10- Kâbus

1.7K 98 113
                                    

"Getirdi mi?"

"Henüz değil efendi-"

"Ne demek henüz değil?!" Gelen gürültülü sesle bir şeylerin kırıldığını anladı.

"Bilmiyorum efendim, beş dakika içinde geleceği söylenmişti-" Bir ses daha duydu, ve bir ses daha.

İçerde neler yaşanıyor bilmiyordu, tek yaptığı dinlemekti. Dizlerini kendine daha çok çekti.

Bir iki dakika sessizlik oldu, tam bittiğini düşünüp rahatlayacakken tekrar duydu aynı sesi.

"Gelirse onu misafir odasına al ve kapıyı üstüne kitle, ben bir süre meşgul olacağım."

Meşgul olmak...

O hep bir şeylerle meşguldü zaten. İşleriyle, evraklarıyla...

Bir de çok sevdiği(!) kurbanlarıyla...

Adım seslerinin yaklaştığını duyduğunda kalp atışları hızlandı, sırtını verdiği duvara daha çok sindi.

Adım sesleri kapının önünde durdu, kafasını kaldırıp kapalı kapıya bile bakamıyordu.

Kapı açılıp birisi içeriye girdiğinde sıkıca gözlerini yumdu, kendini kastı.

Ayak sesleri önüne kadar geldi, eğildiğini hissetti adamın.

Sonra bir el uzun siyah saçlarından tutup sertçe kaldırdı kafasını, kendisine bakmasını sağladı.

"Ben geldim tatlım..." yüzünü biraz daha yaklaştırdı ona. "...beni özledin mi?"

Titrediğini hissetti, bu hissi sevmiyordu.

Vücudunun ölüm korkusuyla sarmalanmasını sevmiyordu.

Kim severdi ki?

"Seni bir süre ihmal ettim, affet." Parmaklarını nazikçe yüzünde gezdirdi. "Ama merak etme, bugün sana çok iyi bakacağım."

Vücudunda hissettiği titreme mümkünmüş gibi daha da artarken gözlerinin dolmaya başladığını hissetti.

"Ağlama sakın." Yüzündeki parmaklarını biraz daha hareket ettirdi adam, yanağını okşadı. "Hem, sen de biliyorsun." Biraz daha eğilip kulağına fısıldadı. "Bunları seni sevdiğim için yapıyorum."

Titrediğinde adamın sırıtma sesi kulağına geldi, onun nefesi kendisine çarptığı için iğreniyordu.

"Neyse, hadi seni daha da mutlu olacağımız bir yere götürelim." Ellerindeki kelepçeyi çıkardı ve onu kolundan tutup ayağı kaldırdı.

Birlikte odadan çıkıp koridorda yürümeye başladılar, nereye gittiklerini çok iyi biliyordu.

Yürürken başını eğerdi hep, çünkü yanlarından geçtiği insanların ona olan bakışlarını sevmezdi. Hepsinde aynı duygu olurdu.

Acıma duygusu...

Gerçi, kendine o bile acıyordu.

Acınacak haldeydi.

Merdivenlerden inip büyükçe bir kapının önüne geldiklerinde adam arkasını döndü, sırıttı.

Birazdan başına neler geleceğini çok iyi biliyordu.

Önündeki büyük kapı ardına kadar açıdığında sertçe yutkundu. Yanındaki adam onu sırtından itekleyip içeri soktu, kapıyı arkalarından kapattı.

Şiddet  |  HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin