𝐄𝐫𝐳𝐞𝐧 •𝟗•

333 16 0
                                    

Büyük bir patlama oldu o şehirde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Büyük bir patlama oldu o şehirde. İyilik mi kazanmıştı her ay düzenlenen yarışı?

Etraf neden kar beyazına bürünmüştü ki?

İyilik tanrının yandaşıydı, kötülükse benim.

Beni bir uçurumda çıkaran adam başka bir uçuruma atabilir miydi?

Yapabilirdi.

O uçuruma seninle atlar Erzen.

O uçuruma benimle atlamasını isterdim.

"Sürükle," diye mırıldandım. "Hayat bana başka ne kötülük getirebilir ki?"

Soydam işini bitirmiş yüzümden uzaklaşmıştı. "Bilemezsin."

Çarpık bir şekilde gülümsedim. "Sen bilebilirsin yani?"

Kafasını salladı. "Konuşacağım her şeyi, yapacağım her şeyi önceden düşünürüm Erzen."

Değişikti. Karanlıktı. Kaba kesinlikle değildi ama kabaydı da. Neydi bu adam?

"Teşekkür ederim," burnumun sızısıyla yüzümü buruşturdum.

"Etme," dedi pansuman malzemelerini alıp yataktan kalkarken. "Teşekkür edilmesini sevmiyorum."

Kafamı salladım. "Bende teşekkür etmeyi sevmiyorum."

Çekmeceye koyduğu malzemeleri bırakıp bana döndü. Çarpık bir şekilde gülümsedi.

İçeriye giren Duşan'ın gözleri ilk beni buldu. Nasıl olduğumu kontrol etmek istiyordu sanırım.

İyi olduğumu gösterircesine gülümsedim.

Yüzümdeki ifadeden memnun olmuşçasına kafasını salladı ve sonra bakışlarını Soydam'a yöneltti. "Soy gelmiş."

Soy kız kardeşiydi.

İçimde garip bir karıncalanma hissettim.

Tarif edemediğim bu duygu heyecan mıydı?

İlk heyecanımı babam beni düşmanlarının masasında harcadığında tatmıştım.

Heyecan denir miydi bilmiyordum ama ilk kez birisi beni altına alacağında korku ve heyecanı hat safada hissetmiştim.

"Mekanda mı?" Soydam az önce pansuman malzemelerini koyduğu çekmeceye kalçasını yaslamıştı.

"Evet," dedi Duşan. "Erzen'i göreceği için çok heyecanlıymış. Telefonda bunu sayıklayıp durdu bende en sonunda yüzüne kapattım."

Soydam'ın dudaklarından küçük bir gülümseme geçti.

"Kardeşin ve sen o kadar zıtsın ki abi. Kız neşe sıçıyor sende muşmula gibi ortalıkta geziniyorsun." Duşan koltuğun üzerinde ki ceketi aldı. "E hadi gitmiyor muyuz?"

Soydam'ın yaslandığı çekmecenin arkasında duvara dayalı bir ayna vardı. Kendimi o aynada izledim bir süre. Toplu saçlarımın arasından çıkmış teller gözüme takıldı. Kesinlikle fazla dağınık bir görüntüydü.

Burnumda ki banta kaydı gözlerim. Nefes aldıkça kendisini hatırlatan bant bir kez daha canımı yaktı.

Kaşlarım çatık, dudaklarım kuruydu.

Kuru dudaklarımı gördüğümde bilinçsizce dilimle dudaklarımı ıslattım.

Çatık kaşlarıma anlam veremediğimden kaşlarım biraz daha çatıldı.

"Ben odaya çıkıp saçlarımı düzeltmeliyim." aynadaki yansımamdan gözlerimi ayırdım. "Biraz bekleyebilir misiniz?"

Duşan omuz silkti ve az önce montunu aldığı kanepeye oturdu.

"Dolapta Soy'un kıyafetleri var. Onlardanda giy." Soydam yüzümdeki memnuniyetsiz ifadeyi anlamıştı.

Kafamı salladım. "Teşekkür-"

"Etme." dedi Soydam hatırlatarak.

Kafamı salladım. "Özür-"

Soydam gözlerini devirdi. "Dileme."

Gülümsedim.

Merdivenlere doğru ilerledim.

Tanrım ailem beni unuttu mu?

Veya onlar için hâlâ önemli miydim?

Babamın bir lokantası vardı, herkesten gizli toplantılarını orada yapardı. Hatta o kadar gizliydi ki bunu biz bile bilmezdik.

Peki ya kardeşim? O benim hayattaki her şeyimdi ama o bile beni arama gayretine düşmemişti.

Odaya girdiğimde yatağımın dağınıklığı gözüme çarptı.

Yatağın yanını es geçerek ahşap dolaba adımladım. İçini açtığımda garip bir parfüm kokusu doldurdu burnumu.

Hoş bir kadın parfümüydü bu.

Kaşlarım çatıldı, fazla güzel bir kokuydu.

Dolapta gözüme ilk ilişen kazağı aldım. Aralık ayındaydık. Havalar soğumaya başlamıştı.

Bunu en azından kaldığım fuhuş odasından bile anlayabiliyordum.

Cama ilişti gözlerim bu kezde. Özgür müydüm sahiden? İstediğim zaman dışarı çıkıp diğer insanlar gibi yaşayabilecektim öyle değil mi?

Hayır, dedi benliğim. Tanrının sana bu kadar rahat vereceğini düşünüyorsan düşünme.

Gülümsedim. İyi kadere sahip olmayan her insanın tanrıyla bir yarışı vardı, Soydam öyle söylemişti.

Mutluluktan uzak, kedere yakın ruhum...

Kahverengi kazağı üzerime geçirdim. Dolaptan diğer aldığım siyah kotu da geçirdim ve geldiğim odadan geri çıktım.

"Öldürdünde ne oldu? Başına bir ton iş açıyorsun kardeşim." Duşan konuşuyordu.

Onları dinlemem sorun olur muydu?

Benim hakkımda konuşulan bir şeyi dinleyebilirdim.

"Başka ne yapsaydım? Kızı alıp gitmesine izin mi verseydim?" Soydam'ın çatık kaşlarını hissettim.

"Hayır veya evet."

Kaşlarım çatıldı. Hayır veya evet mi?

"Duşan kes artık." bu kez sesi sertti.

Duşan'ın alayla gülüşünü işittim. "Keseyim mi? Ailesi bile kızı umursamıyorken kendi başını beladan belaya sok ama ben keseyim öyle mi?"

"Kes dedim sana!" Soydam'ın bağırışı evde yankılandı.

Kafamda tek bir gerçek dönüyordu.

Ailesi bile kızı umursamıyorken...

Ve tanrı bir kez daha gerçekleri yüzüme vurdu.

Ve tanrı bir kez daha beni kendisine muhtaç kıldı.

Ve tanrı; bir kez daha bana acıdı.

instagram; cemre.u3
                         cemreninhikayeleri

Erzen (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin