Her zaman neşeli bir yandan hayata bakmasını bilen genç vampir belki de mutsuzluğa karşı kendisini kör etmişti.
Tabi kendisine zıt olarak her zaman hayata bakış açısı negatif birini seçmiş ama onun içinin aslında pek de öyle olmadığını görmüştü. Şimdi ise onu yanına almış ve özel bir yere götürüyordu. Arabayı sürerken sordu."Sence kardeşim en çok kime benzeyecek"
"Bilmem ama senden daha yakışıklı olma ihtimali var"
"Hey o Nedenmiş?"
"Yarı tanrı veya tanrıça olacak çünkü, ve birde wampir"
"İşte benim kardeşim kime çekecekse artık"
Rachel göz devirmekle yetindi. Sonunda varacakları yere gelmişlerdi. Rachel bu sefer anlamazca etrafına bakıyordu. Geldikleri yer bir mezarlıktı. Arabadan indiklerinde hyunjin tutması için elini uzattı. Hyunjin onu çok sevdiği kuzeninin mezarına getirmişti.
"Woojin bak biz geldik seni müstakbel eşimle tanıştırmak istiyorum."
"Memnun oldum woojin"
"İnsanlar başkalarının hayatlarına karışmakta hakları olduğunu düşünüyor. Duydukları hakkında görmüş gibi yorum yapabilirler. Onun ne yaşadığını bile bilmezken herkes bilmişçe konuştu sanki ne yaptığını, yapacağını gerçekten biliyormuş ve görmüşler gibi konuşmuşlardı. Sanki hepsi biliyordu ama o bilmiyordu kendisinin neler yaptığını, hakkında bir sürü söylenti çıkardılar. Hiç kimse yüzüne bile bakmıyordu. Ölmesi gerektiğini söyleyip durmuşlardı. İstediklerini almışlardı da..."
"Kötü hissetmiş olmalı"
"Oldukça, onu hala özlüyorum"
İkili birkaç saat orada bekledikten sonra eve geçmişlerdi. Birlikte bir film izlemeye karar verdiler. Rachel elinde iki kupa ile gelip kahveleri masaya koydu. Genç wampir filme odaklıyken, büyücü kız giderek sıkılıyordu. Bir anda aklına gelen şeyi yapmak istedi. Koltukta duran sevgilisinin kucağına oturdu. Hyunjin başta şaşırsa da bacaklarını onun daha rahat oturabilmesi için araladı. Rachel kollarını onun boynuna yüzlerini daha da yaklaştırdı.
"Oyun mu oynuyoruz küçük"
"Evet sıkıldım"
"Sıkıldın ve beni baştan mı çıkarıyorsun"
"Neden olmasın"
"Hmm"
Hyunjin yandan bir gülümsemeyle onu izledi. Nefesini onun yüzüne üfledi. Elleri onun belinde geziniyordu.
"Benim kızım Ateş gibi"
"Dikkat et yakarım"
"Ateşle oynamayı her zaman sevmişimdir "
Bunu dedikten sonra zaten birbirlerine karışan nefesler birleşmişti. Hyunjin tadına doyamadığı o dudaklara olabildiğince asıldı. Pozisyonlarını değiştirip onun Koltukta sırt üstü yatmasını sağladı. Onlar gerçekten yanıyorlardı.
***
Emma:
Beni içeri al
Jisung:
Sana olmaz dedim
Emma:
Nedenini açıkla bana
Jisung:
Hayır
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saklı dünyamız {SKZ, TXT}
FanfictionSTRAY KİDS, TXT karakterlerin en fantastik şekilde anlatıldığı bir saklı Dünya jisung: zombi hyunjin: wampir yeonjun: karanlık güçler Minho: şeytan jeongin: delta Felix: telepatik güçler büyücü kendi arzuları için başkasını kullanmak isterken h...