BÖLÜM *4* " GEZİ GÜNÜ "

263 27 4
                                    

Merhaba arkadaşlar umarım bölümü beğenir ve votelerini eksik etmezsiniz :) Sizleri çok seviyorum. Bu arada multimedyada ki Enis bilginiz olsun. İyi okumalar.

Bu sabah yine dün olduğu olduğu gibi rüya görememiştim. Neden böyle oluyordu bilmiyorum aylardır her gün gördüğüm rüyayı son iki gündür göremiyorum. Belki de artık gelmeyecekti benden vazgeçmişti yada unutmuştu beni...

Komodinin üzerinde duran telefonuma uzanarak saate baktım gezi için anlaştığımız saate az kalmıştı kalkıp hazırlanmam gerekiyordu. Yataktan kalkarak derin bir nefes aldım ve yatağımı toplayıp banyoya girdim. Ilık bir duş alsam iyi olacaktı suyu ayarladıktan sonra üzerimi çıkararak suyun altına girdim fazla oyalanmadan saçlarımı ve vücudumu hızlıca yıkadım kabinden çıkarak banyo dolabında duran havlumu aldım ve vücuduma sardım. Küçük bir saç havlusu ile de saçlarımın suyunu aldıktan sonra saç kurutma makinesini fişe takıp saçlarımı hızlıca kuruttum. Saçlarım kuruduktan sonra tarayarak banyodan çıktım.

Odaya geldiğimde hızlıca dolabın karşısına geçip dolabı karıştırmaya başladım ilk olarak çamaşırlarımı giymeye başladım gözüme uzun zamandır giymediğim elbisem çarptı. Bugün onu giyebilirim diye düşündüm günlük bir elbiseydi zaten dolabımda olan ikinci elbiseydi genellikle pantolon giyen biriydim ama bugün bir çılgınlık yapıp elbise giymeye karar verdim. Dizlerimin biraz üzerinde ve düz siyah bir elbiseydi her zaman ki gibi vazgeçilmezimdi siyah. Elbiseyi üzerime geçirdikten sonra altıma da siyah bir külotlu çorap giydim ne de olsa daha yaza girmemiştik. Gözlerime hafif bir makyaj yaptım saçlarımı her zaman ki gibi açık bıraktım sadelikten yanaydım.

Şoför aradığında hızla montumu üzerime giyerek ayağıma da beyaz converselerimi geçirdim. Merdivenleri inip binadan çıktığımda şoförün geldiğini gördüm arabaya doğru ilerledim, arabanın kapısını açarak arabaya bindim.

"Günaydın Arya hanım."

"Günaydın Engin bey."

"Otele gidiyoruz değil mi?"

" Evet otele gidiyoruz."

Otel biraz uzaktı zaman yoldaki şeritleri izleyerek geçmişti ne ara geldiğimizi bile anlamamıştım. Zaten geldiğimizde Flora, Isabel, Charlie, George ve Enis'in kapıda bizi beklerken bulmuştuk. Hemen arabandan inerek yanlarına doğru gittim.

( Arkadaşlar bu grupta Enis ve Arya arasında geçen konuşmalar hariç yapılan bütün konuşmalar İngilizce bilginiz olsun ama ben buraya İngilizce olarak yazmayacağım. )

"Çok bekletmedik umarım."

"Ah! Hayır bizde zaten daha inmiştik aşağıya." Dedi George.

"Harika. Kahvaltı yapmadınız değil mi?"

"Hayır yapmadık İstanbul'a gelmişken otel restoranında kahvaltımızı mahvetmek istemedik." Dedi Enis gözlerimin içine bakarak.

"Çok iyi düşünmüşsünüz boğaz kenarında bir yerde kahvaltı yapacağız ilk önce daha sonrasında da gezimize başlayacağız. Buyurun arabaya binelim daha fazla beklemeden."

Gideceğimiz restoran otele beş-on dakika uzaklıkta bir yerdeydi şöfer öyle söylemişti. Restorana geldiğimizde garsonlardan birisine ajansın adını söyleyerek rezervasyonumuzun olduğunu söylemiştik. Bizi bize uygun bir masa göstererek oraya oturmamızı söylemişlerdi. Masaya oturduktan sonra bir garson gelerek menüleri dağıttı ve neler istediğimiz sordu ben ise yabancı grubumuza yemekleri tanıtmış ve önerilerde bulunduktan sonra herkesin istediğini garsona ilettim isteklerini, aralarında sadece Enis beni şaşırtacak bir şey yapmıştı. Yine gözlerimin içine bakarak istediklerini Türkçe olarak söylemişti. Ona şaşkın gözlerle bakakalınca bana göz kırptı. Dudaklarını oynatarak ' bu daha başlangıç ' dedi. Ismarladıklarımız gelmişti herkes kendi aralarında konuşarak yemeklerini yemişlerdi ama Enis sadece bana bakıyordu ve bu beni rahatsız ediyordu. Çünkü daha önce hiç kimseyle göz göze gelmemiş ve hep gözlerimi kaçırmıştım ama bu sefer başaramıyordum o gözler o kadar tanıdıktı ki ve bana o kadar çok onu hatırlatıyordu ki bakmadan yapamıyordum.

YILLAR SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin