KAYIP ATEŞ YENİDOĞAN

56 7 1
                                    

SARON'UN ATEŞİ
Medya biricik prensimiz Saron 👑

BÖLÜM : 1 KAYIP ATEŞ YENİDOĞAN

İlk çağlarda insanlığa yaşam gücünü veren ve evrene yeni hayatlar bahşeden bir ateş yer altından yüzeye çıkmıştır. Yüzyıllar boyu yanan bu ateşin dumanı evrene bir gölge gibi yayılmaya ve dünya üzerinde yaşayan bütün canlılara zarar vermeye başlamıştır.

Yaşayan canlılar bu ateşe kudretli alev ismini vermişlerdir. Lakin zaman içinde alevin dumanı kararmaya ve gölge halinde can almaya başlamıştır. Yüzyıllar boyu mavi ışığını evreni korumak için ışıldatan kudretli alev, kararmaya ve ışığını kaybetmeye başlamıştır. İlk ölüm kudretli alevi korumak için görevlendirilen askerlerin ölümleri ile olmuştur. Kudretli alevi koruyan askerler sabahın ilk saatleri nöbet değiştirmeye gelen diğer askerler tarafından fark edilmişlerdir. Vücutlarının her yerini is kaplamıştır ve derileri maviye dönmüştür. İlk önceleri sadece korumalara uğrayan gizemli ölümler gün geçtikçe ateşin bulunduğu bölgeye yayılmış ve bir gecede Lotus koyu yok olmuştur. Bunu gören bütün ırklar ateşten uzaklaşmaya ve yeni yerler keşfetmeye koyulmuştur.

Bütün ırklar ateşi kızdıracak bir şey yaptıklarını düşünüp lanetlendiklerini düşünmeye başlamıştır. Çünkü kudretli ateşin laneti gittikçe yayılmaya ve canlı her şeyi yok etmeye devam etmektedir. Ateşten kaçamayacaklarını anlayan ırklar kudretli ateş konseyi oluşturmuşlardır. Konseyde her ırktan iki kişi bulunması zorunlu kılınmıştır.

Konseyin kurulmasının üzerinden tam 3 yıl geçmiştir. Evrenin çok başka bir coğrafyasında yaşayan ejderha ırkı ilk kez konseye katılma talebinde bulunmuştur. O güne kadar o ırkın yok olduğunu düşünen diğer ırklar teklifi kabul etmiş ve konsey için yetkili iki üye talep etmiştir. Konseye katılması yasak olan bir diğer ırk ise cadı ırkıdır. Konsey hala ateşi onların lanetlediğini düşündüğünden cadı ırkını yok olması için ateşe yakın bir bölgeye sürmüşlerdir.

Konseye katılacak olan ejderhalardan biri prens Saron ve bir diğeri ise sadık dostu Sirius'tur. Bu ikili konseye red edemeyecekleri bir teklifle gelmiştirler. Ejderha ırkının ateşteki bozulmayı ilk fark eden ırk olduklarını ve o günden beri bir çözüm bulmaya çalıştıklarını söylerler. Bu çözümden Saron her ne kadar gururla bahsetse de Sirius pek mutlu değildir. Çünkü tek dostu ve hayatı boyunca saygı duyduğu kendi ırkının yüce komutanı Saron kendini feda etmeye hazırdır. Her ne kadar bu fikri beğenmese de her zaman olduğu gibi yine Saron'nun yanında olacak ve onun için elinden geleni yapacaktır.

Konsey Saron'a büyük saygı duyarak teklifini kabul eder. Sirius ritüel için gerekli herşeyi ayarlaması için yardımcısına bir mesaj iletir. Görenleri şaşırtan yardımcı bir büyücünün soyundan gelen genç bir delikanlı olan Auron'dur. Bir diğer ziyaretçi ise herkesi telaşlandıran cadı ırkının bilinen en yetenekli cadılarından olan Sayiya'dır. Tetikte bekleyen ırklar ritüeli izlemeye başlar. Herşey bittiğinde ateşle beraber Saron' da yok olmuştur ve Sirius yüzyıllık uykusuna çekilmek için Auron'la birlikte alanı terk etmiştir. Sayiya'yı ise kimse görmemiştir. Bu dörtlü yüzyıllar boyu sadece Saron'un diriliş günü bir araya gelmiş ve yine ortadan kaybolmuştur.

GÜNÜMÜZ

23 Yıl Önce...

Yıldız takviminin Saron'un dirilişini gösterdiği gün;

Saron gözlerini açmış ve yüzyıllardır içine hapsettiği ateşin bir kısmını geri kusmak üzere büyücü, cadı ve yegane askeriyle bir araya gelmiştir. Her yüzyılda bir olan bu buluşmada, iki arkadaş gün doğumuna kadar hasret giderir ve evrenin son halinden bahsederlerdi. Maalesef son zamanlarda hiçbir şeyin iyi gitmediğini anlayan Saron evren için yaptığı bu fedakarlıktan ilk defa pişman olmaya başlamıştı. Gözünü Sayiya'ya çevirdi bugün hiç konuşmamıştı yüzyıllardır dostu olan ve ona hayata geri dönme şansını veren bu küçük kadın dostunu ilk defa bu kadar solgun ve suskun görüyordu.

"Neyin var Sayiya her zaman ki sen değilsin."Yoksa ırkını mı özledin."

"Hayır yüce Saron, senden çok önemli bir rica da bulunmam gerek benim için hayati bir mesele ama bunu isteyerek hepimizi tehlikeye atabilirim."

"Dinliyorum Sayiya, sen kudretli ateşi beni ölümün pençesine atmadan dize getiren bir cadısın benden ne isteyebilirsin merak ediyorum."

"Ateşini istiyorum yüce Saron"

Saron şaşkın halde Sayiya'ya bakar. Her yüzyılda bir araftan dünyaya gelip ateşin küçük bir kısmını taşıyıcı olarak seçilen bir şövalyeye vererek, ateşin tekrar gölgelerini evrene salmasına engel olmuşlardır. Fakat bu şövalyeler kraliyet büyücülerinden olmak zorundaydı. Yıllarca eğitim gören büyücüler arasında en iyisi seçilerek, yüksek iradeye sahip olan şövalye büyücü, ateşi devralarak bedeninde hapsedip, ateşten aldığı gücü evrenin iyiliği için kullanmak zorundaydı. Fakat eski dostu yüzyılda bir gerçekleşecek olan ritüeli bozmasını istiyordu.

"Bana nedenini söyle cadı Sayiya"

Sayiya giydiği bol pardösüyü açarak karnını gösterdi. Saron şaşkınlıkla Sayiya'ya baktı. Neredeyse doğuracak gibiydi. Sayiya soğuk terler dökmeye başlamıştı. Herşey Saron'a bağlıydı. Doğum sancıları başlamıştı fakat Sayiya dişini sıkıyordu.

"Anlat Sayiya bunun gelecek olan neslinle ne ilgisi var.

Yüce Saron, ben lycan ırkından birine aşık oldum, geçtiğimiz yıl hamile olduğumu öğrendik. Fakat bebek büyüdükçe bedenim onun için yetersiz kaldı. Biliyorsun senin için yaptığım büyüden sonra çok zayıf düştüm, seninle olan bağımız hala devam ediyor. Böyle giderse çocuğu hayatta tutamam yüce Saron. Onun ateşin gücüne ihtiyacı var. Bedeni çok zayıf ve bende onu sağlığına kavuşturacak güç yok. Bırak ateş ona gücünü versin.

"Sayiya ateşin büyüsünün tehlikesini biliyorsun o seçilmiş bir iradeye sahip değilse ve ateşin soyuyla bağlantısı yoksa ölebilir. Daha kötüsü gölge asker olabilir."

"Biliyorum Saron ama her şeyi göze aldım." O benim canım onu hayatta tutmak için en ufak umuda tutunurum. Cadıların ırkı belli değil fakat kimsenin bilmediği şey babamın bir peri olduğu, onun soyuna güvenmek zorundayım yada eşimin."

"Peki birazdan gelecek olan şövalyeye ne diyeceksin, biliyorsun insanlar her zaman aç gözlü olmuştur."

"Kimse hiç birşey bilmemeli Saron, ben, sen ve Sirius dışında kimse hiçbir şey bilmemeli. Eğer soyum hayatta kalırsa peşine düşeceklerdir."

"Peki ya Auron"

"O da bilmemeli kimseye güvenemem"

Diyelim ki isteğini kabul ettim benim ruhuma bağlı kalabilecek misin? Sayiya. Biliyorsun beni hayatta tutan tek şey senin ruhuna bağlanmış olmam."

"Hayır Saron, dünyadan senin ruhunu korumam bu güçle imkansız, fakat sana verilmiş bir sözüm var, bu yüzden çocuğuma bu şansı verirsen bugün seninle birlikte arafa döneceğim zamanı gelinceye kadar dönmek için yeterli gücü orada toplayabilirim."

"O zaman vakit az Sayiya sanırım bugün eski dostumla gün doğumunu izleyemeyeceğim."

Saron Sirius'u çağırmak için dağın tepesine doğru uçtuğu sırada Sayiya'dan derin bir çığlık koptu. Saron aşağı doğru bakarken Sirius çoktan harekete geçmişti, ikisi aynı anda Sayiya'nın yanına indiler.

"Sirius nasıl farkettin."

"Bakıyorumda araf sana yaramamış komutan Saron kualklarım bir kilometreden bebeğin kalp atışlarını duyuyordu. Ayrıca bilirsin kapı dinleme huyum var."

"O zaman herşeyi biliyorsun"

"Merak etme Auron'u çoktan yolladım bile, Sayiya'nın doğumu başladı ateşi hazırla."

O gün gün doğumunda Şövalye, Natem dağına varmış fakat kimseyi görememiştir. Aynı günün ilk ışıklarında karısını bekleyen Babil kapısı çalınınca sevinçle kapıya koşar fakat gördüğü sadece kundakta bir bebektir. Biricik kızı mavi bir alevle kaplıdır. 

Arkadaşlar lütfen vote ve yorumları unutmayalım hikayenin hızlı akışı tamamen sizin vote ve yorumlarınıza bağlı olacak sevgiyle kalın 🥰🥰❤️

Saron'un Ateşi🔥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin