Levanter'da herkes ayrı bir kafadaydı. Jisung, Minho, hyunjin, changbin, yeonjun ve Felix hep birlikte takılan bir arkadaş grubuydu. Jisung bir zombiydi hyunjin ise bir wampir birbirleri hakkında bu gerçeği Sadece arkadaşları biliyordu. Yeonjun yani karanlık güçler, bir badboy'du ama arkadaşları bunu bilmiyordu. Hyunjin genelde hayvan kanı ile besleniyordu. Onun soyu hep hayvan kanı tüketmişti. Sadece yılda iki kez insan kanı kullanırdı. bunu zaten kan torbalarından da giderebiliyordu. Arkadaşları tenefüslerde bir yerlere giderken, hyunjin sınıfta durmuş dayanmaya çalışıyordu. O da anlamıştı yine o zamanın geldiğini, artık insan kanına ihtiyaç duyuyordu. Gözleri kırmızının en koyu halini almıştı. Kırmızı saçlarını eliyle çekip duruyordu. Jisun bir sorun olduğunu anlayıp hyunjin'in yanına gelmişti. Hyunjin'in yanındaki boş sıraya geçip oraya oturdu.
"Dostum kötü görünüyorsun, neyin var?"
Ona bakmadan cevap vermişti hyunjin çünkü gerçekten dayanacak hali kalmamıştı.
"Zamanım geldi dayanmaya çalışıyorum. Sabredebilirim"
Jisung kararsız kalsa da daha fazla sorgulamadı. Hyunjin ise bir an önce okuldan çıkmak istiyordu. Gözleri olabildiğince kırmızıya dönerken belkide biliyordu geçilmişti. Ormana doğru yol aldı . İnsan kanı alması gerekiyordu. Ama o babası gibi olmaktan korkup hayvan kanını tercih etti. Bu yıl insan kanını kullanmayı istemiyordu. Korkuyordu ama insan kanı alması gerekiyordu. O sırada ormanda durmuş çeşitli bitkileri bir araya getirmeye çalışan birini görmüştü. Hyunjin o an pişman olmuştu. Çünkü başka yerlerden bir şekilde kan alabilirdi. Şimdi ise bitkiler ile ne yapmaya çalıştığını anlamadığı kişiyi görmüştü. Onu görmesiyle kendini daha fazla tutamayıp onun üzerine doğru gitti. Büyücü hyunjin'i fark etmişti. fark etmesiyle sırtının bir ağaca yaslanması bir oldu. Artık dayanamıyordu. Büyücünün boynuna yavaş yavaş yaklaşmaya başlamıştı.
"HYUNJİN!"
Arkasından gelen arkadaşını fark etmemişti. Felix hemen büyücüyü hyunjin'in elinden almıştı.
"Felix yalvarırım ver onu bana kana çok ihtiyacım var"
Felix telepatik güçleri ile büyücünün hyunjin'e bir bayıltma büyüsü yapacağını anladı.
"Hey, dur ona kan getirdim sana dokunamaz"
"O zaman al şu arkadaşını ve git beni ormanımda yalnız bırakın"
Felix getirdiği kanları hyunjin'e verdi. Hyunjin'in dayanacak gücü kalmadı ve onun getirdiği insan kanına karşı koymayarak hemen kanları içti. Hyunjin gözlerini büyücünün üzerinde gezdirdi.
"Adın ne?"
"Rachel, şimdi gidin buradan"
Felix büyücülerden biraz korktuğu için hyunjin'i kolundan tutup çekiştirdi ikili artık tam ormandan ayrılıyordu ki:
"Benim adımda hyunjin"
Arkasını dönüp bağırmıştı ben wampir, büyücü ona göz devirerek bakmış sonra da işine devam etmişti. Hyunjin ise felix'le beraber eve doğru yol almıştı.
***
Minho istediği herşeyin çabuk bir şekilde olmasını isterdi. O kaybetmeye alışık değildi. O istediği herşeyin olmasına alışkındı. İşler ters giderse aklımı kaybeden biriydi. Uzun zamandır hoşlandığı bir kıza açılacaktı açılmıştı da ama işler istediği gibi olmamış kız onu reddetmişti. Tabiki bu duruma katlanamayan Minho, kızı tuttuğu gibi tenha bir alana sürükledi.
" Reddettiğin kişiye önce bir bak derim"
Minho tabiki iyilerden değildi o bir şeytandı. Kızı yere itip düşmesini sağladı. Bulundukları yerdeki çöp kovasını alıp kızın üzerine dökmüştü. O sırada oradan geçen kızıl cadı mione'nin bunları görmesiyle kaşları çatımıştı
"Hey! şeytan kızı rahat bırak"
Minho bu kez sırıtıp cadıya ilerledi. Ona doğru yaklaştı. Şeytanın gözünden alev çıkıyordu
"İşine bak cadı bana ne yapacağımı söyleyemezsin"
Büyüklerini onun üzerinde kullanmayacağını biliyordu. Ama mione yinede dik başlığını koruyordu. Kız, onlar tartışırken çoktan kaçmayı başarmıştı. Bunu iş geçtikten sonra fark eden Minho bu sefer öfkeden parlamıştı
"Cadı, son günlerde işlerime fazla karışıyorsun senin için kötü olabilir."
Cadı, şeytanı çok olmasada uzaktan tanıyordu. Şeytan son sözlerini sinirle söyleyip giderken o da arkasından bakakalmıştı.
***
Jeongin arkadaşlarının hepsinin farklı bir yerlere dağılması ile tek kalmıştı. Kendisi insan hayatına alışmakta hala Zorluk çekiyordu. Neyseki bulunduğu yer normal bir yer değildi ve normal insanlar olduğu gibi onu gibilerde vardı. Bazıları güçlerini insanlarla arkadaş olabilmek için saklar, bazıları onları insanlar üzerinde kullanmaktan hiç çekinmezdi.
Jeongin bir deltaydı. Gözleri normalde kırmızıyken öfkeli veya sinirli olduğu zaman yeşile döner ve bu herkesi bir şekilde korkuturdu. Ama diğer arkadaşlarına göre o biraz daha iyiydi. Bazen sarang'ın yanına gidip onunla konuşurdu. O bir su perisiydi. Şimdi de diğer arkadaşları yokken yine sarang'ın yanına gidecekti. Her zamanki gibi sarang trenlerin karşısındaki bahçede duruyordu. Sarang'ın yanında biri vardı. Buna aldırmadı ve arkadaşının yanına gitti."Hey, selam beni yanındaki kızla tanıştırmaya ne dersin?"
Sarang onu fark edince gülümsedi. Yanındaki kızı kolundan tutup çekiştirdi. İkisi el ele tutuşup tanışırken;
"Meri"
"Jeongin"
Sarang'ın birden ikisine birlikte dokunmasıyla birşey olmuştu. Bu üçü tarafınndan da hissedildi. Ama kimse ne olduğunu anlamaya çalışmamıştı. Sarang onlara dokunduğunda orada bir ışık parıltıları dağıldı etrafa ama onlar bu görmedi.
Jeongin ve meri şimdi birbirlerine daha farklı ve yoğun bakıyorlardı. Nedenini anlamadıkları bir şekilde artık birbirlerine karşı gözleri konuşur gibiydi.
Devam edecek...
Hm acaba neden böyle oldu hm🤔
SONUNDA ŞU FANTASTİK KURGUYA GEÇTİM ZAVALLI KAÇ AYDIR BEKLİYOR
Tutmazsa kaldıracağım bir hikâyeye hoşgeldiniz değerli okuyucular
Şöyle söylemeliyim bu hikaye içinde birçok şeyi barındırıyor umarım beğenirsiniz
İyi okumalar 💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saklı dünyamız {SKZ, TXT}
FanfictionSTRAY KİDS, TXT karakterlerin en fantastik şekilde anlatıldığı bir saklı Dünya jisung: zombi hyunjin: wampir yeonjun: karanlık güçler Minho: şeytan jeongin: delta Felix: telepatik güçler büyücü kendi arzuları için başkasını kullanmak isterken h...