9. Bölüm: Sil baştan

201 52 52
                                    

İçimde yine her zamanki gibi bir umut vardı. Son sürat otele döndüm ve Fırat'ı sordum.

'' Üzgünüm hanımefendi kayıtlarda Fırat adında bir müşteri bulunamamaktadır''

Lütfen biradaha kontrol edermisiniz?
Nasıl böyle bir şey olur ki? Dün birlikte geldik bu otele.

" Üzgünüm hanımefendi yapabileceğim her hangi bir şey yok. Kusura bakmayın. İyi günler dileriz."

Peki ya kamera kayıtları? Onlar duruyordur illaki. Polisler bu işe el atabilir.

" Üzgünüm efendim. Dün sistemde arıza çıktığı için tüm kamera kayıtlarımızı kaybettik."
Peki teşekkürler.

Ne desem bilemedim. Sustum sadece.  Dona kaldım.  Buz kesmişti ruhum. Bayılmasam iyiydi.

Elim ayağımın titrediğini farkedince yavaşca koltuğa oturdum ve yine telefonume mesaj geldi." Asma o güzel yüzünü. Somurtmak sana hiç yakışmıyor. Oyun bozanlık yapma ama öğretmen. Dahan oyun yeni başkıyor.;) A. "

Sikeyim senin A. 'nı da seni de öğretmenini de. Sinirden kıpkırmızı kesilmiştim bile. Küfür kullanmayan birini bile küfür kullandırtacak kadar çileden çıkarmışlardı işte.

Burada elim kolum bağlı, hiç bir sey yapmadan oturamazdım. Birşeyler yapmam gerekiyodu. Yoksa kafayı yiyicektim.

İlk önce bir şeyler atıştırıp bir gelişme varmı diye karakola gitmeye karar verdim. Şu sıralar en çok vakit geçirdiğim yer de orasıydı zaten. Acı ama gercekti işte.

Karakoldan sonra ev bakmam gerekecekti. Daha ne kadar otel köşelerinde sürüne bilirdim ki zaten. İnsanın evi gibisi yoktu. Allah'tan bankada yatırımlarım vardı. Bunun verdiği gururla ilk karakola gitmeye karar verdim.

Karakola girdiğimde garip giden bir şeyler vardı. Her şey normaldi ama tuhaf giden bir şeyler seziyordum. Polisler sorgumu alıp beni savcılığa yönlendirdiler.

Garip bir şekilde savcılığa gittiğimde Deniz'in davası çoktan kapatılmış gözüküyordu. Yolunda gitmeyen şeyler olduğu ap açık ortadaydı. Deniz'den hiç bir haber yoktu ama savcılık dosyanın kapatıldığını söylüyordu.

Galiba çıldırmama ramak kalmıştı. Ne zaman yıkılıcaktım acaba. Ama bu yıkılış yakın gibi gözüküyordu.

Ev aldıktan sonra ilk işim avukat tutup Deniz'in dosyasıyla ilgilenmek olucaktı.

Deniz'in annesinin davası da hâlâ soruşturmadaydı. Bu dava da Deniz'in davası gibi kapatılamazdı. Buna izin veremezdim.

Karakoldan çıkıp emlakçıya doğru yol aldım. Tek kişilik sakin bir yerde,sakin bir ev istiyordum. Ev fiyatları uçuştaydı ve umarım bütçem yeterdi bu ev işine. Müstakil ev istiyordum ama daire mi yoksa müstakil ev mi diye gidip geliyordum sürekli.

En sonunda müstakil evden vazgeçip daire almaya karar verdim. Yeterince yanlız bir hayatım vardı zaten. Daire alsam en azından komşularım olurdu. Yanlız kalmazdım. " Annem. Güzel annem. Çileli annem. Kızının artık gücü hiç bir şeye yetmiyo"

Daire almak için emlakçıya gittim. Ev fiyatları tahmin ettiğim gibi uçuyordu ama bir eve ihtiyacım vardı. Annemden kalma birikimi ve benim çat pat yaptığım altınları paranın üstüne ekleyip 350 bin tl olan daireyi almaya karar verdim.

Ev çok fresh ve rahattı. Girişte siyah ve gri tonlarının uyumu ilerledikçe mora giden harika bir ton uyumu vardı. Çok hoşuma gitmişti.  Özellikler mor oluşu ayrı bir etkilemişti beni.

Mor olan ne güzel değildi ki zaten. Mora karşı  koyamazdım asla. Emlakçı ne zaman istersem eve taşına bileceğimi söyledi. Biraz olsun içime su serpilmişti.

Nasıl bir dönemden geçiyordum böyle. Her şey üst üste geliyordu. Sanki bir sınavdan geçiyordum ama sınav çok zordu kalmak ve geçmek arasında kalıyordum sürekli. Gittikçe umudumu yitirmeye , gücümü kaybetmeye başlamıştım bile.

Bu yaşadığım her ney ise biraz daha devam etmesi beni hayattan koparmaya yeterdi. Dayanacak gücü artık kendimde bulamıyordum. Her şey bittiğinde psikolojik bir destek şarttı bana.

Her şeyimi  kaybetmiştim. Her şeyim gitmişti. Her şeyimi elimden almışlardı artık. Çaresizdim. Büyük bir boşlukta tek başıma...

Evime yerleştikten sonra sıfırdan bir hayata başlayacaktım artık.  Kim bilir hayat arkadaşım bile olurdu. İzine de ayrılmıştım zaten.

Bu düşünceler arasında kendimi kaybederken küçük bir pastacı açma fikri geçti aklımdan. Ellerim lezzetliydi. Her şeyi  annemden öğrenmiştim. Bu marifetim de annem sayesindeydi. Normalde kendimle övünmekten nefret ederim ama tatlılarım enfes olurdu. Yemeye doyamazdı insan. Kim yese satın alınmış sanırdı buda beni mutlu ederdi tabi.  Hem yapmayı hem de bol bol yemeyi çok severdim . Kahve tutkunu olarak ta kahvenin yanında harika gidiyordu zaten.

Herkese merhaba canlarım. Severek yazdığım bir bölüm oldu ve benim için de anısı var bu bölümün. Yazdığım esnada bi kelimeyi unutmuştum ve arkadaşıma biz ev almak için kime gidiyoruz demiştim. Oda bilemeyince sevdiğim çocuğa sordurmuştum. O zamanlar kırgındık birbirimize. O yüzden kendim sormamıştım. O da emlakçı demişti benim sordurduğumu anlayıp. Yüzümde tebessüm oluşmuştu o zaman . Hâlâ öyle. Neyse burdan ona kocaman galppp❤. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Öptüm kocaman. Kendinize iyi bakın canlarım.🐥🐾

Son Nefes EzgisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin