendini gelebilecek her türlü kalp kırıcı cümleye hazırladı ve başını eğdi.
"hasta mısın?"
bu beklediği soru değildi.
istemsizce başını kaldırıp arkadaşına baktı. "efendim?"
"diyorum ki," taehyun özlem dolu bakışlarını siyah saçlı olanın solgun yüzünde gezdirdi. "hasta mısın? hasta olmadıkça okulu asmazsın sen. benimle bir gün geçirme fırsatını kimse senin elinden alamaz."
biliyordu taehyun, her şeyi biliyordu. kai'ın ona olan zaafını da biliyordu, kendisinin kai'a olan zaafının da farkındaydı. bu yüzdendi zaten karşısındaki oğlana derinden bağlılığı. kimse için kendi duvarlarını bu kadar yıkamazdı taehyun. her şeyi ona özeldi, bu hâli yalnızca kai'a özeldi.
"doğru, alamazlar..." dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra bu defa özlemle karşısındakine bakan kişi kai'dı. ardından sesindeki bariz üzgün tınıyla devam etti. "ama sen alabilirsin."
bakışları nihayet birleştiğinde ikisi de birbirlerine bir şeyler anlatmak istermişçesine bakıyorlardı. bugün bu odada her zamankinin aksine tamamen saf duyguları ile konuşuyorlardı.
"seni öptüğüm için özür dilerim taehyun." dolmaya oldukça müsait gözleri ve titreyen dudaklarıyla birlikte devam etti. "bunu yapmamalıydım, ben çok aptalca hareket ettim. biz sadece arkadaşız ve seni buna pişman et-"
"nefes al huening."
taehyun gülümseyerek kendini açıklamaya çalışan oğlanı izledi. işte bu halini özlemişti. konuşurken heyecanlanınca asla susmazdı kai. taehyun da onu izlemeyi severdi. ama şimdi pek de güzel konulardan konuşmuyordu.
oturduğu koltukta biraz daha yana kayarak arkadaşına yaklaştı.
"hem pişman olduğumu da nereden çıkarttın?"
kai'ın anında büyüyen gözleri oldukça sevimli dururken taehyun kıkırdadı ve başını yanda duran omuza yasladı. diğerinin saniyesinde kasılan bedeni hoşuna gitmişti. onun üzerindeki etkisi gerçekten büyüktü.
"hareketin aptalca değildi ve... beni öpmen hoşuma gitti kai. özür dilemen gereken tek konu bunu bu kadar geç yapmış olman."
taehyun oldukça iyi konuştuğunu düşünmüştü ama iki dakika boyunca kai'dan hiçbir tepki alamayınca kırılan cesaretiyle birlikte başını kaldırdı.
karşılaşmayı beklediği manzara kıpkırmızı olmuş ve stresle dudağını dişleyen kai değildi.
"taehyun, çok üzgünüm ama..." kai bir anda ayağa kalktı. "sanırım heyecandan kusacağım."
sonrasında ise koşarak lavaboya gitti. sanırım itiraf için uygun bir vakit değildi.
---
bit artık mutant fic
ben bu fice geçen sene gece yarısı başlamıştım ve planım sabah uyanınca fici kaldırmak yönündeydi ama bir baktım ki gece gece bölümleri okuyanlar varmış 🙂sonra da zaten az tyunning fici var diye kaldırmadım ama arkadaşlar bitmiyor bu fic yemin ederim yapıştı bana 😭
shb bitsin diye amin zinciri yapıyoruz
amin 🙏🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sıradaki hatama benziyorsun, tyunning
Fanfictiononlar arkadaştı, biri diğerini öpene kadar. düzyazı ©rozeixs | 15.01.21