Herkesin bir anda oradan buraya kaçmasıyla chamgbin ne olduğunu fark etmişti. Bunun olması pek mümkün gözükmüyordu. Changbin ilk hayal gördüğünü düşündü ama değildi. Yanındaki daria'nın elini tutup onu peşinden sürükledi. Hemen diğerlerini bulmalıydılar. Gözlerine ilk çarpan felix'ler oldu.
"Minho ve jisung nerede, hyunjin'de yok, üstelik yeonjun hala mı gelmedi"
"Minho ve jisung Emma ile mione'yi eve bırakmaya gitti. Hyunjin'i. Bizde bilmiyoruz ve yeonjun'da hiç gelmedi"
Herşey üst üste geliyordu sanki, changbin arkadaşlarına kızmıştı. Bomin anlamak istercesine sordu.
"Neler oluyor, herkes neden kaçıyor?"
"Sınırdaki wampirler salınmış kalkan ortadan kalkmış."
Bu sefer Felix korkarak sordu.
"Ne yapacağız?"
"Daria'nın büyükannesine gitmeliyiz."
Seungmin emin olmak istedi.
"G-güneş tanrıçası mı"
"Evet."
"O zaman amcam yani ay tanrısını da yanımıza almalıyız"
"Peki halledelim şunu"
***
Rachel şimdiden pişman olmuş gibiydi. İntikam almak istemişti. Rahatlıyor olması gerekirdi. Soobin onun gerilmeye başladığını anladı. Sorunu wampirler ile değildi. Ama wampirler ölen aşk tanrısı ile her zaman yakın olmuşlardı. Belki de bu yüzden yaptı. Dayanamadı ve aklındaki şeyi söyledi.
"onlara yardım etmeliyiz"
Hepsi birden şaşkınlıkla ona döndü.
"Kalkanı yıkan sendin ne diyorsun"
"Bunu yapmak istemiyorum"
"Rachel iyi değilsin çünkü fazla güç kullandın, dinlenirsen iyi olacak"
Soobin onu her zaman düşünüyordu. Ama o hep yapmak istediğini yapardı.
"Kalkanı tekrar oluşturmak için bir büyü yaparsan bu sefer ölebilirsin"
Sunyeol endişeli bir şekilde konuştu. Bu bir gerçekti yine de bu lanet şeyin onu hep huzursuz etmesindense tekrar kalkan oluşturma fikri iyi geliyordu.
***
Yeonjun sarang'ı şato'ya götürüyordu. Ona herşeyi anlatmıştı. Jeongin ve meri olayı, sarang'ın hala fark etmediği gücü ve annesiyle babası, garip şekilde sarang kabul etti. Hemde böyle bir gücü gerçekten de var mı merak ediyordu. Şato'ya çok az kalmıştı. Birden bire arabanın önüne gelen birilerini fark etti.
"Yeonjun ne oluyor?"
Yeonjun gözlerini şaşkınlıkla açtı. Bu olmazdı değil mi?
"Wampirler."
"Neden önümüzü kesiyorlar"
"Sarang sınırdaki wampirler, onlar kaçmış"
"Ne?"
"Arabada bekle"
Yeonjun hemen arabadan indi ve wampirler üzerinde gücünü kullandı. Hepsi acıyla kıvranırken bu sefer onlara acımayıp ormanın karanlığında onları kaybetti. Sarang olanları şaşkınlıkla izledi yeonjun arabaya geri bindi. Oturunca gülümsedi.
"Boşuna zaman harcadık değil mi hadi gidelim"
"Eğer onlar salındıysa başımız derttedir"
"Bu benim sorunum değil, insanların sorunu şimdi halletmemiz gereken bir iş var"
"Yeonjun senin gücüne ihtiyaç duyabilirler"
"Sarang bu benim umurumda değil anlamıyor musun!?"
"Yardım edeceksin söz ver"
"Ne bunu niye yapayım?"
"Peki, ben senin istediğini neden yapayım?"
"Cidden mi, tamam oldu mu tamam"
Şato'ya geldiklerinde sarang sadece yeonjun'un arkadaşı olarak onun ailesine kendini tanıyacaktı. Aklına meri ile jeongin'i tanıştırdığı gün geldi. Gerçekten de o an birşey olduğunu hissetmişti. Sarang Yeonjun'un anne ve babasıyla tanıştı ikisine birden dokunması gerekiyordu. Tıpkı o günkü gibi. Yeonjun bunu anlıyordu anne ve babasını yan yana getirdi. Sarang çaktırmadan onlara çok hafif temas etti. Yine olmuştu bir anda etrafta bir gelip geçen bir ışık yayılmış gibiydi.
***
Herkes sorunun çözülmesi için ay tanrısı ve güneş tanrıçasına gelmişti. Onlar iki yakın dosttu. Gençler ne yapmaları gerektiğini onlara soruyordu ama ikisinin bu konuda yapabilecekleri tek şey o wampirleri yok etmekti. Ay tanrısı onlar için pek olmayacak birşeyden daha bahsetti.
"Kalkanı kaldıran tekrar yaparsa onları tekrar hapsedebiliriz."
Bomin umutsuzca söyledi.
"Bu olmayacak birşey bu kalkanı zaten başta bozmak isteyen tekrar neden yapsın ki"
Hyunjin'in aklına birşey geldi o an belki de hala yapacakları birşeyler vardır.
"Bizde kalkanı yok edeni buluruz."
***
Hyunjin'in dediği ile sınırda toplanmışlardı. Minho ve jisung sonradan aralarına katılmışlardı. Ay tanrısı ve güneş tanrıçası ise insanları koruyorlardı. Felix yine garip şeyler hissetmeye başlıyordu. Changbin o an sınırda birileri olduğunu fark etti. Onlar soobin'leri sınırda gördüler. Seungmin söyledi.
"Onlar burada ne yapıyor"
Hyunjin herşeyi anlıyordu. Aradıkları şey onlar daha uğraşmadan ayaklarına kadar gelmişti. Bu o garip öpücüğü de açıklıyordu. Hyunjin için oldukça garip olmuştu.
"Sakın yanlarına gitmeyin büyük ihtimalle Rachel büyü yapacak"
"Nasıl yani yoksa büyüyü başta o mu yaptı?"
Felix arkadaşına bakarak sordu.
"Görünüşe göre öyle"
Jisung sinirle harekete geçti. Hyunjin'i dinlemedi ve hemen onların yanına büyük bir hızla gitti.
"Hey, sizin derdiniz ne!!"
"Bizim bir derdimiz yok, bak herşeyi hallediyoruz"
Soobin oldukça rahat bir şekilde cevap verdi. Ama onun bu rahatlığına dayanamayan jisung soobine yumruğunu geçirdi. Soobin geriye sendeledi. Diğerleri jisung'u tutmaya çalışıyordu. Soobin kızaran yüzü ile sırıtıyordu. Onu sırıtırken gören Minho bu sefer kendisi onun üzerine gidiyordu ki bu sefer hepsinin odağı yere yığılan rachel olmuştu. Gaon bir çığlık atmıştı. Beomgyu ise gözlerini kocaman açıp bağırdı.
"Rachel!"
Soobin öylece duraksadı. Sunyeol ona Rachel ile ilgili birşeyler diyordu ama duymuyor gibiydi. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bu sefer hyunjin gaon'a sordu.
"Neler oluyor?"
"Ö-ölüyor."
Ben geldimm, gidiyorum
Bu bölüm bana nedense bir garip geldi.
İyi okumalar 💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saklı dünyamız {SKZ, TXT}
FanfictionSTRAY KİDS, TXT karakterlerin en fantastik şekilde anlatıldığı bir saklı Dünya jisung: zombi hyunjin: wampir yeonjun: karanlık güçler Minho: şeytan jeongin: delta Felix: telepatik güçler büyücü kendi arzuları için başkasını kullanmak isterken h...