"Büyük Kaçış"

1.4K 38 9
                                    

GEÇMİŞTEN GELEN


Kalbi yavaş bir o kadar da yorgun atıyordu. Ağaca bağlı kalın halatı boynuna geçirmiş bir insanın çaresizliği ve sıkışmışlığı vardı. Tabureyi itse kurtulacaktı ama korkuyordu. Gözünden bir damla firar etti. Bir damla... ve bir damla daha. Durduramıyordu işte! Beyni arafta kalmış göz kırpıyordu adeta. Soğuk beton tenine batıyordu. Kalbi karanlıkta meşalesini arayan savaşçı gibiydi ama bir farkla bu savaşçı yorgundu. Hücum eden düşünceler de bunu destekler gibiydi. Ve bir iç çekiş...


Karanlıkta nefesinin buharını hissediyordu. Hissettiği tek şey buydu zaten. Soğuktan kemikleri uyuşmuş hissetme duyusunu yitirmişti sanki. Bir an elini havaya kaldırdı. İnce uzun işaret parmağıyla havada bir şeyler çizmeye başladı. Sanki acılarını haykırıyordu gökyüzüne. Bir bilmeceydi kendisi ama bu bilmecede ne "A" vardı ne "B". Boş kutular vardı. Çözülmemişti ama amaçsızca karalanmıştı.


Elini indirip yanağına değdirdi sonra dudağının kenarında ki kurumuş kana. Kanın metalik tadı ağzında hala hissedilir derece kalmıştı. Biraz bastırınca canı acıdı ve 'ahh' diye bir inilti kaçtı ağzından. Aynı anda sımsıkı yumdu gözlerini... sanki hiç açmayacakmış gibi. Sayısını bilmediği dakikalar sonra biraz doğrulup sırtını duvara yasladı. Hızlı karar vermeliydi artık. Dönen çarkların sesini duyabiliyordu. Düşündü... düşündü ve bir fikir? "KAÇMAK" diye düşündü ama hemen o fikri geriye iteledi. Fakat başka çıkar yoluda yoktu. Kapının kilitli olduğunu biliyordu. Hemen ayaklanıp camın kenarına vardı. Cam tahta parçalarıyla kapatılmıştı buna rağmen aradan sızan ışığı görebiliyordu. Elini saçlarının arasından geçirip derin bir nefes aldı. 'Camı açabilirim ' diye mırıldandı. Üstündeki odun parçalarını çekeleye çekeleye çıkartmaya başladı. Eline batan kıymık parçalarını bile durduramıyordu onu. Tahtaları çıkardıktan sonra camı açıp kafasını dışarı çıkarttı. Yüksekti ama bu onu durdururmuydu ASLA! Kendi kendine 'Atlayabilirim ' diye mırıldandı. Bacaklarını dışarıya sarkıttı elleriyle mermeri tuttu ve ayaklarını aşağıya saldı. Ellerini bırakmasıyla sağ kolunun üstüne düşmesi bir oldu. Çığlık atmamak için dişleriyle dudaklarını kanatıncaya kadar bastırdı.


Korkuyordu... canı acımıştı ama kendini kurtaracaktı buna inanıyordu. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Gecenin, güneşe tahtını bıraktığı bir vakitti. Sabahtı ve soğuktu. Uzun açık kumral saçları dağılmıştı siyah taytı ve yakası kanlı olan t-şhirtü vardı. Üstelik yalın ayağıyla koşması imkansızdı. Gözleri etrafında kısa bir müddet gezindi.KİLER!Yerden büyükçe bir taş alıp arkasındaki kilerin kilidine vurmaya başladı. Eski pıltı palazları hep oraya koyardı. Dayanıksız kilit bir kaç vuruşla hemen kırılıverdi. İçerisi karanlıktı ve yoğun bir toz vardı. Eliyle yoklayarak poşetleri dökmeye başladı. Döktü... döktü ve dördüncü poşette kıyafetleri buldu. Hemen poşeti yere döküp eline gelen temiz t-şhirtü üzerine geçirdi. Kocasının kapişonunu ve eski ayakkabılarınıda giydi. Şimdi hazırdı!


Ön kapıda kocasının köpekleri vardı. Arka kapıda da. Ama arka kapıdan kaçmak daha işine gelirdi. Biraz ilerleyip duvarın dibine sindi. Elleri ve bacakları korkudan resmen hamur haline gelmişti. Ellerini yumruk yapıp bacaklarının arasına koydu.Derin nefes aldı ve olmayan cesaretinide toplamaya çalışarak kafasını ileriye doğru biraz uzattı. Kel koruma elleri cebinde dışarı doğru bakıyordu.Kafasını hemen geriye çekti.Acele etmeliydi. Aklına gelen ani fikirle yerden büyükçe iki taş aldı.Birini ileri ağaçların olduğu yöne doğru fırlattı.Adam büyük bir acelesizlikle taşın olduğu yere gitti. Genç kadın büyük bir telaşla kapının yanındaki sıralı bodur ağaçların yanına gidip arkasına yerleşti. Kel koruma aynı yerine gelip aynı şekilde durdu. Genç kadın ' kasıntı ' diye düşündü.Aslında gücü yetse şu taşı kafasında parçalardı.Ama gücü yetse...İkinci taşı birinci taşı attığı yere fırlattı.Ve kel koruma kafasını sadece çevirmekle kaldı gitmedi. ' GİTMEDİ. ' Kadın büyük bir şaşkınlıkla önündeki adama bakakaldı.Nasıl çıkacaktı şimdi ikinci bir palanıda yoktu. Olduğu yere iyice sindi. Ve beklemeye başladı. Yarım saat geçmişti ve havada iyice aydınlanmaya başlamıştı. Saatlerdir bekleyen korumanın yanına daha kısa ve gür saçlı genç bir koruma geldi. Sabahtan beri kapıda bekleyen bay kasıntı arkadaşına alaylı bir şekilde gülerek " gece neredeydin? " diye sordu.Karşısındaki adam ellerini ceplerine koyarak keyifli bir şekilde " ahh! Gece iki hatunla harika vakit geçirdik " deyip ikisi beraber kıkırdamaya başladılar. Genç kadın iğrendi adamlardan. Üzerlerine öğürmemek için zor tutuyordu kendini. Bizim kasıntının arkadaşı "çok açım gidip kahvaltı yapalım.Dün bayaa yorucuydu " diyerek arkadaşının onayını bekledi. Kasıntıda başıyla onaylayarak içeri doğru yürümeye başladılar. Genç kadın derin bir nefes verdi.Kalbi karıncalanmaya elleri titremeye başladı.Bi aceleyle ayağa kalkıp kapının yanına vardı. Kapı elektronikti. Arkasına bakıp iyice yokladıktan sonra demir çıkıntıların üstüne basa basa kapının üstüne çıktı.Bir ayağını diğer ayağının yanına attı ve aşağıya atladı.Kendini toplayıp hemen orman yoluna doğru koşmaya başladı.


Ne kadar uzaklaştığına bakmak için arkasını döndü. Evi bayağı uzakta görünüyordu. Genç kadın eve doğru dönerek " KURTULDUM SENDEN. MERAK ETME GERİ GELECEĞİM. SONUN OLMAK İÇİN ! " diye bağırdı. Yüzündeki zafer gülümsemesiyle koşmaya devam etti.


Kendi hikayesini yazmak için gidiyordu...sonu olacağını bile bile...

GEÇMİŞTEN GELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin