Gençeker'lerin salonunda Ayaz'ın sesi yankılanırken bütün ailenin gözü de o sesin üstündeydi. Çınar resmen siyahlara gömülüp umutsuzca beklerken, büyük bir şaşkınlık ve garip bir sevinç yaşamıştı. Nasıl geldi? Nasıl haberi oldu? Oysa ki Çınar özellikle ortalığı karıştırmaması için Ayaz'a söylememişti. Ama şimdi geldiği için o bile mutluydu. "İhtiyar!" derken ki ses tonu salonda ki herkesi endişeli bir bekleyişe sokmuş ve şoka uğratmıştı.
Evde ki herkesin bakışları Ayaz'ın üstündeyken, o tekrar cümlelerine devam etti :"Burada bir araya gelip, daha sormadan etmeden ve gram anlayış göstermeden birine yükleniyorsunuz ve o adam benim kardeşim. Sayın ihtiyar ve tayfası." salona doğru bir kaç adım daha atarak ses tonunu yükseltti :"Güvenlik beni birazdan alıcak ama bu suratı hiç unutmayacaksınız." dedi. Burhan Bey, Çınar'a "piç" diyerek Ayaz'ın en hassas noktasını vurmuştu. O sırada kapıdan iri yapılı bir güvenlik ordusu eve teker teker girmeye başladı. Birisi Çınar'ı birisi de Ayaz'ı yakalarken diğerleri de vücutlarını kilitleyip etkisiz hale getirdi. Aralarından biri :"Polisi arayalım mı efendim?" dedi. Burhan Bey biraz bakınırken Ali söze atladı :"Hayır,polis falan yok!" Ses tonu bütün evi yankılatırken Ali'nin korumacı tavrı herkesi şaşırtmıştı. Çınar kafesinde çalışan bir elemanı olsa bile Turkuaz öz kardeşiydi, ve Çınar ile tehlikeli bir gece geçirmişlerdi.
Çınar ve Ayaz'ı apar topar dışarı sürükleyen güvenlikler polisi aramadılar. İkisi de site dışına çıkınca, içeriden Ali'nin hızlı adımlarla geldiğini gördüler. Ayaz :"Neden bizi koruyorsun abi?" diyerek meraklanınca Ali :"Anlarsın kardeşim,anlarsın." dedi. "O bunaka bakmayın siz,ortada bir hata olduğu kesin ama bu hatayı yapan insanın kalbinin temizliğini ben biliyorum" diye sözlerine devam etti. Bu kara 12 Ağustos akşamı Aslanoğlu Villa Sitesi'nde kötü sona ererken Ali, Çınar ve Ayaz'ı evlerine kadar bıraktı. Gençeker'lerin evi biraz olsun sakinleşince evde sadece aile dışından Beyazıt kalmıştı. Burhan :"Şu iki serseri nasıl hayatımıza girdi hala anlamıyorum." Aslında bahsettiği iki serserinin Gençeker'lerin hayatına girmesinin sebebi Beyazıt ve biraz da olsa Ali'idi. Beyazıt'ın bunu neden yaptığı büyük bir soru işaretiydi. Ama hali ve tavrı olması gerektiğinden fazla sakindi. Gece geç saatlerde Beyazıt'ta evdekilere iyi geceler dileklerinde bulunduktan sonra bir kaç blok ötede ki evine gitmek için lüks arabasına atladı. Eve geldiğinde babası Hasan Aslanoğlu'nu salonda viskisini yudumlarken gördü. Hafif bir ses tonuyla :"Ben geldim,ne geceydi be!" dedi. Hasan Bey :"Vay vay vay vay! Serseri Ayaz vuruldu,Çınar küçük güzel kız Turkuaz Gençeker'e aşık oldu. Burhan Gençeker öğrendi ve çarşı karıştı he? İşler bizim için güzel ilerliyor. Polis işin içine henüz girmedi değil mi?" Beyazıt koltuğa yayılırken :"Yok hayır,biz isteyene kadar tabii." dedi.
13 Ağustos sabahı güneşli bir güne uyanan Ayaz ve Çınar, girdikleri karmaşanın farkında olmaya çalışıyor gibiydiler. Hayat,plan kurmak için fazla dengesiz bir oyundu. Son 1 aydır çok şey yaşamışlardı, ikisi de iş bulmuş ve bir düzen oturtmaya çalışırken başlarına gelen olaylar kahrolası engeller düzinesi gibiydi. Ayaz'ın hızlıca dolabında birşeyler aradığını gören Çınar meraklı şekilde bir soru yöneltti :"Hayırdı lan? Hızlısın bugün." Ayaz :"Şey düşündüm ya,dil falan öğrenicem ben. Türkçe'de yeterince küfür öğrendim zaten." diyerek tebessüm etti. Hızlıca evden çıkarken apartmanın önünde bekleyen mat ve camları filmli siyah arabaya binerken Çınar endişelenmişti.
Mat siyah araba Beykoz Ormanları'nda bir villaya gelmişti. Ayaz araban iner inmez siyah gözlüğünü takarak eve doğru ilerledi. Yanında duran ve arkasından gelen onlarca iri yapılı ve tehlikeli görünümlü adam vardı. Merdiven sesleri tüm evi kaplarken Ayaz ve tehlikeli adamlar üst katta ki salona çıktılar. Pencerenin önünde ki 3'lü koltukta tek başına oturan kır saçlı ve bu tehlike diye tabir ettiğimiz adamların büyük saygıs gösterdiği bir adam vardı. Ayaz :"Çaça Abi" dedi. Çaça dediği adam kafasını hafifçe kaldırdı, sakin ve rahat bir ses tonuyla :"Bunca zaman sonra seni görmek güzel, Bafat. Özledik. Duydum ki Ayaz'ımın bana ihtiyacı olmuş, yardım etmemek mümkün mü dedik. Hayırdır,çok sert gördüm seni."
Ayaz :"Öyle abi,öyle. Anladıkları dilden konuşalım dedim."
Ayaz belinde ki silahı çıkarttı. Çaça'nın önünde duran masadan ufak bir not kağıdı ve bir kalem aldı. Not kağıdına bir şeyler yazıp silahın namlusuna yapıştırdı. Silahı Çaça'nın önüne koyup iki adım geriledi. Çaça kağıda bakıp :"Aslanoğlu ve Gençeker'ler demek..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yılım
Teen Fiction"Ayaz ve Çınar..Biri cennet gibi severken,diğeri soğuk bir cehennem." Yetimhanede büyüyüp hayalleri ve umutlarıyla yaşayan iki genç. Turkuaz'a sevdasını feda eden Çınar.. Hırsı,gücü ve azmiyle büyük bir oyunun içinde olan Ayaz. Sırlar,gerçek...