dört

45 5 16
                                    

Uzay...

"Bir inemedin be, oğlum." Yurttan çıkış izinlerini alırken bir yandan da telefonda Yankı ile konuşuyordum. Son imzayı da attıktan sonra müdire izin verdi ve çıkış yaptım.

Kapıdaki arabaya ilerledikten sonra ön koltuğu açıp bindim, büyük ihtimalle Yankı Çınar 'ı oturmasın diye tembihlemişti. "Hoş geldin, güzellik." Yankı burnumu sıkarak konuştuktan sonra Çınar arka koltuktan öne zıplayıp yanağımı öptü.

"Beni bu kadar özlediğinizi bilmiyordum." dedim ve güldüm. Telefonumu açıp konumu girdikten sonra telefonu, telefon tutacağına taktım. Yankı bir yandan konuma bakıyor bir yandan da benimle muhabbet ediyordu.

"Yani bu çocuk hakkında bildiklerin neler?" demesiyle durdum, düşündüm. Cidden ne biliyorum ben aq? Hiçbir şeyini bilmediğim bir adamın evine gidiyorum, malım galiba.

"Adresini, okulunu, yaşını, adını, arkadaşlarını, numarasını, ayrıca alkol dayanıklılığı sıfır, annesi babası yok, arkadaşlarıyla çok yakın, Argın onun İyiliği için her şeyi yapıyor, Ülker ise eğelence kaynağı, teyzelerine yük olmamak için tek yaşıyor, gece üçten önce uyumuyor ve çok yavşak."

Hakkında bildiğim şeyler dizisi bittikten sonra Çınar bana yaklaşıp, "Uzay'ım sen çocuğu ezberlemişşsin." dedi. Yankı gülüp "Vay be!" diye bağırıp ıslık çaldıktan sonra gözlerimi dinlendirmek için kapadım.

Yanağıma yediğim fiske ile gözlerimi açtım, "Oğlum arada uyu." Yankı konuştuktan sonra geldiğimizi anladım ve kemeri açtım. Karşımdakş apartmana bakarken bir şeyi yeni fark ettim. KAÇINCI KAT OLDUĞUNU SORMADIM AMK!!?!?;?;?;(!*81! *(1+*+2;*2!#

Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim, zile ulaştım. Zaten üstünde adlar yazıyormuş. Ben mi çok malım, yoksa hayat mı kolay? Gece Dolunay yazan isime tıkladım.

Adının Gece olmasının en büyük sebebi büyük ihtimalle soy adıydı. Açıkçası hoş, mesela benim gibi Uzay Parlayıverdi değil. Hadi parladım orasını anladım, niye veriyorsun? Parlayıverdi ne abi çok düşündünüz mü?

Zilden kaçıncı kat olduğunu sayıp asansöre bindim, kapılar karşılıklıydı. Asansörden on ikinci katı tıklayıp, yukarı çıkmayın bekledim. Düşünsenize şu binada asansör bozuluyor, eziyet.

Kapılara baktım, yirmi üç numara Ülker Duman, yirmi dört numara Gece Dolunay. "Burası." deyip bizimkilere gelin işareti yaptım. Hâlâ etrafa bakıyolardı. "Gece zengin miydi?" dedi, Yankı.

"Bilmem." diye yanıt verdikten sonra zile bastım. Gece değil ama teyzeleri öyleydi büyük ihtimalle. Argın gözlerini ovuşturarak kapıyı açtı, şirin görüntüsüne gülümseyip saçlarını karıştırdım.

"Günaydın, Argın." dedim. Esneyerek tahminimce salona doğru ilerledi, ayakkabılarımızı çıkarıktan sonra biz de geçtik. "Günaydın, lütfen ben biraz daha uyuyayım." dedi.

Argın'a bakıp haline üzüldüm biraz, o yüzden Çınar'a döndüm. "Argın'a yardım et, ateşini ölç, ateşi varsa ıslak bez koy, bir şey olursa bizi çağır. En önemlisi o senden büyük saygısızlık yapma." Çınar ellerini havaya kaldırarak konuştu.

"Tamamdır aşkım, iste yeter." Çınar'a öldürücü bakışlarımı atarken bana dil çıkarmasıyla Yankı çok yüksek olmayan ama otoriter sesiyle "Çınar, ne konuştuk biz? Şımarma." dedi.

Çınar, "Peki." deyip ileride duran ateş ölçeri aldı. Argın bize şaşkın şaşkın bakarken, "Sorun yok, normal halimiz." dedim. Gülümseyip kafa salladı ve "Argın ve Ülker koridorun sonunda sağdaki odada uyuyorlar." dedi.

"Birlikte mi uyuyorlar?" Yankı'nın şaşırmış ses tonuyla Çınar gülümsedi. "Neden abi, sen Uzay abiyi kucağına bile oturtuyorsun?" Tepem atarken Çınar'a dönüp nefes verdim.

"Ne yeri, ne zamanı Çınar(?)" Yankı'nın bileğinden tutup sürükledim. "Kardeşinden nefret ediyorum." Kapının kolunu tam açıyordum ki konuştu. "Ne tesadüf ben de." dedi.

İçeri girdikten sonra üstüne yorgan örten ikiliye baktım. Hadi ama ateşi varken örtünmemesi gerektiğini herkes bilir. Adımlayıp elimi Gece'nin boynuna koyup yutkundum. Aynısını Ülker 'e yapan Yankı'yı izledim. "Yanıyor."

"Yanıyor." Aynı anda konuşup, yorganı kaldırdık.  Ülker uyanırken Gece hâlâ uyuyordu. Ülker kendine geldiği gibi yüzümüze bakıp, "Kimsiniz, Argın nerede?" dedi. Hafif afalladım, çünkü Gece kadar konuşkan birinin benden bahsetmemesi çok garipti.

"Uzay ben, o da Yankı." dedim. Ülker rahatlamış bir nefes verip, "Hee rastgele çocuk." dedi. RASTGELE ÇOCUK DA NE OLUYOR? Ateş ölçeri alıp Gece'nin alnına dayadım. "Otuz dokuz nokta sekiz." dedim.

LA HAVALE GEÇİRİYON, UYANSANSANA. Sonra da Ülker'in alnına koyduğum ateş ölçerde yazan dereceye baktım. "Otuz sekiz buçuk." dedim. Yankı Ülker'e dönüp, "Islatıp üstünüze koyabileceğimiz bezler nerede?" dedi.

Ülker ayaklanmış yürürken bir süre sonra bir bağırış duydum. "Çınar!" Kafamı kapıdan uzatıp bakmaya başladım. "Çınar, sana dedim ki; 'Çocuğa göz kulak ol.' NEDEN ÇOCUĞU ÖPMEYİ DENİYORSUN?" Yankı son derece sinirlenmiş bir şekilde bağırırken gözüm yanlarında duran Ülker'e kaydı gözlerinden alev fışkırıyordu.

Sakin ol Uzay, kesinlikle ateşi olduğu için öyle evet. Çınar son derece rahat bir şekilde, "Ateşine bakıyordum." dedi. Yankı daha da sinirlenirken "Ateş ölçerle baksaydın." diye cevap verdi. Sabahtan beri bizden azar yiyen çınar en sonunda büyük ihtimalle dayanamadı ve ayağa kalktı.

"Ateş ölçeri aldığınız için olabilir mi acaba? Müneccim boku mu yedim ben, vahiyle mi gelecek bu çocuğun ateşi bana?" yanlış anlaşılmadan dolayı içeri adımlayıp kapıyı kapadım.

Ülkerin yanına ulaştıktan sonra"Bezler." dedim. Benim konuşmamdan sonra kendine gelip devam etti. İki farklı kap ve bir sürü bez çıkardı. "Ben Yankı'yla içeride dururum, alan daha geniş olur. Daha kolay ilgilenirsiniz." dedi ve geri salona döndü.

Lavabo olduğunu düşündüğüm odaya girip buz gibi suyu kaba doldurdum, beş bezi de içine atıp odaya doğru ilerledim. Kollarına bez koymak için üzerindeki sweatı çıkarmalıydım, hayat neden bu kadar zor?

Sweatı eteklerinden tutup uyandırmamayı deniyerek yavaşça kaldırdım. Çoktan on biri geçen saate bakıp, istesem de yarın okula gidemeyeceğimi fark ettim. Çınar üzülmedi ama Yankı'yı bilemiyorum.

Çıkardığım sweatı kenara bıraktım. Bakma, bakma, Uzay, uzaklaştır oğlum. Ben bakmadım Allah'ım onun vücudu bana baktı. Acaba cidden gay miyim ya? Kesin öyleyim.

Gözlerimi daha çok minibüs tacizcisi dayılar gibi gezdirmeden bezi sıkıp boynuna bıraktım. Öbür ikisini de kollarının altına sıkıştırdım. En son alnına da koyduktan sonra kalan bir bezi de sıkıp vücuduna değdirmeye başladım.

Karnına denk gelen bezle hafif gözlerini aralayıp bana baktı.

-
-
-

Bakar o sen karisma

neyse tirnagim kirildi yazmaj cok xor nadil yb yazcan bilmiyom

Ne diyon (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin