Herkes hikayeni bilmez. Herkese hikayeni anlatamazsın.Anlattığın kişiler ise özeldir,insan hikayesini sadece değer verdiği kişilere anlatır.
Grubun en cömerti;Oğuz Anıl anlatımı ile;
Ben Oğuz Anıl,18 yaşındayım. Benim hikayem ben daha 7 yaşındayken başladı:
Babam annemin saçından tutup çekerken annem bana bir şey olmamasını istediği için bir eli ile "Buradan git" demeye çalışırken bir eli ile babamın elini tutup bu cümleleri söylemeye başladığı anda ben direkt odama gidip Demet ablayı aradım. Annem ve babamın kavgalarının sesi çok net yukarı kadar geliyordu annem babama şunları söylüyordu:
-"Burhan! Canım çok acıyor yapma artık,dayanamıyorum. Hem Oğuz da çok korkuyor lütfen lütfen yapma!"
-"Sen,Ezgi bir daha sözümden dışarı çıkmayacaksın!"
Sözünü bitirdikten sonra daha sert anlaşılır bir ses tonu ile:
-"O fitne fesat arkadaşınla bir daha görüşmeyeceksin!"
-"Burhan,o hiçbir şey yapmadı sadece bana senin beni aldattığını söyledi. Oğuz'u ve beni senden kurtaracağını söyledi."
Babam bir anda annemin saçını bırakmış olacak ki annemin bir anda ses tonu düştü.
"Eğer bir kadın konuşmayı kestiyse o erkekten ümidi kesmiştir."Ve meşgule atılan telefon ile yavaş yavaş odadan çıkıp annemi dinlemeye başladığımda sesi net ve anlaşılır kendinden emin bir ses tonu ile konuşmaya başladı:
"Sen,benim seni ne kadar çok sevdiğimi bile bile bana bu cümleleri söylüyorsun. Aldatan olan sensin beni suçlu göstermeye çalışıyorsun Burhan,ben senin hiçbir zaman aldatıp sürekli olarak şiddet gösterebileceğin bir kadın değilim! Ve hiçbir zamanda olmayacağım. Sana boşanma davası açıyorum.Ayrıca boşanmazsan ve Oğuz'u benden almaya çalışırsan işler senin için hiç iyi gitmez. Haberin olsun." dediğinde şok içindeydim annem yukarı yavaş yavaş ama emin adımlarla çıktığı ayaklarını merdiven basamaklarına vurduğu ses tonunda belliydi yukarı çıktığında kararım kesindi annem ile gidecektim. Annem ilk benim odama girip eşyalarımı bir valize koyduktan sonra kendi odasına geçip kendi eşyalarını aldı ben ise onu merdiven demirliklerinin orada bekliyordum annem yanıma yanaşıp kolumu hafif ovaladıktan sonra şunları söyledi:
"Biliyorum,bebeğim ikimizde çok acı çektik ama artık bu acının yerini güzel anılarla ile dolduracağıma söz veriyorum." dediğinde kararım zaten o yukarı çıkarken kesindi. Anneme şu sözleri söyledim:
"Anneciğim,tabii ki de senin ile geleceğim. Babamdan şiddet gördüğün halde onunla kalamam. Sana bunu yapamam." dedikten sonra annemin yanağını öptükten sonra aşağıya indik. Babamın suratına bile bakmadan kapıya doğru ilerledik ve evden çıktık.
"Annem artık Ezgi Anıl değildi. Ezgi Ünverdi."Alya Yıldırım anlatımı ile:
Yol artık sıkıcı olmaya başlamıştı bu yüzden Mert'e bir soru yönelttim:
"Mert şarkı mı açarsın yoksa uyuyum mu?"
"Sen uyu tatlı kız." dediğinde aslında müzik dinlemek istemiştim.
"Giderdi Hoşuma~Yaşlı Amca" dinlemek istemiştim. Bu olayı fazla kafaya takmamam gerektiğini düşünüp uyumaya karar verdim. Yavaş yavaş gözümü kapattım.
Mert ise ağzında bir şeyler mırıldanmak ile meşguldü. Ara sıra telefon görüşmeleri yapıyordu fakat benim bilincim kapalı olduğu için pek fazla anlamıyordum. Yavaş yavaş uyanmaya başladığımda kuytu bir yerde durduğumuz ve 2 katlı modern bir evin önünde durduğumuz Mert'in arabayı evin önüne getirdiği ve el frenini çekip:
"Artık inmemiz gerek uykucu Alya."
Evet,uyandığım an eve gelene kadar uyuduğum için şikayet etmediği için evin kapısının önünde şikayet edeceğini bilmem gerekiyordu. Mert arabadan inince korumasına şöyle seslendi:
" Hakan Yeşil,arabayı bizim bahçeye çek. Evin arkasına 10-15 tane koruma koy. Ve ben evde olmadığım zaman Alya'nın kılına bile zarar gelmicek duydun mu?"
"Emredersiniz. Mert Bey"
Hakan Yeşil diye seslendiği kişi büyük ihtimalle sağ koluydu. Mert evi göstererek eve girmemi işaret etti. Ve beraber eve emin adımlar ile beraber yürüdük. Mert zile bastığında kapıyı 1.60 boylarında esmer siyah saçlı yeşil gözlü bir kadın açtı. İçeri girdiğimizde ise içeri modern bir ev değil antika eşyalar ile dolu bir evdi. Mert'e doğru dönüp:
"Benim odam nerede?"dedim.
Üst katı eli ile işaret edip:
"Üst katta sağdan 2. kapı"dedi. Ve devam etti:
"Ben seni akşam yemeğine çağırınca inersin aşağıya" dediğinde başımı salladım. Merdivenleri hızlı hızlı çıkıyordum. Çünkü artık yorulmuştum;uykum gelmişti,arkadaşlarımın beni merak edip etmediğini merak ediyordum,ailemin beni zaten önemsemediğini biliyordum ama bir umut belki önemsiyorlardı.
Umut kelimesi benim için farklıydı.
"Umut sadece eziyetin süresini artırır~Friedrich Nietzche"
Umut benim için hem eziyet hem de başarıya ulaşmak için kullandığım bir basamak.
"Eziyetsiz başarı olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seri Katil 18 Numara
Mystery / ThrillerAile baskısı yaşayan bir genç kızın ailesini her izni verdiği tek gece DOĞUM GÜNLERİ. Alya'nın en sevdiği gün hem de en sevmediği gün. Arkadaşlarıyla doyasıya gezdiği o geceyi sever. Ama ailesindeki samimiyetsizliği sevmez. Artık sevmemesi için bir...