Dönüşüm part one

4 2 0
                                    

Warba torunuyla birlikte sürüdeki büyük mutfak yerine kendi katlarında bulunan ufak mutfağa gitmeyi tercih etti. Şimdilik Serçe'yi ne kadar az kurt görürse o kadar iyiydi. Aklı hâlâ Babil'deydi. Ethan hâlâ Babil'i bulamamıştı. Arada ki güç farkı çok fazlaydı. Babil bir alfa lycandı. Ama yine de yıllarca sürüden uzak kaldığı için kondisyonunun ve gücünün azalmış olabileceğini düşünmüştü. Nereye gittiğini tanrıça Serena bilirdi. Dışarıda hala ölümün nefesi dolaşırken pervasızca dönüşüp koşması Warba'yı endişelendirmişti. Babil acı çekiyordu. Onu sürüye kabul ettiği an bütün duyguları azar azar kendisine akmıştı. Fakat Babil babasıyla olan bağlantısını kapatmış ve umarsızca dönüşüp koşmaya başlayana kadar duygularını babasından saklamıştı. Warba derin bir acı içindeydi. Ama torununa belli etmiyordu.

Belli ki torunu henüz babasını hissedemiyordu. Bu şimdilik iyi bir şeydi en azından türümüzü tanıyor diye düşündü. Babil'in ona ne anlattığı konusunda bir fikri yoktu bu da konuyu sürekli aynı yerde tutması gerektiğinin işaretiydi. Kız soru sormaya başlarsa yanlış cevap vermekten korkuyordu. Lycan kralı Warba bu ufak tefek kızın öfkesinden korkuyordu. Bu olacak iş değildi ama olmuştu. Yıllar önce oğlunu kaybetmişti şimdi de torununu kaybedemezdi. Kendi kendine kıkırdayınca Serçe dönüp ona baktı.

SERÇE

Kral Warba gülünce dönüp ona baktım ve sonra etrafıma baktım etrafta ilk geldiğimde gördüğüm iki muhafız bej rengi sade duvarlar ve tahminimce babamın ergenlikte çekildiği bir kaç simetrik fotoğraf dışında birşey yoktu. Odan çıktıktan sonra önce geniş bir hole ardından da dar bir koridora girmiştik. Fakat etrafta büyük babamın gülmedine neden olacak birşey bulamamıştım. Bir an dönüp üzerime ve arkama baktım ama kirli kıyafetlerim dışında birşey yoktu. Bir saniye... Kıyafetlerim pislik içindeydi ve birazda kan. Tanrım korkunç bir kokuydu. Bir anda bir sürü koku yüzüme çarpıp beni sendeletti. Bu da ne? Ne oluyor. Warba bir anda beni dirseğimden yakaladı. Gözleri ışıldıyordu. Demek dönüşmek üzereydi. İçlerinde alev alev yanan endişeyi görebiliyordum.
"Nefes al küçük kurt"
Diye seslendiğinde nefes almayı bıraktığımı unutmuştum. Tekrar nefes almaya başladığımda beynimin birden uyuşukluk modundan çıkıp yeniden enerji dolduğunu hissettim. Garip şey beni çekip yeniden yerime bırakmış gibiydi. Bir anda sesler kulaklarıma akın etmiş bir saniye içinde gitmişlerdi. Tekrar Warba'ya odaklanmak için büyük çaba harcamıştım. Büyük babam
"İyimisin""ne oldu bana anlatabilirsin"diyince ne anlatmam gerektiğini bilmiyordum. Sadece başımı iki yana salladım ve dönüp yürümeye devam ettim. Dalgın ve Yavaş bir yürüyüşle devam ediyordum. Bu yaşıma kadar dönüşüm geçirmemiştim. Ama az önce olanlar babamın dönüşüm konusunda anlattıklarına benziyordu. Neden şimdi olmak zorunda diye düşünmeden edemedim.

Babam bir alfa lycan olduğu için altı yaşında tam dönüşümünü geçirmişti. Ama ben 23 yirmi üç yaşındaydım. Bu kadar zamandan sonra dönüşüme başlamam saçmalıktı. Babama sormam gereken yeni sorularım vardı. Umarım geldiğinde kendinde olurdu. Aklıma gelir gelmez hızlanmaya başladım. Büyük babam arkamdan temkinli bir şekilde seslendi. Hala endişe içindeydi. " Daha iyimisin küçük kurt" ikinci kere kurt diyordu.
"İyim teşekkür ederim, acele edelim babam gelmek üzeredir."Ona nasıl hitap etmem gerektiğini henüz bilmiyordum çünkü babam onunla asla konuşmamaya yemin ettiğini söylemişti. Onun güvenini kırmıştı. Bu nedenle bende ona karşı mesafemi babama göre belirlemeye karar verdim. İşte yeni bir soru daha acele et baba bir an önce seni görmem gerek. Uyandığımdan beri zihnim yeni yeni açılmaya başlamıştı. Burada ne yapıyorduk. Ne zaman varmıştık ve babam aman tanrım iyileşmişti.
Kalp atışlarım hızlanınca birden durakladım. Kral Warba ben duraksayınca birden bana çarptı. Ona doğru dönüp kocaman açılmış gözlerimle "babam nasıl iyileşti" diye sordum. Şaşkın görünüyordu "hiçbir şey hatırlamıyor musun" diye sordu.
Ona garip bakışlar attım ve hayır hiç bir şey bilmiyordum. Dedem önce sağ yanındaki daha sonrada benden bir adım geride duran şovalyelere baktı. İkisinin de beti benzi atmış gibiydi. İçlerinden uzun saçlı esmer ve kumral sakallı şövalyenin krala baktığını ve gözlerinin parladığını gördüm. Sanırım zihin bağlantısıyla konuşuyorlardı. En çok bunu merak ediyordum. Acaba bende babamla böyle konuşabilecekmiydim. Saniyeler süren bir sessizlikten sonra Warba "hadi kızım sen çorba yaparken konuşalım" diyerek beni kolumdan tutup hızlıca mutfağa soktu. "Babil birazdan burada olur."" Bir an önce yemek yapsan iyi olur." İçeride bulunan uzun boylu ve kaslı kadına seslendi ve bana gerekli bütün malzemeleri vermesini istedi. Sert konuşmuştu. Daha çok emretti diyebiliriz. Gerçi kral olduğu için normal. Bir başıma büyümüş olmak şu anki kalabalığı ve hiyerarşiyi çözmemde hiç yardımcı olmuyordu. Kadın bir baş selamı vererek "evet alfa "dedi. Bana döndü fakat nasıl hitap edeceğini bilmiyordu. Yeniden alfaya dönüp tekrar bana döndü. Yanlış görmuyorsam boncuk boncuk terlemişti. Bu kadar korkması hiç normal değil. Sonunda karar vermiş olacak ki gözlerini bana çevirip "ne arzu edersiniz" diye sordu. Babamı dememek için kendi mi zor tuttum.
Nane çorbası için gereken bütün malzemeleri saydikyan iki dakika sonra herşey önümdeydi.
"Teşekkür ederim, adın nedir?"
Yıllarca yalnız yaşadıktan sonra kendimi bu kalabalığın ortasında bulmak beni çok heyecanlandırmıştı. Teorik olarak çekingen bir asosyal olmama gerekirdi ama hiç öyle hissetmiyordum. Babamla çıktığımız yolculuk biraz vahşet içerse de şu an bambaşka bir yere gelmiştik. En güzel yanı ise babamın ailesiyle tanışacak olmamdı. Onun gibi lycan veya kurtlarla tanışmayı dört gözle bekliyordum. En çok annemi merak etsemde ikinci sırada babamın ailesi vardı. Babam onların öğretilerine göre bir yaşam sürdüğümüzü söylemişti. Tek farkı biz iki kişilik bir sürüyken babamın ailesi yüzlerce kurtla doluydu. Gözlerim kocaman açık bir şekilde kıza bakıyordum. Oda aynı şekilde bana bakıyordu.
"Ben..."dedi ve susup alfaya baktı. Gözleri parladı ve bana döndü.
"Ben Vera memnun oldum efendim"
Gözlerimi kıstım ve dedem olacak adama döndüm.
"Hadi ama cidden mi?""Benimle tanışmak için izninimi alması gerekiyor."
"Bu arada bende Serçe çok memnun oldum"
Dedem ve etrafındakiler bana şaşkın bir ifadeyle bakıyorlardı. Ne yanlış birşey mi demiştim.
"Sen bizi duyabiliyor musun"diye sordu dedem.
"Hayır bunu çoook istesemde duyamıyorum ama gözlerinizi gördüm. Ay tanrıçam çok parlaklardı." Diyip hülyalı hülyalı sırıttım.
Dedem nefesini dışarı verip hafif bir sırıtışla bana baktı.
"Beni şaşırttın küçük kurt bunu Babil mi söyledi."
"Evet babam bana kurtlar ve lycanlar hakkında herşeyi anlatırdı. Dönüşme ihtimalime karşı dönüşüm duruşlarını bile çalıştık ama ben hiç dönüşmedim. Bugün az önce olanlar..."
Sesim sonlara doğru kısılmıştı. Ne diyeceğimi bilmemekten ziyade onlarla bu özel durumu paylaşmak istemiyordum. Etrafımda olan insanlardan memnundum fakat babam bana yıllarca güvenmek için zaman ver demişti. Şimdi tam bu noktadaydım. Zaman lazımdı sonuçta onlar babamı bu sürüden gitmeye zorlamışlardı. Dedemin gözlerine baktım. Sormak ve öğrenmek istiyordum ama gözleri dolunca vazgeçtim. Birşeyler bizi henüz birbirimize bağlamaya izin vermiyordu. Doğru cevaplar her zaman babamdaydı. Babam her zaman doğruyu söyler çok zorlanırsa susardı. Asla yalan söylemezdi.
Yüzümü çevirip"sanırım yemeğe başlasam iyi olacak" dedim ve hemen işe koyuldum. O dakikadan sonra kimse konuşmadı. Hissediyordum nasıl bilmiyorum ama hissediyordum. Herkesin kendi içinde yaşadığı çatışmayı ve özlemi ama ağzımı açmadım onlara babamdan bahsetmedim. Bizden ve babamla nasıl hayatta kaldığımızdan neden geldiğimizden.
Farkındaydım o yaratıkları gördüm. Babam tek başına çok güçlü olsa da hepsiyle başa çıkması imkansızdı. Bu yüzden yıllar önce terk ettiği türe dönmüştü. Her zamanki gibi ilk önceliği bendim. Yol boyunca hiç soru sormamıştım. Sorularım için fazla yorgun ve üzgündü ama artık iyileşmiş hatta koşuya bile çıkmıştı. Sorularım sadece babamındı. Cevaplarımın tek doğru adresi ondaydı.
Yarım saat sonra isim bitmişti. Herkes yiyebilsin diye fazladan yapmıştım. Arkamı dönüp başı önde dedeme bir tas çorba uzattım. Önce bana garip bir ifadeyle baktı. Ardından "boğazını temizleyip elimden aldı. İçine garip bir şekilde bakıp kokladı ve gözlerini kapattı. Bir anda dudaklarımdan bir kıkırtı kaçtı. Korkmayın alfa tadı çok güzeldir."
Dedem yine boğazını temizledi. Kimse fark etmeden gözlerini kuruladığını gördüm." Bu "dedi ve sustu. Devam etmesini sessizlikle bekledim.
"Bunu annenin sürekli yaptığına eminmisin küçük kurt"
Sürekli küçük kurt demesi beni sinir etse de cevap verdim.
"Evet babam hep anlatır annem her zaman yaparmış."
Dedem tekrar taşa bakıp bir kaşık aldı. Gözlerini kapattı. Sanki birşeyler hatırlar gibi duruyordu. Gözlerini açmadan önce baş parmağı ve işaret parmağıyla gözlerini kuruladı. Şimdi herkes karşıda ki duvara bakıyor kimse alfaya bakmıyordu.
"Bu çorbayı lunam yapardı. Yani Babil'in annesi. Tadı ve kokusu aynı onun yaptığı gibi." Diyerek iç çekti. Çok şaşırmıştım babam annesinin çok erken vefat ettiğini söylemişti. Alfa sürünün erkek lideriyken Lina ise dişi lideriydi ve alfanın eşi konumundaydı.
Demek annem babamı gerçekten çok seviyordu. Bunu düşünerek gülümsedim.
"Babam haklıymış annem bizi çok seviyormuş baksana annesinin yaptığı çorbayı babam için öğrenmiş"
Bunu duyan Warba bir anda öfkelenmişti. Bunca yıldır oğlundan ayrı kalmasına neden olan kadın ortalarda yoktu ve oğlu delirmenin eşiğine gelmişti. En çokta kendine kızgındı. Ne yaptığının farkında olmadan bağırıp masayı devirdi.
"O kadının adını ağzına almayacaksın küçük kurt"diye gürlerken saray sallanıyor gibiydi.
Serçe ne olduğunu anlamamıştı ama çok öfkelenmişti. Yıllarca babasıyla haber beklediği annesinin hakkında konuşmasını kimse yasaklayamazdı. Bunu acı çeken babası bile yapmamıştı. İçinde sönmeyen bir ateşin ve kızgınlığın varlığını hissetti. Gözleri yanıyordu ama duruşunu değiştirip bir anda yarı eğlilir bir pozisyona girdi ve o da Warba gibi gürledi.
"Sen bana emir veremezsin. Annemi bana yasaklayamazsın"
Sesi sarayda yankılanırken sesinin değiştiğini ve alfa komutunda konuştuğunun farkında bile değildi. Alfa komutunda hiç bir kurt karşı koyamazdı. Bu doğuştan gelen bir yetenekti. Sadece doğuştan alfa olanlar bu komuta sahipti. Warba bugün daha ne kadar şaşıracağını bilmiyordu. Kendisi de bir alfa olduğu için komut onu ezmiyordu fakat etrafında ki kurtlar yarı dönüśmüş vaziyetteydi. Her ne kadar bu saf güçle gurur duysa da şu an kendi halkına karşı savaşmak zorunda kalabilirdi. Korktuğu tek şey onlara dönülmez hasarlar vermekti. Çünkü yavru kurt sakinleşene kadar onlarda durmayacak gibiydi. Olur şey değildi. Henüz dönüşümünü bile tamamlamıştı. İçinden Babil ve Ethan'ın hemen gelmesi için tanrıça Serena'ya dua ediyordu.
Onlar gelene kadar torununu sakinleştirmeye karar verdi. Duçluluk duygusu heryerimi kaplamıştı. Küçük kurt haklıydı bunca yıldır annesini bekleyen bir yavruya bunu söylemek çok aptalcaydı. Neden bugün bu kadar aptalca davrandığını daha sonra sorgulamaya karar verdi şimdi önceliği torunuydu.
"Sakarya n ol küçük kurt haklısın üzgünüm şimdi lütfen sakinleş dönüşmek üzeresin bu kadar hızla dönüşmeye devam edersen zarar görebilirsin."
Serçe daha fazla sinirlenmişti içindeki bir şey harekete geçmiş ve bunu bir hakaret olarak algılamıştı.
"Bana küçük kurt demeyi kes seni ihtiyar"
Dediği anda bir kemiğin kırılma sesi gelmişti.
Warba daha önce böyle güçlü bir kükteme duymamıştı. Fakat şaşkınlığın yerini safi korku almıştı. Torunu dönüśüm geçiriyordu. Sürüsünde kimse bu kadar geç yaşta dönüşüm geçirmemişti. Daha da kötüsü o henüz bir sürüye ait değildi. Warba zihin bağlantısıyla Ethan veya Babil'e ulaşmaya çalıştı bu sırada Serçe'ye doğru hamle yapıp Serçe'yi kollarına aldı. Serçe bir kırılma sesiyle daha çığlık atmaya başladı. Boğazı yırtılıyor gibiydi. Aynı anda içeri nefes nefese ve terler içinde üzerlerinde sadece şort olan Babil ve Ethan girmişti. Babil bir kırılma sesiyle daha Serçe bir çığlık koyvermiş ve iki büklüm olmuştu. Babil onu kucağına çekmiş ve sakinleşmesi için fısıldamaya başlamıştı. Gözlerinden yaşlar akarken Serçe'nin hareketsi kaldığını farkedince acı bir uluma gökyüzüne yükseldi. Dönüşüm sırasında bayılmak ölümle eşdeğerdi.


Bir bölüm daha bitti arkadaşlar lütfen emeğe saygı vote ve yorumları bekliyorum seviliyorsunuz ❤️ 🙆

Saron'un Ateşi🔥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin