19. Bölüm

17 3 2
                                    

Rüya Selis Alaner,

İstanbuldaydım.

Dün yola çıkıp gece vakti buraya gelmiştik. Bir polis karakolunda, camın arkasında duran adamı izliyordum. Polislere verdiği ifadeleri yanımda oturan bir analizci kontrol ediyor, bir yandan adamın hareketlerinden gerçeği anlamaya çalışıyordu. Ve onun yönlendirmelerine göre şunu diyebilirdim ki: Adam kesinlikle doğruları anlatıyordu.

İfadesinde çelişen hiçbir şey yoktu. Toprak abiyi vuran maskeli oydu. Dövmesi, boyu ve kilosu eşleşiyordu.

"Onu neden vurdun?" Biraz iri olan polis memurunun sorusu üzerine ofladı. Elini yüzüne kapattı.

"Borcum vardı! Eğer onu öldürürsem borcumu sileceklerdi, yapmak zorundaydım. Ben normalde... Ben normalde karıncayı bile incitemem! Eğer borcumu silmezlerse ben ölürdüm çünkü bunlar o kadar da masum adamlar değiller."

"Kimden bahsediyorsun? İsim ver artık." Dedi kadın polis öfkeyle. "Dakikalardır bir ton şey anlattın ama isim verdiğin yok!"

"Ben," yutkundu. "İsim veremem."

"Şimdi kafayı yiyeceğim!" Diye homurdandım. Odanın bir diğer tarafında olan savcı gözlerini benim üzerime dikti. Sarışın bir kadındı.

"Sakin ol," dedi bana dönerek. "Konuşacaktır elbette."

"Polis memurları dakikalardır isim alamıyorlar ağzından," dedim öfkeyle. "Nasıl olacak o?"

Kadın sorularım üzerine dönüp yanındaki memura baktı. "Avukat haklı," dedi. "Böyle olmayacak. Ben dahil oluyorum."

"Sayın Savcım-" adam daha bir şey söylemeden odadan çıktığında şaşkınca arkasından baktım. "Şimdi yandık. Alaz komiser bizi yakacak."

"Ne için?"

Gözleriyle kadını gösterdi. "Normalde aylar önce cumhuriyet savcısı olması gerekirdi ancak doğum yapacağı için ertelendi. Şu anda teknik olarak işi başında değil, içeri girmesi doğru olmaz."

"Birisi onu durdurmayacak mı?"

"Lara Korel'e kafa tutmak mı?" Dedi polis memuru gülerek. "Ben canıma susamadım." Bahsedilen Savcı içeri girdiğinde polis memurundan gözlerimi çekip sorgu odasına döndüm.

Adamın tam karşısına geçip oturduğunda sorguda ki memurlar şaşkınca ona bakıyordu. Savcı ise onlara değil karşısında duran adama bakıyordu. "Cumhuriyet Savcısı Lara Korel," dedi adamın gözlerinin içine bakarken. "Ve eğer konuşmayı reddedersen korkman gereken kişi adını vermediğin o şahıs değil, ben olmalıyım."

"Beni öldürür!"

"Bundan sonra bir hayatın olacağını mı düşünüyorsun?" Dedi kadın ileri atılıp gözlerini kısarak karşısında duran adama bakarken. "Aptal mısın sen? Adam öldürmeye teşebbüsten en az 30 yıl ceza yersin, basitçe kurtulabileceğin bir şey mi bu? Hadi ölmeden çıktın oradan, ne olacak? Ben sana söyleyeyim, hayatın bitecek. Sen şu saatten sonra nefes alsanda ölü bir adamsın. O yüzden şimdi konuş ve benim işimi kolaylaştır. Kolaylaştır ki en azından hayatını biraz daha yaşanır bir hâle getireyim."

"Beni koruyamazsın."

"Ben insanları korumak ve güvenliğini sağlamak için buradayım. O yüzden bırak zevzekliği. Konuş." Kadının cümleleri kurarken bile öyle güçlü bir yanı vardı ki insan ister istemez hayran kalıyordu. Güzel olmasının yanında güçlü birisiydi. Her anlamda.

EFDÂL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin