1. Bölüm (Kabus)

37 6 31
                                    

İlk kitabım sizlerle, iyi okumalar.

İlk kitabım sizlerle, iyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Önce çocukluğumu öldürmüştüm sonra kendimi, hiçbir ruhsal acı bu kadar acı veremezdi!



***

Küçük bir kız deniz kenarında, kuma debelenerek kumdan kale yapıyor, kendi kendine mırıldanıp, gülüyordu. Onu güldüren şey ne bilmiyorum ama beni güldüren şey onun bu tatlı halleriydi. Kız kumdan kalesini yapmaya devam ederken arkasından gelen büyük dalgayı görmüyordu. Benim de geç fark ettiğim o dalga, kızın yaptığı kaleyi bozarken, küçük ellerindeki kaleye şekil veren satıl havada kalmıştı.

Önce tepki veremezken bir anda ayağa kalkıp, neredeyse kulağımı sağır edecek derecede ağlamaya başladı. Yanına gitmek istiyordum ama bir şey beni tutuyordu sanki.

Az ileride siyah yırtmaçlı ve beyaz, uzun bol bir elbise giyen kadının kıza doğru koştuğunu gördüm. Açık olan dökümlü saçları koştuğu için sağa sola savrulurken küçük kız daha çok ağlamaya başlamıştı. Bense onları izlemekten başka bir şey yapamıyordum. Kadın kızın yanına gelince durdu. Küçük kızın hıçkırıkları dalgalara karışırken, kadının elindeki silahı fark ettim. Nefesim kesilirken gözlerim iri iri açıldı.

"YAPMA!"

Bağırmak için geç kalmıştım. Kadın, elindeki silahı ateşlemesiyle gözlerimi kapattım. Küçük kızın ağlama sesi kesilirken, yanağımdan süzülerek inen gözyaşıma aldırmadan korkuyla gözlerimi açtım. Kumlara uzanmış öylece duran küçük bedeninin üzerine dalgalar bir battaniye gibi örtülüyor ve geri çekildiğinde tuzlu su kırmızıya boyanıyordu.

Yaşlı gözlerim kadını bulurken, kadının gözleri de küçük kızın cansız duran bedeninde geziniyordu. Bir anda elindeki silahı yere atıp ağlamaya başladı. Ağlaması hıçkırıklara dönüşürken, hıçkırıklarının sesi beynimin içinde yankılanıyordu sanki. Ses katlanılamayacak dereceye gelince avuç içlerimle kulaklarımı kapattım. Kulaklarımı kapatmam bir işe yaramazken ellerimi çekip kadının daha da artan sesiyle yüzümü buruşturdum. Artık bende ağlıyordum ama kadının hıçkırıkları benim ağlamamı bastırıyordu.

Az ileride aynı ağlayan kadın gibi giyinen başka bir kadın bize doğru geliyordu, onun da elinde silah vardı. Soğuk adımları kadına daha çok yaklaşırken çıldıracak gibiydim. Sanki kocaman bir girdabın içindeydim ama kimse beni fark etmiyordu. Bense sadece izlemekle yetinebiliyordum. Kadının hıçkırıklarını kesen, silahtan çıkan kızgın mermi oldu. Gözümü bile kapatamadan kafasına yediği mermiyle geriye doğru sendeledi. Yan duran bedeni bana dönerken, gözlerimiz kesişti. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü deyimi yetersiz kaldı o an benim içim.

Kesişen gözler kendi gözlerimdi. O cansız bedenlerin katili bendim, o cansız bedenlerde bendim. Sağ elimde hissettiğim ağırlıkla, gözlerim ellerime kaydı. Parmaklarımın arasında tuttuğum silahı fark edince, hızlıca parmaklarımı gevşettim ve silahın kuma düşüşünü izledim. Duyduğum sağır edici çığlıkla kafamı kaldırıp karşımdaki Ben'e baktım. Çığlık atıyordu ve elindeki silahın namlusu kafasındaydı-kafamdaydı. Her bir kum tanesini yerinden oynatacak kadar büyük bir çığlık atıp silahı ateşledim.

Kızıl&Mavi (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin