Yalvarırım Gel

569 26 1
                                    

_Ya saçmalama hayır. Her gün niye geliyim? Hem Layla bu kadar gelmiyor yanına.
_Ya evet ama.
_Aması yok. Hem benim işlerim var seninde antrenmanların asmak için bahane arama.
_Ella
_Kapatıyorum Kylian, iyi çalışmalar.

Kapıdan geri girdiğimde tekrar masanın başına geçmiştim.

Düzenlenmesi gereken birkaç evrakı düzenleyip arşive gitmesi gerekenleri arkaya götürmüştüm.

O sırada Layla mesaj atmıştı. Tekrar masaya geçip mesajına karşılık verdim.

_Ella bugün yine hangi alemdesin. Hatty Potter var mı? Ya da biraz Colleen Hoover?
_Unutturma da sana biraz kitap getireyim.
_İnan bana getirsen de okuyabilsem. O kadar yoğunum ki. Yarınki ödevimin sağlamlık testinden geçmesi gerek. Ama bugün denediğimde parçalandığı için yarına ödevi tekrardan yapmam lazım.
_Ov bu gerçekten de çok kötü. Umarım bitirebilirsin.
_Umarım.
_Yardıma ihtiyacın olursa söyle olur mu? Yani bir şey anlamasam da belki...
_Anladım ben seni. Teşekkür ederim.
_Hadi sana kolay gelsin.

Arkaya geçip kendime güzel bir kahve demledim. Saate baktığımda neredeyse iki olmuştu.

Hem önümdeki kitabı okuyup hem de kahvemi içiyordum.

Ne kadar geçtiğini anlamadığın bir süre sonra önümdeki masaya bir el kondu.

Anlık olarak yerimden sıçradığımda kafamı kaldırdığımda Mbappe'yi görmüştüm. Fısıldıyatak:

_Ne işin var senin burada?
_Ne yapayım, son dört gündür beni geçiştiriyorsun. Ben de çareyi yanına gelerek buldum.
_İlk önce sessiz ol biraz, burası kütüphane. İkincisi gelmeden önce haber verseydin daha iyi olmaz mıydı?
_O zaman benden kaçardın.
_Senden falan kaçmıyorum.
_Yoksa konservatuar olayı ile mi alakalı.
_Ya hayır ne saçmalıyorsun sen, dediğimde sesini azaltmadığı için onu kolundan sürükleyip kapının önüne çıkarmıştım.

O sırada ona bir telefon gelmişti ve benden özür dileyerek telefonu açtı.

Surat ifadeleri yavaş yavaş sıçtığını gösterdiğinde ben de ne konuştuklarını duymaya çalışıyordum ama gelen tek ses uğultuydu.

Telefonu kapattıktan sonra bir kaç küfür savurdu.

_Ne oldu?
_Akşama bir davet vardı bir nişan için ama ben unuttum. Layla'ya da haber vermedim. Basına kapalı olacağı için gelebilirdi.
_İnan bana Layla bugün haber verseydin bile gelemez.
_Ne var, ne oldu ki?
_Bir ödevi var yarına ama başına bir şeyler gelmiş kısaca ve tekrar yapması gerek. Bugün tekrardan yapıyor. Ondan boş zamanı yoktu. Sabah konuşmuştuk?

Derin bir nefes alıp biraz düşündü. Sonra bana dönüp "Tamam şimdi benimle eve geliyorsun. Akşam için hazırlanıyorum ve benimle gelirsin." dediğinde kafamı iki yana salladım.

_Hayır olmaz delirdin mi? Hem ben çalışıyorum daha bitmedi işim. Ne yapacağım seninle akşam gelip. Tek başına gitsen?
_Sence tek başıma gidebilsem bu kadar problem yapar mıyım? Nolur El izin al, bir şey yap. Bak her şeyi halledeceğim. Nolur, çok ihtiyacım var.

Bana bakınca kafamı iki yana sallarken "Tamam izin almaya çalışacağım şimdi bekle." demiştim.

Bana sarılıp yanağımı öptü ve "Arabada bekliyorum seni" demişti.

Gidip müdüre acil izin alman gerektiğini söylemiştin.

O ise bana izin verebileceğini ama ay sonuna kadar bir kez daha çıkmamam gerektiğini tembihlemişti.

En azından ayın bitmesine on gün vardı.

Her neyse hemen eşyalarımı toplayıp arabaya bindim.

Mbappe çok hızlı bir şekilde eve sürmüştü ve yaklaşık on beş dakika içinde varmıştık.

Beni misafir odalarından birine götürüp havlu ve bornoz vermişti.

Hatta sonrasında giyeceğim kıyafet gelene kadar giymem için kendi tişört ve eşofmanını getirmişti.

Saat üç buçukta banyodan çıkmış, Mbappe'nin kıyafetlerini gitmiş bir şekilde salonda oturuyordum.

O da yanıma indiğinde elinde soğuk kahve vardı. Birini bana uzattığını ortalıkta teşekkür ediyordum.

O ise gülüp " Sana kıyafet ve ayakkabı söyledim. Ayrıca makyaj yapmak istersen diye bir sürü şey daha ben pek anlamam ama. Hepsi birazdan burada olur" dediğinde çok abarttınız düşünmeye başlamıştım.

_Çok abarttın. Giderken bana uğradık giyerdim bi elbise.
_İnan bana oraya gidince benim aldığım elbisenin ne kadar sade kaldığımı göreceksin.
_Tamam bari ben ödeseydim.
_Deli misin sen. Hediyem olarak düşün. Zaten ben davet ettim seni. Ondan.

Mutfağa gidip atıştırmalık için bir şeyler bulduğumda Mbappe'de kendine smoothie yapmıştı.

O onu içerken ben ise sandiviç gömüyordum.

_Gerçekten tebrik ediyorum. O kadar yiyip bu kadar zayıf kalman.
_Metabolizmam hızlı ne yapayım?
_Bu arada üstündekiler yakışmış.
_Tabi oğlum mavi renk açtı beni. Ayrı yakıştı, demiştim.

O ise kapının çalmasıyla hemen kapıya koşmuştu.

Ben de arkasından gitğimde ona verilenlerin alıp beni götürdüğü odaya yöneldi.

Yatağın üzerine hem kutuları hem de poşetleri bırakmıştı.

Ona tekrardan teşekkür ettiğimde "Giyindikten sonra yanıma gel. O elbiseye hangi takımımı giymem gerektiğini konusunda yardıma ihtiyacım var." demişti.

Kafamı sallayıp odadan çıkışını izledim.

Büyük kutuyu açtığımda içinden yere kadar uzanan askıları taşlı yeşil bir elbise çıkmıştı.

Kenarında çok derin olmayan bir yırtmacı vardı. Ayrıca öne doğru düşen bir göğüs kısmı olduğu için burası dekolteliydi.

Arkasına baktığımda ise sırtı iplerle çevriliydi. Umarım bunu tek başıma giyebilirdim.

Diğer kutudan ise siyah önü açık topuklular çıkmıştı.

Hemen kıyafetleri giyinip saçlarımı düzleştirmiştim.
Poşetin içindeki malzemeler benimkilerden de iyiydi.

Hemen onunla da elbiseye uyan bir makyaj yapıp gidip en küçük kutuyu açtım.

Onun içinden de uzun küpeler ve o takımın kolyesi çıkmıştı.

Oradakilerin de takıp elime ayakkabılarımı alarak Mabppe'nin odasına gittim.

Kapısını çaldığımda gel sesini duyunca içeriye girdim.

O beni süzerken ben de tırnaklarımla oynuyordum.

_Çok güzel olmuşsun.
_Evet biliyorum baya güzelim.
_Çok mütevazisin ya.
_Ya ya aynen öyle. Neyse hadi artık şuna bir şeyler bulalım, dediğimde beni odasının içindeki başka bir odaya götürdü.

Buradaki tüm duvarlar dolaplarla kaplıydı. Bana bir tarafını açıp hangisini giymesi gerektiğini sormuştu.

Ben de ona laciverti alakasız olacağını ondan siyah giyinmesini söylemiştim.

İçindeki gömleğine siyah olması konusunda ısrarcı davranmıştım.

Onu sonunda ikna ettiğimde giyinmesini için odadan çıkmıştım.

On dakika sonra salona indiğinde ben de Layla olanları mesaj atmıştım.

O da sorun olmadığını yazmıştı. Umarım gerçekten sorun olmazdı.

_Bak demiştim sana çok yakıştı renkler.
_Sen bana yakıştın asıl (Ella duymadı)
_Anlamadım ne dedin?
_Dedim ki senin renklerin bana yakıştı.
_Düm düz siyah giydin. Konuşma bence.

_Yürü artık çıkmamız lazım, hadi diyerek kapıya yöneltmişti.

Bu sırada ise belimden tutuyordu ve çığlık atmamak için kendimi tutuyordum

Hearts Adore / Kylian MbappeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin