11. Bölüm

21 4 0
                                    

Rüya Selis Alaner,

   Bazen hayatınızda öyle dönemler içerisine girersiniz ki kendinize duyduğunuz nefret, yaptığınız haksızlıklar ileride bir kılıç olur keser boğazınızı. Yumru olur oturur göğsünüze.

   O dönemden arındığınız ilk an dersiniz ki: Neden bunu kendime yaptım ben?

   Cevabını ararsınız ancak bulamazsınız. O boşluğu ise kendi bahaneleriniz ile doldurmaya çalışırsınız. Şu bana şöyle davrandı, bu bana şöyle dedi, o beni sevmedi. Bahaneler... Oysa yapmanız gereken tek şey sadece kendinizi sevmekti. O an en çok siz sevmelisiniz kendinizi.

   Ben çok geç farkettim bunu. Ege sayesinde. Sizin belki de ellerinizden tutan bir Egeniz yoktur. Belki de bir kitap karakteri olsam, beni yazan kişi yerimde olmayı dilerdi. Belki de o da bir şeyleri farkedebilmek, acısını dindirebilmek için yazardı beni. Belki de birileri onun yaralarını sarmak için çabalamadığı için yazardı Ege'ye ait her şeyi.

   Eğer bir kitap karakteri olsaydık, Ege o kitabın en az kusuru olan karakteri olurdu. Belki de kusursuz, bilemiyorum.

   Ve biz şimdi onca güzel şeye rağmen kavga ediyorduk. Daha bugün ona benim ellerimi bırakmaması için tabiri caizse yalvarmıştım. O bana ait şeyleri öylece silmiyordu, şimdi benimde ellerimi bırakmaz ve beni silmezdi biliyorum ama onunla tartışmak bile bana kendimi kötü hissettiriyordu.

   Ege'ye o cümleleri kurduktan sonra mesaj kutusuna girmeye ve mesajlarını okumaya cesaretim yoktu. Bu sebeple Whatsapp'dan çıkmıştım ve yatağıma girip uyumuştum. Ve yarım saat önce uyanmıştım. Bugün işe gitmeyecek olmanın verdiği rahatlıkla uyanmış olsam da, aklıma mesajlar gelince huzursuz olmuştum.

   Telefona baktığımda Ege'den yedi cevapsız çağrı görmüştüm. Mesaj kutumda ise tek bir mesaj vardı.

   Yarın konuşmak istersen yanıma gel, belli ki uyudun, uyumadıysan bile zorlamayacağım. İyi geceler.”

   Mesajını okuduktan sonra kendimi bir tık daha kötü hissettim. Telefonumu da alıp direk aşağıya inmiştim. Herkes bir telaş içinde etrafta geziniyordu.

   "Günaydın." Dedi beni gören abim. Dün onunla neredeyse hiç konuşamamıştık.

   "Günaydın." Dedim ruhsuz bir sesle.

   "Hasta mısın sen?" Dedi elinde ki tabakları bırakıp yanıma geldi ve beni de kendisiyle birlikte mutfağa sürükledi.

   "Yok," dedim. "Değilim."

   "Ne oldu?" Diye sordu abim, anlamıştı ruh halimden. Ona uzun uzun anlatmak yerine mesajları açtım ve gösterdim. Abim bir süre mesajları okuduktan sonra derin bir nefes aldı ve bana döndü.

   Merhametle bakıyordu gözlerime. "Odana geldim dün ama uyumuştun, bende Ege'nin aradığını gördüm ama sorun olduğunu düşünmedim." Diye açıkladığında başımı olumlu anlamda salladım. "Sarılmak ister misin?" Başımı olumlu anlamda salladım tekrar.

   Uzanıp beni kolları arasına aldığında gözlerim doldu. "Hem onu hem de kendimi kırıp duruyorum sürekli. Beni alttan alıyor hep. Önceden olsa kesin giderdi bence. Şimdi ise ben ona kavga etsekte gitme dedim ya, giderse vicdan yapar. Gitmez şimdi. Daha çok kırılır öyle."

EFDÂL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin