BÖLÜM *6* " HEDİYENİN SIRRI "

228 20 10
                                    

Evet değerli biricik okuyucularım size bomba gibi bir bölüm ile geldim umarım beğenir vote ve yorumlarınızı eksik etmezsiniz sizleri kocaman seviyorum kendinize iyi bakın öpüldünüz. :) ve multimedya da Arya'yı görüyorsunuz düşüncelerinizi bekliyorum. ;)


Bu sabah yine dün gördüğüm tuhaf rüyayı görmüştüm. Gördüğüm rüyalara inanırdım ve buralarda bir yerlerdeydi ama neredeydi bir görünseydi ' buradayım 'deseydi bana yeterdi. Ben bulurdum onu tekrardan ama bana sadece etrafımda olduğunu göstermesi gerekliydi. Bu düşüncelerden sıyrılmak istercesine kafamı sağa sola salladım ayağı kalkarak her sabah ki gibi derin bir nefes aldım. Dün çok yorulmuştum ılık bir banyo iyi gelebilirdi. Telefonumda saate tekrar bakmak için elimi uzattığımda bileğimdeki bileklik gözüme takıldı banyo yapacaktım değerli bir şeydi zarar görsün istemezdim diye düşünerek bileğimden çıkardım ve komodinin üzerindeki telefonumun yanına bıraktım.

Banyo da hızlıca suyu ayarlayarak suyun altına girdim geç kalmak istemiyordum o nedenle banyoda işlerimi hızla hallederek havluya sarılı bir şekilde odama girdiğimde İmre'yi elinde Enis'in aldığı bileklik ve yüzündeki şaşkınlık ile yakaladım. İmre'ye doğru yaklaşarak neler olduğunu öğrenmeye çalışmak istedim.

"İmre ne oldu canım?"

"Arya sana bu bilekliği kim verdi?"

"Şu hani İstanbul'u gezdirdiğim yabancı grup var ya oradaki Enis almış dün ne oldu ki?"

"Peki burada ne yazdığını gördün mü?"

"Nerede? Bilekliğin üzerinde bir şey mi yazıyor ki?" Dedikten sonra İmre elindeki bilekliğimin kanatlarının olduğu yerin arkasında ' yetimhane ' yazan yeri gösterdiğinde gözlerim kocaman açılmış bir şekilde olduğum yerde öylece kaldım ne ileri ne geri kıpırdayabildim ne de tek bir kelime söyleyebildim. Rüyalarım doğru çıkmıştı yakınımdaydı ve bana sabah istediğim işareti göndermişti. Sonunda gelmişti yıllardır beklediğim aşk'ım gelmişti şuan ne sevinebiliyor ne de üzülebiliyordum.

"Canım iyi misin? Kendine gelmelisin artık hadi şoför gelir birazdan üzerini giymedin daha ben şimdi odadan çıkıyorum tam beş dakikan var beş dakika sonra tekrar geleceğim ve geldiğimde üstünü giymiş ol hadi toparlan başladı süren."

İmre odadan çıktığında kendimi biraz toparlamaya çalışarak üzerimi giymek için dolaba yöneldim çamaşırlarımı giydikten sonra dolaptan lacivert kot bir pantolon üzerine de salaş bordo bir kazak giydim. Üzerimi giyiyordum ama gözlerim bileklikte idi nasıl olabilirdi o bu kadar yakınımda iken gözlerimin içine kadar bakarken ben nasıl olurda onu tanıyamazdım. Kendime hayret ediyordum nasıl bu kadar dikkatsiz olabildiğime hayret ediyordum. Düşüncelerim İmre'nin odaya girmesi ile bölündü. Zaten biraz daha kendime gelmiştim iyiydim.

"Daha iyi görünüyorsun en azından kendine gelmişsin. Şimdi anlat bakalım bu bileklik nereden çıktı?"

"Dedim ya işte İstanbul'u gezdirdiğim grubun içinde Enis adında biri var ve geziyle pek ilgilendiği söylenemez ve Türkçe konuşuyor dün Türkçeyi nereden öğrendiğini sorduğumda ailesinin Türk olduğunu söyledi buraya ise özel biri için geldiğini söyledi. Dün Mısır Çarşısına gittik bir ara ortadan kayboldu geri geldiğinde elinde hediye paketi vardı bana verdi içerisindekinin benim olduğunu söyledi. Demek ki gelmiş İmre unutmamış beni gelmiş."

Onunla konuşurken odanın içerisinde tur atıyordum çok heyecanlıydım onunla konuşmak istiyordum bir an önce. Telefonum çalmaya başlamıştı hızla komodine doğru ilerledim ve telefonu cevapladım.

"Efendim."

"Arya hanım aşağıda sizi bekliyorum."

"Hemen geliyorum engin bey." Diyerek telefonu kapattım ve İmre'ye döndüm.

YILLAR SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin