İlk kez heyecanla çıktığı yeni evinin kapısını kitleyip merdivenlerden hızla inmeye başladı. Açık ve masmavi gökyüzü adeta onu yeni bir güne selamlıyordu.
"Günaydın, günaydın." Gördüğü herkese, yaşlı genç fark etmeden selam veriyor ve sıçraya sıçraya işyerine gidiyordu.
"Günaydın!" Sesini duyurmak için biraz fazla bağırarak içeri girdi.
"Sana da günaydın." Onun aksine daha sakin ama bir o kadar da heyecanlı olan sesin sahibi ona el sallayarak kendini belli etmişti. Heyecanla marketin içinde koşturarak arka kapıya gitti ve soyunma kabinlerinden birine girdi. Üstünü değiştirip yüzünde kocaman bir gülümsemeyle dışarı çıktı. İlk iş günü için fazla heyecanlıydı.
"Bugün fazla mı neşeliyiz?" Onun bu aptal hallerine gülümseyen arkadaşı kapı aralığından onu izliyordu.
"Hayat çok güzel!" Yerinde sıçrayarak adeta bir çocuk gibi kasaya doğru ilerledi. Daha önce de markette çalışmıştı. Yani bilmesi gereken her şeyi zaten biliyordu. Arkadaşı seyrek müşteri yoğunluğunun verdiği rahatlıkla yeni kıza yaklaştı.
"Nerden geldim demiştin?" Genç kız gülümseyerek cevap verdi.
"New York."
"Yok artık, bayağı uzakmış. Neden geldin ki?" Lafı eveleyip geveleyip bir şekilde geçiştirmede ustaydı. Kasaya ödeme yapmaya gelen müşteri de bugün şansın ondan yana olduğunun başka bir habercisiydi.
Arkadaşına seslenmek istedi. İsmini hatırlayamayınca göğsündeki isim kartına baktı.
"Jane..." Genç kadın bakışlarını ona çevirdi.
"Efendim?"
"İsmin..."
"Ahh, evet. Ailem batı düşkünü. Bana da o yüzden bu ismi vermişler." Kız gülümseyip cevapladı.
"Bence sana çok yakışıyor."
"Teşekkürler, bu arada sen kaç yaşındaydın?"
"21, sen?"
"Gençmişsin, ben 28."
"Sen kendine yaşlı mı diyorsun? Sakın, duymayayım bir daha!" Tehdit eder gibi parmağını havadan sallayan kız karşısında genç kadın büyük bir kahkaha patlattı.
"Tamam, demem."
*
Akşam saatleriydi. İnsanlar yavaş yavaş seyrekleşmeye başlıyordu. Market sessizdi.
Bizimkiler ise çene çalıyordu. Diğerleri çoktan gitmişti. Koca markette sadece Jane ve o vardı. İkisi de iki kat çalışıp fazla maaş alıyorlardı. Belki zordu ama bir şekilde katlanıyorlardı.
Markete iki genç kızın girmesiyle sohbetleri bölündü. Cips reyonundan iki paket patates cipsi alan iki genç kız bir yandan da konuşuyorlardı.
"Korkuyorum unnie. Ya bir şey olursa?"
"Korkma bebeğim, ben yanındayım." Ellerindeki cips paketleri ve yanına aldıkları iki kutu kolayı kasada ödeyip hızlı adımlarla marketten ayrıldılar. Onların arkasından bakakalan genç kız yanındaki bedene dönüp aklındaki soru işaretlerini gidermek amacıyla sorular sormaya başladı.
"Neyden bahsediyorlardı?" Jane şaşırmış bir ifadeyle cevap verdi.
"Bilmemene şaşırdım." Kızların daha demin çıktıkları kapıya baktı. Yüzü düşmüştü. "Ölmekten korkuyorlar." Soran gözleri üstünde hissediyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiddet | Hyunjin
Fanfiction"Bu şehirde kol gezen bir katil var. Adına 'Şiddet' derler. Delinin tekidir ve insanları öldürmekten zevk alır. Hem de en ağır işkencelerle..." * "Bu kadar şanssız doğmak zorunda mıydım?" Hıçkırıklarının arasından zorla konuşuyordu. "İnsanlar şansla...