yirmi+dört

17 4 29
                                    

|Yankı|

Arabayı park edip müziği dinlemeye devam ettim. Sunucu konuştu, "Sıradaki şarkımız bütün sevip de hata yapanlar için..." Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Şarkıyı merak ettim. "Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce, güzel yüzün yanakların ıslanır..." diye başladı şarkı. "Sen ağlama..." diye mırıldandım ve önümdeki havalimanına döndüm.

Sona birazdan inecekti. Uçağı gökyüzünde dolanıyordu, yavaş yavaş inişe geçti. Şarkıya eşlik ediyordum ve havalimanının girişine bakıyordum. "Yollarıma taş koysalar döneceğim, gözlerinden yaşlarını sileceğim..." diye mırıldandım ve şarkı bitti. Sona eminim ki üstüne hırka bile almadan gelmişti, burayı İzmir gibi sanardı o.

Arka koltuğa bıraktığım hırkayı alıp gülümsedim ve arabadan çıktım. O sırada Sona kapıdan valiziyle çıktı. Gülümseyerek bana doğru koşmaya başladı, tebessüm edip kollarımı açtım. Valizini bırakıp koşmaya devam etti. Belime sarıldı, çünkü bpyu sadece oraya yetiyordu. Yavaş yavaş yanıma gelen valizi ayağımla durdurdum.

Hırkayı sırtına bıraktım, kafasını kaldırıp bana baktı. Sonucu ne olacak bilmiyordum ama elimi yanağına koydum ve uzunca öptüm. Geri çekildiğimde Sona şaşkınlıktan dudakları aralı bir şekilde duruyordu. "Hırkanı giy." dedim. Kollarını geçirip şaşkınca bakmaya devam etti.

Arabaya bindikten sonra "Beni neden öptün?" dedi. Anahtarı çevirip arabayı çalıştırdım. "İçimden geldi." Sözlerimden sonra sessizlik oluştu, yine sessizliği bölen Sona'ydı. "Yine sana aşık olmamı sağlayıp gidecek misin?" dedi. Arabayı kenara çektim. "Bu sefer kaçmayacağım." dedim.

"Neden sana inanayım ki?" dedi cebindeki sigara paketini çıkartırken. İçinden bir sigara alıp yaktı. "Bana da versene, ufaklık." dedim. Bomboş bir arazide arabanın içinde sigara içiyorduk. Sigarayı elime verdi, dişlerimin arasına tutuşturdum. Yakmak için çakmağını kaldırdı, yüzüne doğru dönüp sigaramı önün sigarasına bastırdım.

Yanan sigaramı elimin arasına aldım ve geri yerime geçtim. Şaşkın şaşkın bakıyordu. Dumanımı yüzüne doğru üfledim. "Gitmiyorum. Hem de hiçbir yere, peşinden geleceğim. İstediğin kadar reddet, her gün sorarım. Sonunda sevgilim olacaksın." Sigaramı geri ağzıma tutuşturup telefonu elime aldım.

Uzay arıyordu. "Evet arabadayız, geliyoruz." dedim. Almam için bir şeyler söyledikten sonra telefonu kapattı, Sona hâlâ bana bakıyordu. "Yüzümü çok mu yakışıklı buldun?" dedim gülerek. Külünü camdan aşağı atıp, geri döndü. "Sana inanmak istememe rağmen, neden bu kadar seni arzuluyorum?" dedi.

Sona hiçbir şeyi sormaktan çekinmedi, özellikle bana karşı. "Cevap basit..." dedim. "Bana aşıksın da ondan." saçlarını karıştırdım. Biten sigaramı boş yola atıp, hâlâ sigarayı içen çocuğa döndüm. Kapıyı açıp indi ve arabanın kamputuna yaslandı. Yanına oturdum, sigarasını atıp ezdi. "Gerçekten sana aşık mıyım?" dedi. "Bilmiyor muydun?" dedim, sorgulayıcı bir şekilde. Önünde durdum ve kollarımı iki yanına koydum.

Arabaya doğru yaslanmaya başladı, aşağıdan bakarak konuştu. Hassiktir bu bakış. "Atlattım sanmıştım." dedi. "Atlatamamışsın." dedim. Bana aşağıdan böyle bakarken sakin kalmak çok zordu. "Atlatmak istemiyorum." dedi. Kafasını geri atıp kısık gözlerle bana baktı, tamamen arabaya yaslanmıştı artık. Sokakta yıldızlar ve biz dışında hiçbir şey yoktu. Ev bile.

"Abin bizi bekliyor." dedim. "Birazcık beklemekten bir şey olmaz bence." dedi. Gözleri parlıyordu. Boynuna buseler bıraktıktan sonra kalkıp, elimi uzattım. "Sokağın ortasındayız." dedim. Kalkıp tekrar koltuğuna geçti.

"Seninle mi kalacağım?" dedi. "Evet, ufaklık." diye mırıldandım. Hmm diye bir mırıltı çıkardı, elimi bacağına koydum. Eliyle elime vurup, "Oynaşma!" diye bağırdı. Kıkırdayıp elini tuttum ve bacağına bıraktım. "Pantolonun çok güzelmiş, bugün çıkartma şerefini bana verir misin?" dedim. Onu sinir etmeye bayılıyorum.

"Ya sen ne diyorsun, elin dursa ağzın durmuyor!" dedi ve ofladı. "Sen bir etkilendin sanki." dedim hâlâ tuttuğum eliyle oynarken. "Of, sus ya..." dedi ve elimi bıraktı, kollarını birleştirip bana arkasını döndü. Bu sefer elimi sweatının içinden beline koyup bel oyuntularıyla oynamaya başladım. "Ya sen arabanı sürsene, iyice şımardın." dedi ve tekrar ofladı. "Oynama benimle." dedi.

"Ama ben oyun istiyorum." dedim dudaklarımı büzerek. Bana dönüp, tip tip baktı. Gözlerinin dudaklarıma kaydığını fark ettiğimde gülümsedim. "Gözlerine sahip çık, ufaklık." dedim. Tekrar ofladı. Gece'nin evinin önünde durduk. Bildiğim isimlere bakıp zili çaldım. Dış kapı açılınca Sona'ya geçmesi için elimi uzattım. Göz devirip geçti. Koşarak zıplaya zıplaya, merdivenleri çıktı.

"Ufaklık, düşeceksin." Arkasından bağırıp gülümsedim, çok şirindi bu hareketleri.  Kapıdaki abisine sarıldı. Sonrasında zıplayarak Gece'ye sarıldı. Girişten gülümseyerek izledim, Uzay "Hoş geldin." dedi. "Hoş buldum..." dedim ve kollarımı açtım.

Uzay bana sarılınca Sona tip tip baktı. Dil çıkarıp salona kaçtı, baş belası. Uzay yemek yaparken, Gece masayı kuruyordu. Koltuğa zıplamayı deniyen küçük kediye baktım, üç aylık falandı. Elimi uzattım, üstüne çıkıp bana baktı. Kaldırıp kucağıma bıraktım. Sona aniden yanıma ışınlanıp kediyi benden aldı ve oynamaya başladı.

"Adı ne kedinin?" diye sordu bana. "Hikaru." diye mırıldandım. "Işık?" dedi ve gülümsedi. Kedi miyavlamayı deniyordu ama daha çok bağırıyor gibiydi. "Ufaklık." dedim, bakışları bana kaydı. "Kedi severken bile bu kadar güzel gözükmeyi nasıl başarıyorsun?" Aniden öksürmeye başlamasıyla kahkaha attım.

"Gülmesene ya!" diye bağırıp yastığı fırlattı, kedi şok içerisinde izliyordu. Yemekten sonra ikimiz de eve gitmek için arabadaydık. "Beni sevdiğini söylesene."  dedi. "Seni seviyorum, ufaklık." Gülümsedi ve radyonun sesini yükseltti. Until I found you, çalıyordu. Eve varmamızla Mete kapının önüne çıkıp koştu. Sona'yı canlı olarak ilk defa görüyordu.

İkisi sarılarken Çınar'ın omzuna kolumu attım. "Kırk yıl abinin sevgilisi ile sevgilin sarılacak deselerdi, inanmazdım." dedi Çınar. Gülümsüyordu bir yandan da. "İyi anlaşmaları güzel." dedim. Yanılmışım, özlem gidermeyi beklediğim çocuk Mete ile playstation oynuyordu.

Çınar kendini ilgisizlikten yerden yere vurup ağlıyordu, ben ise odamda odun gibi dikiliyordum ve grup chatine bakıyordum. Hayat cidden bazen acımasız oluyor. Sanırım İdris'e yaptıklarımızın cezası bu...

-
-

Selam
selam

HÂLÂ SEVGİLİ DEGİLLER AKLINIM KARISMASIN

Ne diyon (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin