chinese new year ↬ dowoo

=4=

"Doyoung biraz insanların fikirlerine önem mi versen?" dedi bir çocuk ona gülerek, el sıkışıp selamlaştılar ve baya yakınlardı. Çocuk jungwoo'ya elini uzattı. "Ben Johnny Suh, doyoung'un 1 numaralı insanı" dedi kahkaha atarak. Ayıp olmasın diye elini uzattı jungwoo. "Ben Kim Jungwoo"

"Senin hiç 1 numarası olduğun biri yok mu?" dedi johnny jungwoo'ya. "Arkadaş edinmeyi tercih etmiyorum" dedi jungwoo kafasını hafifçe iki yana sallarken. johnny doyoung ile şakalaşırken jungwoo, yeji'nin peşine takılıp Shi Xi'yi bulmaya gittiler. "Sen spor salonundan tenis raketleri ve bir sürü top getir" dedi Yeji, jungwoo'ya.

Jungwoo kendisine emir kipiyle konuşulmasına çok sinirlenirdi öylede oldu ama o yumruklarını sıkıp onun verdiği emire uymayı tercih etti. Spor salonuna ilerledi, elini sallayıp sensörlü lambayı açtığında önünde kocaman kutu yığınları vardı, üstelik toplar en yukardaki kutudaydı, çünkü kutunun üstünde 'tenis topları' yazıyordu.

İçinden ha gayret diye diye çıkmaktan başka şansı yoktu. Karton kutulara basmak zorundaydı çünkü başka alabileceği yöntem yoktu. Kutulara parmak ucunda basıyordu. Aradan çok geçmeden sensörlü ışık kapandı ve odada cam olmadığı için jungwoo hiç bir şey göremiyordu. Cebine elini götürdü ama telefonunu aşağıdaki masada bırakmıştı. Feneri de yoktu.

Yaklaşık yerle arasında 2 metre vardı ve onuda korkutan buydu. Şansa bir ayağını öne attı ve ilerlemeye devam etti, tam diğer ayağınıda atacakken jungwoo kutulara takıldı. Korktuğu başına gelmişti işte şimdi. Kendini yerde bulduğunda sırt üstü düşmüştü. Üstelik sırtına gelen darbeye dayanamıyordu. Avazı çıkana kadar bağırdı, adım seslerini duyduğunda ışıklar açıldı fakat o acıdan gözlerini açamıyordu. İnsanlar başına üşüşmüştü. Arkadan gelen bir sesle herkes arka tarafa bakmaya başlamıştı.

Bu doyoung'du. Eliyle yaptığı 'yolu açın' tarzı hareketle jungwoo'nun başında üşüşen insanları oradan çıkartmış ve jungwoo'nun önüne eğilip ne var ne yok incelemişti.