=35=

38 7 0
                                    

John ve ten okula varmışlardı. Johnny çantasından ejderhaları çıkarmış ten ile şakalaşıyordu, john ve ten, origamileri doyoung a vermek için okulun içinde doyoung'u arıyorlardı.

Jungwoo tek başına kafeterya da oturuyordu. İkili, jungwoo'nun yanına ilerledi. "Sevgilin nerde senin" dedi john.

"Dişçi randevusu var, malum aburcubur hariç herşeye alerjisi var"

Ten kafa salladı, vedalaştıktan sonra john ve ten parti alanına ilerlediler. Bu okulda çok fazla kültürden öğrenci olduğu için Çinli, Taylandlı, Tayvanlı çok kişi vardı ve bu günü kutlamaları okulun saygınlığını arttırıyordu.

Ejderhaları birlikte ipe dizdiler, Shi Xi yanlarına geldi. "Bunları bizim için mi yaptınız, harika olmuş" diyerek ejderhaları inceledi.

John teşekkür etti.

Ten mantar pano ya afişleri asmaya çalışıyordu. Eli iğneye batmıştı, john farkettiğinde ten'in elini tuttu ve batan yerine bastırdı. Ağzını gösterdi. Ten ilk anlamamıştı. John dilini gösterdi. "Parmağını em"

Ten elini çekti

John, ten'in yapamadığını gördüğünde parmağını kaptı, ağzına götürdü.

Ten utançtan domatese dönüşürken johnny parmağını bıraktı. "Özür dilerim" dedi john

Aralarında garip bi sessizlik olmuştu. Ten dikkatini dağıtmak için önündeki kağıtlarla uğraşmaya başladı. John içeri koştu. Kimsenin görmediği koridorun sonunda durup soluklandı. "Napıyorum ben ya?"

Kendini yere bırakıp oturdu. "Neden böyle davranıyorum ben onun yanında, neden onun yanında heycandan elim ayağım karışıyor"

Soluklandı john. Parmaklarını saçlarına geçirmiş dudağını ısırıyordu. Koşma sesleri geliyordu. John yerinden kalkmadı. Fakat adım sesleri yaklaşıyordu. John toparlandı. Saçlarını düzeltmeye çalıştı ama nafile, gelen kişi ten'di.

"John napıyorsun buralarda"

Johnny cevap vermedi. Onun yerine kafasını dizlerinin arasına koyup dizlerini kendine çekti. Ten bir şeylerin yanlış gittiğini anlıyordu. John kafasını kaldırmıyordu ki ten onunla konuşabilsin.

Onun yerine ten, johnny'nin yanına daha da yaklaştı ve ona sarıldı. John ellerini ten'in beline sardı. John ağlıyordu!

Ten farkettiğinde sarılmayı kesti, çenesinden tutup kafasını kaldırdı. "Neden ağlıyorsun john" dedi endişeli bir ses tonuyla. John hıçkıra hıçkıra konuşuyordu. "Senin yanında sakin kalamıyorum, saçma saçma çocukça haraketlerde bulunuyorum ve bunu neden yaptığımı bile bilmiyorum. Seni rahatsız ediyorum ve"

"Ve ne?"

"Sen diğerlerinden çok farklısın" dedi john.

Ten şaşırmıştı. "Benim farklı olduğumumu düşünüyorsun?" dedi heyecanla. "Evet yani sen diğerlerinden çok farklısın. Sana daha narin, nazik ve kibar davranmaya çalışıyorum"

"Teşekkür ederim" diyerek omzuna atladı, sıkı sıkı sarıldı.

•••
johnten yazamadığımı farkettim, hani saçma geliyor bu son bi kaç bölüm
ama atmak zorundayım geri yazmak istemiyorum değiştirmek fln
john'da ten'e yaklaşmaya başlıyor haberiniz olsun bir kaç bölüme diğer yan shiplere geçeriz
bu da spoi olsun ve behlül kaçar

•••johnten yazamadığımı farkettim, hani saçma geliyor bu son bi kaç bölümama atmak zorundayım geri yazmak istemiyorum değiştirmek flnjohn'da ten'e yaklaşmaya başlıyor haberiniz olsun bir kaç bölüme diğer yan shiplere geçerizbu da spoi olsun ve beh...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
chinese new year ↬ dowooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin