Rüya Selis Alaner,
Mutlu olmak için dünya üzerinde yüzlerce sebep var. Sevgiyi kalplerde, huzuru içimizde yaşamamıza sebep olacak birçok şey var. Hayat böyle bir şey. Bizi mutsuz ettiği anlarda bile ufak şeylerle nasıl mutlu olabileceğimizi gösterir.
"Selis!" Diye bağırdı abim. "Haydi in aşağıya artık!"
"Geliyorum!" Diye seslendikten sonda çantamı elime aldığım gibi aşağıya koşmaya başladım. Saçlarım yine kabaracaktı büyük ihtimalle ama umrumda değildi.
"Koşma artık!" Dedi annem yanıma gelerek. Kıkırdayıp yanağına bir öpücük bıraktım. "Deli kız."
Bu annem. Ayla Alaner. 52 yaşında gençliğinin baharını yaşayan bir kadın. Kendisi bir İskoç. Mükemmel bir sahil kasabasında yaşarken okumak için Türkiye'ye geliyor ve burada babamla tanışıyor. Büyük aşk babamın onun parasını hırsızlardan kurtarması ile başlıyor.
"Ulen ergeleler!" Diye bağırmış dedem Asaf. "Nereye gidiyorsunuz gelin ele buraya!" Ha unutmuşken babamlar Trakyalı.
"Ne oldu baba?" Demiş babam. O sırada annem ağlıyormuş ama çantayı da bırakmıyormuş. Babam annemi görünce hızla birinci katın balkonundan atlayıp çantasını iki hırsızdan kurtarmış. Tabi daha sonra ayağı kırıldığı için üç hafta evde yatmak zorunda kalmış ama olsun, onun için bu önemli değilmiş. Ve annemle birbirlerine ilk o anda vurulmuşlar.
"Oturda yemek ye." elimi tutup beni sofraya yaklaştırdığınde eğilip yanağına bir öpücük bıraktım. Bu babam. Suphi Alaner. Kendisi 54 yaşında emekli bir polis. O dediğim gibi Trakyalı. Bütün hayatı orada geçmiş. Tabi annem izmirde okumak isteyince gençlik aşkının verdiği bir delilik ile onun peşine takılıp ilk defa aile evinden uzaklaşmış babam. Ben ve kardeşlerim, Hepimiz izmirde doğduk. 5 sene öncesine kadarda oradaydık.
"Çıkmamız gerekiyor babacığım." Dedim gülümseyerek.
"İyi dikkat et kendine de şu kapçık ağızlıya da." Dedi gülerek.
"Ayıp oluyor baba!" Bu Eflah Alaner. Kendisi 15 yaşında profesyonel Beşiktaş oyuncusu. Dokuz yaşından beri futbola merak salan Eflah, on yaşında istanbula taşınmamız üzerine Beşiktaş'ın akademisinde eğitim görmeye başlamıştı. Ve beş senede kendini çok hızlı geliştirip daha 15 yaşındayken u17 takımına girmeyi başarmıştı. "Sen şu kızına bak!"
"Bana bulaşma Eflah!" Bu Eflal Alaner. Eflal, Eflah'ın biricik ikiz kardeşi. Tamam, burası yalandı. Birbirlerini hiç sevmezler ama ikiz oldukları doğru.
"Çok konuşma bücür," dedim ve yanağını öptüm. "Kahvaltını yaptıktan sonra doğrudan keman kursuna. Kurs çıkışı kaçmak, arkadaşlarla dışarı çıkmak yok."
"Peki abla!" Dedi göz devirerek.
"Biz çıktık o zaman." Diyerek ayakkabımı giyiyordum.
"Paraya ihtiyacın var mı abicim?" Bu abim Ekin Alaner. Kendisi 26 yaşında bir kalp cerrahı. Oldukça yakışıklı ve zeki bir adam.
"Hayır abi," dedim gülümseyerek. "Unuttun mu artık bende çalışıyorum."
"Unutmadım minik fare." Diyip saçlarımı öptü. "Eflah'ın yanında çok oyalanma, işe de geç kalma. Tamam mı?"
"Tamam." Dedikten sonra arkama döndüm ve Eflah'ın peşinden koştum. "Beni bekle biraz!" Dediğimde Eflah beni takmadan bisikletine bindi bile. "Haylaz çocuk." Diyerek göz devirdikten sonra bisikletimle bende ona yetiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFDÂL
Teen FictionHayatın içinden söküp getirdikleri ile yaşar, hayallere tutunur, gerçeklerle varolursun. Bir pasta mumunu üflemek kadar kolaydır her şey. Oysa o mumları özel yapandır, dilekler. Bakmayı değil, görmeyi bileceksin bu hayatta. Çünkü bilirim ki: Baktık...