LYCANLAR DİYARI PART: 1

16 5 1
                                    


BÖLÜM: 3


LYCANLAR DİYARI PART: 1

Gözlerimi bir açıp bir kapatıyordum hala nereye gittiğimizi bilmiyordum. Uyku sürekli beni ele geçiriyordu, Babamsa o kadar yara almasına rağmen soluksuz koşmaya devam ediyordu. Şu anda ufuk çizgisine bakıyorum en sevdiğim ve her sabah kelebeklerle buluşma saatim olan bu turuncu renk bugün bana kasveti anımsatıyor. Babamın soluk alışverişleri gittikçe sıklaşıyor neredeyse ciğerleri patlayacakmış gibi. Daha fazla koşmasına müsaade edemezdim.

"baba dur artık" diye bağırdım.

Biranda durdu ve ana baktı, bakışı sinirliydi. Tabi ki peşimizde ne olduğu belli olmayan bir yaratık ordusu varken böyle bağırmam büyük bir hataydı. Sanırım fazla heyecanlandım. Sakin bir sesle konuşmaya karar verdim çünkü bir lycanı sinirlendirmek istemezsiniz.

"babacım lütfen yaralarına bakalım yakınlardan su sesi geliyor ve biraz dinlenmen gerek."

"Bunu bana fısıldayarak bile söylesen duyabileceğimi biliyorsun Serçe" "Durumun ciddiyetinin farkına var ve artık o kulübedeki sakin hayatını unut." "Sürekli tedbirli ve tetikte olman gerekiyor. Dün sana yetişemeyebilirdim."

Babam haklıydı gerçekten bazen aptal gibi davrandığım olur. Gerçi en son ergenlikte böyle çıkışlarım olurdu ama neyse.

"Üzgünüm baba"

"Tamam hadi şelaleye inip bakalım."

"Şelale mi"

"Evet Kayabatan şelalesi kızım, duyduğun ses oradan geliyor. Sırtımdan sakın inme Serçe"

Yazardan...

Lycan kızı sırtındayken zihin bağlantısıyla ona son uyarısını yaptıktan sonra etrafa bakarak sessizce Şelaleye doğru ilerlemeye başladı. Garip bir his peşini bırakmıyordu. Peşindekilerin ateşin gölgesi olduğunu biliyordu. Ama hala onu nasıl bulduklarını anlamıyordu. Kızını yıllarca kutu gibi bir evde büyütmüş insanların arasına karışmasını engellemişti. Kızı annesinin birçok özelliğini taşıyordu ve tanınma riskini göze alamazdı şimdi ise ateşin iblisleri peşlerine düşmüştü. Sakince şelalenin kayalıklarının üstüne basarak ilerledi. Bu sırada Serçe neden patika yoldan değil de kayaların üstünden geçtiğini anlamıyordu. Babasının bu şelaleye daha önce gelmiş olabileceğini anlamıştı zaten ama yine de şu an sormanın doğru bir karar olmadığını biliyordu.

Babil kayaların üstünden şelalenin sığ suyuna atladı ve Serçeyi suya bırakıp dönüştü. Ayağına bağladığı kıyafetlerini giyen Babil kızına döndü. Serçe ise o anda babasının sırtındaki yanık gibi duran kesiğe bakıyordu.

Babil kızının gözlerinin dolduğunu gördü ve ona sarıldı.

"Şşş sakin ol Serçe iyim biliyorsun ben çabuk iyileşirim." Hadi şimdi yaraları yıkamam için bana yardım edermisin."

"Tabi babacım"

İkili üzgün bir şekilde yaraları temizlerken Babil acı çektiğini kızına belli etmek istemiyordu. Büyük savaş döneminde bu yaratıkların açtığı yaraların normal yaralar gibi çabuk kapanmayacağını öğrenmişti ama yine de Serçe için şu an bu bilgi doğru olmazdı gideceği yere varınca dinlenebilirdi. Babil bu düşüncelerle ve acıyla savaş verirken şelalenin diğer kıyısından iki çift gözün onları izlediğini fark etmemişti.

Babil'in sudan çıkınca yola devam edeceğini anlayan iki çift göz güneş tam tepeyi bulmadan saldırmaya karar verdiler. Serçenin güzelliği onları çok etkilemişti. Her şeyden önce kokusu kızın onlarla kalması gerektiğini anlatıyordu sanki. Kokusunu alınca kırmızı olan gözleri daha da karardı ve koyu parlak bir hal aldı daha fazla bekleyemeyeceklerdi. Babil'in yaralı olması onları sevindirmişti. İstemsizce ağızların kaçan hırıltılar Babil'in keskin kulaklarına yakalandı. Etrafa dikkat kesilen Babil Serçeyi durdurdu. Serçe babasında ki ani değişim fark etti ve kahretsin ki bunun kötü haber olduğunu artık öğrenmişti. Yine o yaratıklar mı acaba diye düşünürken iki kurt kayalığın üstünden Babile doğru atladı. Aynı anda dönüşen Babil ise çoktan bir kolundan ısırık almıştı bile. Zihin bağlantısıyla Serçe'ye

"Kaç Serçe seni bulurum" dedi.

Serçe babasını bırakmak istemese de onun ne kadar güçlü olduğunu bildiğinden kıyıdan koşarak kaçtı. Kayalıkları kullanmakta zorluk çeken Serçe patikadan kaçmaya karar verdi ve şelaleyi çevreleyen kayalıklardan patika yola atladı ağaçlara doğru hızla koşmaya başladı. Babası gibi olmasa da Serçe de hızlı koşabiliyordu. Fakat bir anda her şey yerle bir oldu. Serçe yere kapaklandı. Ayağa kalkmaya başladı fakat diğer ayağı da batmaya başladı. Sanırım artık babasının neden patika yoldan geçmediğini biliyordu.

Kızın kaçtığını gören haydutlardan biri Babil'i bırakıp kızın peşinden gitmeye başladı. Bunu gören Babil Serçe'ye yetişebilmek için kalan tüm gücüyle koluna yapışmış olan kurdu pençesiyle havaya fırlatıp boynuna dişlerini geçirdi. Boynunu kırdıktan sonra leşini suya bırakıp ikilinin peşinden koşmaya başladı. Kahretsin ki Serçe bir zamanlar onun düştüğü hataya düşüp patikadan gitmişti. Onu uyarmadığı için kendine kızdı. Yanlarına vardığında Serçe'nin gövdesinin yarısının bataklığın içinde olduğunu ve diğer haydut kurdun kızını kokladığını gördü ve kükredi.

"ONDAN UZAKK DURR ZAVALLI İT"

"Üzgünüm lycan ama o eşsiz kokuyor. Sen bile beni ondan uzaklaştıramazsın. O benim olmalı."

Babil duyduklarına inanamamıştı. Serçe'nin kokusu haydudu deliye döndürmüştü. Gözlerine dikkat edince sabit tutamadığını ve renklerinin parladığını gördü. İşte korktuğu o gerçek gün yüzüğne çıkmıştı. Ateş mührü zorlamaya başlamıştı. Dışarı sızan enerji ise haydutların bir sürüsü olmadığı için onları etkisi altına almıştı. Serçe ise aralarında geçen sessiz bakışmadan bir şey anlamıyordu. Ama başında duran kurttan ölesiye korkuyordu.

Babil bir anda atağa geçerek haydudun boynuna saldırdı ve başını söküp attı. Onlar artık iyileştirilemezdi. Hızla serçeye döndü emin adımlarla yaklaştı. Toprak normal görünüyordu ama aslında içinde yer yer bataklık bulunduruyordu. Kayabatan şelalesi denmesinin sebebi buydu. Aslında tuzak bir araziydi kayalar değil ama toprak batıyordu. Yavaşça serçeye yaklaştı ve başını Serçeye uzattı Serçe zorla da olsa babasının boynuna kollarını doladı ve bataklıktan çıkabildi. Hemen sırtına bindi ve üzerine baktı fakat üzerinde çamur yerine sadece toz vardı. Üstünü silkeledi ve Babasına baktı.

"Sanırım neden kayalıkları kullandığını artık biliyorum baba" dedi. Babil kısa bir kahkaha attı.

"Doğru tahmin kızım burası büyülü bir arazi"

"Daha önce buraya gelmiş miydin baba"

"Evet Serçe ama bu hikayeyi gideceğimiz yere varınca anlatmama ne dersin"

"Peki nereye gittiğimizi öğrenebilir miyim."

"Tabi kızım lycanlar diyarına gidiyoruz, babanın ülkesini görmeye ne dersin?"


Arkadaşlar bölüm sonlarında yorum ve vote atmayı unutmayalım vote ve yorumlar bölümleri hızlandırabilir.:))))) 

Sizleri seviyorum:)

Saron'un Ateşi🔥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin